5
Mayıs
2024
Pazar
ŞANLIURFA

Yezidi köyünde tefeci korkusu

Viranşehir'deki Yezidilerin en önemli merkezlerinden olan Burç Köyü, tefeciler tarafından işgal edildiği iddia ediliyor. Burç Köyü; Türkiye'de daha çok Batman, Urfa ve Mardin'de yaşayan ve sayıları artık üç haneli rakamlarla ifade edilen Yezidilerin en önemli köylerinden biri. Anlatılanlara göre 18 haneli ve yaklaşık 100 nüfuslu köyün toprakları, birkaç yıldır yasadışı bir şekilde Yezidilerin elinden alınıyor. Dört yıl önce tefecilerden alınan 100 milyar borcun karşılığında bütün toprakları ve gayrimenkulleri ellerinden alınan köyün muhtarı İbrahim Burç ve kardeşi Ragıp Burç, neredeyse 2 trilyonluk bir ödeme yapmalarına rağmen, hâlâ 2 trilyon borçlu göründüklerini anlatıyor. Baskılar nedeniyle, Türkiye'yi terk ederek Almanya'ya kaçan İbrahim ve Ragıp Burç kardeşler, yaşadıklarının nedenini Yezidi olmalarına bağlıyor ve bütün borçlarını ödedikleri halde, kendilerine silahlı tehditlerle yeni senetler imzalatıldığını, aynı şekilde tapuya giderek bütün mülkiyetlerini devretmek zorunda kaldıklarını söylüyor.

KURAL MUHTARA İŞLEMEDİ

Burç Köyü için karanlık günler, köyün en önemli ailesinin reisi olan ve aynı zamanda muhtarlık da yapan İbrahim Burç'un dört yıl önce topraklarını sulamak için borç arayışına girmesiyle başladı. Bankaların düşük kredi vermesi nedeniyle bölgede yaygın olan tefecilerin kapısını çalan Burç, 10 ayrı kişiden toplam 100 milyar borç aldı. Kuralı en baştan kabul etmişti. Tefeciden alınan borç bir yıl sonra ödenirdi, ama iki katıyla. O da 1300 dönümü bulan topraklarının verimliliğine güveniyordu. Güneydoğu'da herkesin bildiği '8'in 1'i' kuralıydı bu. Çiftçi tefecilerden ihtiyaç duyduğu kadar para alır, ertesi yılın ağustos ayının 1'inde hasattan elde ettiği ürünle borcunu yüz 100 ya da 150 faizle öderdi. Ancak tamamı Yezidilerden oluşan Burç Köyü'nün muhtarı İbrahim Burç için bu kural işlemedi. Çoğunluğunu Viranşehir'in etkili aşiretlerinden Dodkanlıların oluşturduğu alacaklıları borcunu ödediğinde, ilk hamleyi senetlerini ona geri vermeyerek yaptı. Halbuki içine kapalı bir halk olan Yezidilerden farklı olarak İbrahim Burç, onlarla içki masalarında, yemeklerde bir arada olacak kadar yakındı. Zaten borçları da bu yakınlığa dayanarak istemişti. Viranşehir Urfa'ya bağlı olmasına rağmen, Mardin'in Kızıltepe ilçesine daha yakın bir yerleşim yeri. Kızıltepe'nin cehennem sıcağında bizi klimalı arabasıyla 80 kilometre ötedeki Viranşehir'e götüren şoförümüz Selahattin Bozan'ın korumasında başlayan yolculuğumuzun durağına vardığımızda Yezidiler yeni günü çoktan karşılamışlardı. Yüzyıllardır yaşadıkları köylerinde altlarında lüks cipleriyle dolaşan kalaşnikoflu adamlardan duydukları ürküntü o kadar büyüktü ki, bütün evlerin kapıları kapalı bir köyle karşılaştık. Yılın bu mevsiminde cıvıl cıvıl olması gereken köy, bir ölüm sessizliğine bürünmüştü. Köyün ortak odasında oturduğumuzda kimse ismini vermek istemiyor, yaşananları birkaç cümle ile anlatıp, sözü yanındakine devrediyordu. Korku o kadar egemendi ki Almanya'daki Ragıp Burç'a ulaşarak, hikâyeyi ondan dinledik. Arazilerinin ellerinden alındığını, silah zoruyla karşılaştıkları için kendilerinin arazi devrini yapmak zorunda kaldıklarını belirten Ragıp Burç, topraklarını ellerinden alan Dodkan aşiretinin büyük çoğunluğunun korucu olduğunu vurguluyor: "Aşiretçiliği kullanarak bize zulmediyorlar. Biz Yezidiyiz, ne aşiretimiz ne de arkamızda bir kimse var. Devletin verdiği silahlarla bizim yaşam hakkımızı sınırlıyorlar, hatta ortadan kaldırmakla tehdit ediyorlar. Üstelik gündüz koruculuk yaparken, geceleri de Apocu oluyorlar." Viranşehir'de kaldıkları süre boyunca, köyden her ayrıldıklarında Dodkan aşiretinin mensuplarının yollarına çıktığını, köşe başlarında kendilerini beklediklerini ileri süren Burç, Turgut Özal döneminde Anavatan Partisi Viranşehir ilçe başkanlığı da yapmış. Söz konusu kişilerin kendilerine 4 trilyonluk senedi zorla imzalattığını, 100 milyarlık borç almalarına rağmen, şimdiye kadar nakit 2 trilyonluk ödeme yaptıklarını, ancak buna rağmen yakalarını tefecilerden kurtaramadıklarını anlatıyor. 1300 dönüm sulak arazilerinin ellerinden alındığını, köylerinin yabancılar tarafından işgal edildiğini, halen köyde yaşayan yakınlarının sürekli tefecilerin sözlü ve fiili tacizine maruz kaldığını söyleyen Burç, kendisinin ve ağabeyinin can güvenliği nedeniyle Türkiye'yi terk ettiğini vurguluyor: "Ağabeyim Viranşehir'i terk etmeden önce kaymakama ve jandarmaya başvurdu. Üstelik tefeciler bu işi resmi olarak da yapmıyorlar, devlete vergi de ödemiyorlar. Birkaç kez gözaltına alınmalarına rağmen, kimse bize sahip çıkmıyor." Can güvenlikleri sağlanmadan topraklarına dönemeyeceklerini söyleyen Ragıp Burç, amaçlananın Yezidileri yaşadıkları topraklardan kopartmak olduğu inancında.

