5
Mayıs
2024
Pazar
ŞANLIURFA

URFA'LI AMAZON KRALİÇELERİ

Amasya'lı coğrafyacı Strabon ve tarihçiler anlatıyorlardı amazon kadınlarını. Halikarnas Balıkçısı da bir gün mutlaka bu kadınlarla ilgili daha ayrıntılı bilgilere ulaşılacağını söylüyordu. Urfa, balıkçıyı haklı çıkardı.

Kadim şehir Urfa ayrıcalıklarına bir yenisini daha kattı. Amazonları hem tarihçiler, hem coğrafyacı Strabon anlatmaya çalışıyor, Halikarnas Balıkçısı da bu efsanevi yurttaşlarımızın gizeminin elbet bir gün çözüleceğini söylüyordu. Ve balıkçı sözlerinde haklı çıktı. Gizem Urfa Haleplibahçe kazılarında çözüldü

AMAZONLAR

Samsun Terme Çayı, antik çağ kayıtlarında Thermedon olarak adlandırılıyordu. Kenarında kurulu kente de Themiskyra deniliyordu. Amazonların başkentiydi. Yani, tek göğüslü kadın savaşçıların. Anadolu’da geniş bir coğrafyaya yayılmışlardı amazonlar. Efes, Sinop, Samsun, İzmir ve daha bir çok antik kentin kurucuları oldukları söylenirdi. Efes’teki Artemis Tapınağı’nın yapımını da onların başlattığını yazan tarihçiler vardır.

Argonot’ların “altın postu” arayışlarında da yine amazon kadınlarının adı geçer. Argonot’lular karaya Terme nehri kenarındaki amazon şehrinden çıkarlar. İlyada’da da geçer amazonlar. Truva’nın yaşlı kralı Primaos’u desteklerler. 

Strabon, amazonları şöyle anlatır; Senenin on ayında çift sürerler, tarım ve hayvancılık yapar, at yetiştirirler. En gözü karaları ava çıkar, çetin geçen savaş idmanları yaparlar. Daha çocuk yaşlarındayken, büyüdüklerinde sağ ellerini iyi kullanmak, at üzerindeyken daha iyi ok atmak gayesiyle sağ göğüslerini dağlardılar. Mızrak kullanmakta hünerliydiler. Kesik göğüslerini açıkta bırakan tek omuzlu, vahşi hayvan postlarından yapılmış giysi, miğfer ve kalın kemerler kullanırlardı. Anadolu’ya özgü bir silah olan çift başlı baltaları (Labrys) vardı.
Strabon’un anlatımındaki en ilginç detay, soylarını devam ettirmede kullandıkları metottur. Baharda iki aylığına komşuları Gagarianlar’la sınır olan dağa çıkarlardı. Buraya gelen Gagarian erkekleriyle birlikte kurban keserler, gece karanlıkta birbirlerini tanımadan sevişirler, Themiskyra’ya geri dönüp doğum yaptıklarında doğan kız çocuklarını alı koyarlar, erkek çocuklarını Gagarian ülkesine geri gönderirlerdi. Gagarian erkekleri kendi oğlullarının hangisi olduğunu bilmediğinden gelen bebeği kabullenir ve büyütürdüler.

HALEPLİBAHÇE'DE TARİH YENİDEN YAZILACAK

Haleplibahçe Mozaikleri, kadim bir şehir olan Urfa'dalar. Halil’ür Rahman Gölü’nün yanı başındaki gecekonduların altında kalan tarihi Edessa Kenti’nin, Halepli Bahçe adı verilen bölümündeler. Valilik tarafından bir süre önce kazı başlatılmıştı. Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi başkanlığında ve arkeologlar eşliğinde yapılan kazılarda yaklaşık 100 metrekarelik bir taban mozaiği gün ışığına çıkartıldı. Ve bu mozaikle tarih yeni baştan yazılmaya başlandı. 

Dünyada ilk defa aynı karede resmedilmiş dört amazon kraliçesi, arkeolegların şaşkın sevinçleri arasında dünyaya merhaba dediler. Mozaikler muhteşem bir teknikle yapılmışlardı. Günümüzden yaklaşık olarak 3000 sene önce yaşayan Amazonlar için efsane deniliyordu. Ama bu mozaik, efsaneyi gerçeğe dönüştürdü. Muhtemelen M.S. 3.yüzyılda yapıldığı tahmin edilen mozaikler, tekniği, sanatı, 4 milimetrekarelik ebadı ve inceliğiyle paha biçilemez bir değere sahipler. Fırat Nehri’nin orijinal taşlarından yapılmışlar. Bütünde hemen hemen dünyadaki bütün renkler kullanılmış. Aynı rengin koyu tonlarıyla verilmek istenilen gölgelerde yakalanan başarı en yüksek düzeyde gerçekleşmiş. Büyük bir renk zenginliğine ulaşılmış. Sanat, mozaiklere en üste seviyede yansıtılmış. Ve işin en güzel tarafı, mozaikler olabildiğince iyi durumdalar.

URFA'LI AMAZON KRALİÇELERİ 

Dört Amazon Kraliçesi aynı mozaik üzerinde ayrı ayrı sahnelerde avlanırken resmedilmişler. Her kraliçe ana mozaiğin ayrı bir köşesine konumlandırılmış. Üçü atın üstünde avlanıyorken, sadece sağ üst köşedeki Antiope, elindeki Labrys (çift başlı balta) ile görülüyor. Ana mozaikte hareketli bir av sahnesinin yanı sıra kenar bordürlerde kullanılan değişik hayvanlarla, sahnenin içinde verilen meyve yüklü ağaç, arkaya bakan keklik, içinde yavrularıyla güvercin yuvasıyla ava uygun kompozisyonda mükemmel bir bütünlük sağlanmış.Yine kenar bordürlerdeki geometrik desenler, çocuk ve kanatsız olarak resmedilen Eros ve Edessa güzeli olarak sunulan genç kız çağın hikayesini yansıtmakta aynı başarıyla uygulanabilmiş.

DÖRT AMAZON KRALİÇESİ VE HİKAYELERİ

Sol üst bölümde Hippolyte var. Göğüs kısmı biraz tahrip olmuş. Atının üzerinde. Kılıcını panterin boynuna saplıyor. Bir köpeği pantere, diğer köpeği kanatları açık bir devekuşuna saldırıyor. Yaraladığı aslan ise ondan uzaklaşmaya çalışıyor. Hayvanların acı çekme halleri ve gözlerindeki korku, bir ressamın fırçasından çıkmış gibi resmedilmiş mozaiklerde. Hippolyte, Ares’in kızıdır. Zeus’un üvey oğlu Herakles, Amazonlar ülkesine giderek kraliçeyi öldürüp altın kemerini alır. 

Hemen onun altında at sırtında elinde mızrakla aslan avlamak üzere olan kraliçe Melanipe var. Melanipe, Helenin oğlu Aiolos’un kızıdır, Herkül tarafından esir alınmıştır.

Ana sahnenin sağ üst bölümündeki amazon kraliçesi Antiope olarak tahmin edilmektedir. Grek diliyle yazılan isim bölümü tahrip edilmiş. Etkileyici bir av sahnesindeki Antiope, ırmaklar tanrısı Asaopos’un kızıdır. Amazon ülkesine gelen Teseus tarafından kaçırılıp Attika’ya götürülür. Savaşçı amazon kadınları kraliçelerini kurtarmak için Attika’ya giderler ama ne yazık ki bu çarpışmalar sırasında Antiope öldürülür. Fakat, binlerce yıl sonra Urfa Haleplibahçe’de yeniden dirilecektir.

Sağ alt köşedeki amazon kraliçesinin adı da tahrip edilmiş. Ama onun da Pentesileya olduğu tahmin ediliyor. Şaha kalkmış süslü bir at üzerinde resmedilmiş. Ok atmak üzere. Önünde iki vahşi hayvan birbirleriyle boğuşuyor. Bu muhteşem amazon kraliçesi de savaş tanrısı Ares’in kızıdır. Troya savaşında amazonların başında, Primaos’un yanında yer almış ve Akhileus tarafından öldürülmüştür.

İşte bütün antik destanlarda geçen amazon kraliçelerinin Urfa Haleplibahçe’de gün yüzüne çıkışlarıyla gelen hikayeleri. Böylesine kadim bir şehre yakıştılar doğrusu. Tarih yeniden yazılacak dememizin sebebi ise tarih severleri heyecanlandırıyor olsa gerek. Çünkü amazonlar hep Karadeniz kıyılarında anılırken Anadolu toprakları dense de bu kadar aşağılar gündeme gelmiyordu. Üstelik var olduklarına dair bu kadar elle tutulur, gözle görülür belgeler mevcut değildi bu güne kadar. Ama onlar öyle bir kentten çıktılar ki karşımıza aslında biz hiç şaşırmadık. Kadim şehir Urfa'ya çok yakıştılar bu amazon krlaiçeleri. Daha kazılıyor Haleplibahçe. Bakalım bizi nasıl şaşırtıp sevindirecek. Ne hikayeler getirecek üç bin yıl öncesinden.

Bilsen GÜRER/Hürriyet
Yayın Tarihi : 16 Kasım 2007 Cuma 15:30:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mehmet ali dumruk IP: 78.166.93.xxx Tarih : 2.12.2007 20:31:21

MEZOPOTAMYA BU TOPRAKLAR YEDİ CİHANA MEDENİYET DAĞITARAK NELER İNŞAA ETMEDİ Kİ? BİR RÜZGARDA ZİGGURAT KOKAR BAŞKA BİR RÜZGARDA GILGAMEŞİN YÜREĞİ İŞTE FIRAT İŞTE DİCLE İNANNANIN ASİ AŞKININ GÖZYAŞLARI SONRA BU AKILALMAZ BEREKET KİBELANINDIR İŞTE URFA BU UMUT HALESİ OLAN MEDENİYET TOPRAĞININ CAN DAMARIDIR...