AKRABALAR DA HEDEF

Ragıp Burç'la köy meydanında köylülerin huzurunda yaptığımız uzun telefon görüşmesinin sonucunda, artık biraz da olsa güven duyan köylüler rahatlamıştı. Muhtar İbrahim Burç'un yakın arkadaşı olan bir Müslüman köylü, Yezidilerin inançları nedeniyle baskı gördüğü konusunda onlarla hemfikir: "Karşı taraf aşiret olduğu için bu haksızlığı yapıyor. İbrahim bütün borçlarını kat be kat ödemesine rağmen, hâlâ para istiyorlar. Bu aile korkudan çarşıya çıkamıyor, evlerinden dışarı bir adım bile atamıyorlar." İbrahim Burç'un Almanya'da yaşayan ve yıllık iznini köyünde geçiren amcasının oğlu İsa Burç şu an ailenin temsilcisi olarak, tefeci aşiretlerin hedefi durumunda. Tatil için geldiği köyde haberi bile olmayan borçların kendisinden tahsil edilmeye çalışıldığını söyleyen İsa Burç, tefecilerin gece ya da gündüz demeden evlerini bastığını söylüyor: "Benden hemen 600 milyar ödememi istiyorlar, sanki çok kolay bulunacak bir miktarmış gibi." Burç Köyü'nü Irak'a benzeten İsa Burç, çarşıya çıktığında sürekli küfürlerle karşılaştığını, etrafını çeviren insanların tacizlerine maruz kaldığını, o yüzden köyde hapis hayatı yaşamak zorunda kaldıklarını belirtiyor. Babası İbrahim Burç'un borçları yüzünden tefeciler tarafından birkaç kez kaçırılmaya çalışılan oğlu Ali Burç (17) da, tanımadıkları kişilerin sürekli evlerinin etrafında dolaştığını söylüyor.

ZEYNEP BURÇ (Muhtarın annesi)

"Topraklarımızı zorla elimizden aldılar, oğlumu zorla tapuya götürdüler, bizi esir gibi çöllere saldılar. Bir seneden fazladır biz bu haksızlığı ve zulmü yaşıyoruz. Şu anda oturduğumuz evden başka bir şeyimiz kalmadı, üstelik bunu da istiyorlar. Nereye gidelim? Zaten toprağımız kalmadı, evimiz de mi olmasın? Eskiden topraklarımız vardı, işimiz vardı, şimdi öylece oturuyoruz. Devlet bize yardım etmeli."

SALİH ŞARDAŞ (55, Muhtarın kuzeni)

"Bütün bunların nedeni Yezidi olmamız. Haklarımızı savunan kimse yok. Ben 1979'dan beri Almanya'dayım. Geçen sene ölen oğlumun mezarını yaptırmak için geldim, ama oğlumu buraya defnettiğime pişmanım çünkü bu köy artık bizim değil. Devletin bu işe el atması lazım. Burç ailesi köyün en ileri gelen ailesidir. Babası vefat ettikten sonra köyü temsil etmek üzere oğlu İbrahim Burç onun yerine geçti. Şu anda tefeciler 2.5 trilyon dolayında borçlandırmış kendisini. Bazen gelip, 'Senin deden benim dedemden borç almıştı, onu sen ödeyeceksin,' diyor, ödemezsek öldürmekle tehdit ediyorlar."

MUSTAFA UĞDUR (22, Muhtarın yeğeni)

"Biz Yezidiler azınlığız, haklı da olsak kimseye bir tokat bile vuramayız. Onlar bize istediklerini yaparlar, keyfi olarak evimizi basar, haraç isterler. Bizim o haracı vermeme şansımız yok. Ben geçen yıl bir aşiret kızını kaçırdım, evlenmek istiyordum. Hem kızı elimden aldılar, hem de 150 milyar para ödemek zorunda kaldım, üstelik onlardan kaçmak için 12 ülke dolaştım."

Sabah
Yayın Tarihi : 1 Eylül 2008 Pazartesi 16:32:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?