30
Nisan
2024
Salı
ŞANLIURFA

ATO'dan müthiş iddia: GAP'ta tehlike çanları çalıyor

Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından hazırlanan "Türk Rüyası: GAP" raporunda, Türkiye’nin geleceğini etkileyecek 32 milyar dolarlık projenin ağır aksak ilerlemesinin yanı sıra, bölgenin tuzlanma, erozyon ve kanalizasyon tehdidi altında olduğu belirtildi.

ATO tarafından hazırlanan rapora göre, 75 bin kilometrekarelik bir alanı ve 9 ili kapsayan bölgesel kalkınma projesi GAP, 35 yılda tamamlanamıyor. Bugüne kadar 16 milyar dolar harcanan projenin bitmesi için 16 milyar dolara daha ihtiyaç bulunurken, ortaya çıkan büyük çaplı sorunlar da rüyanın kabusa dönüşmekte olduğuna işaret ediyor. Rapora göre, projenin tamamlanma tarihi olarak 2010 yılı öngörülmesine karşın, her yıl 30 bin hektar alanın sulamaya açıldığı dikkate alındığında, sulama yatırımlarının 2040 gibi çok uzak bir gelecekte tamamlanması ancak mümkün olabilecek.

Projede 22 baraj, 19 hidroelektrik santrali ve 1.7 milyon hektarlık sulama sistemleri yapımı öngörülmekteydi. Bugün nakdi gerçekleşme yüzde 52 oranına ulaşmasına karşın, sektörel bazda incelendiğinde enerji sektöründe yüzde 80, ulaştırmada yüzde 38, diğer kamu hizmetlerinde yüzde 76 gerçekleşme oldu. Aradan geçen 35 yılda sadece 13 baraj, 7 hidroelektrik santral tamamlandı. Proje tamamlandığında 1.7 milyon hektarlık alanın sulanması planlanırken, sulama projelerinin sadece yüzde 13’ü gerçekleştirilerek, 222 bin hektar alan sulamaya açıldı. Sulama projelerinin yüzde 7’si inşa halinde, yüzde 25’i ihale aşamasında, yüzde 55’i ise planlama aşamasında bulunuyor.

Yine rapora göre, GAP’taki gecikme büyük yatırımları aksatırken, bunun diğer alanlara da olumsuz yansımaları ortaya çıkıyor. Örneğin, GAP Uluslararası Kargo Havaalanı’nın bitirilmemesi, tarımda ciddi bir soruna kaynaklık ediyor. Havaalanı gibi otoyol yapımı da henüz tamamlanmadı. Mersin-Gaziantep otoyolu açıldı, ancak Gaziantep-Şanlıurfa ve Şanlıurfa’yı Mardin üzerinden Habur’a bağlayacak otoyol inşaatı bitirilemedi. Yine demiryolu gibi hiç başlanmamış yatırımlar da var. GAP’taki gecikme, tarımın yanı sıra, hayvancılık, sanayi ve istihdamda da istenen hedeflere ulaşılmasını engelledi.

TOPRAKTA TUZLANMA

Gerçekleştirilen sulama projelerinin de tarımda umulan gelişmeyi sağlayamadığının belirtildiği rapora göre, uzun yıllar sulu tarım yapılmamış alanlarda drenaj sistemi büyük önem taşıdığı halde yeterli drenaj kanalının olmaması bölgeyi çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Suya kavuşan alanların büyük kısmını kapsayan Urfa-Harran Ovası’nda ise aşırı sulama nedeniyle verim artışı değil, toprak kaybı yaşanıyor. 130 bin hektarlık ovanın 30 bin hektarı, yani dörtte birinden fazlası aşırı sulamanın toprakta neden olduğu tuzlanma yüzünden tarım yapılamaz hale geldi.

Raporda uzmanların, tuzlanan toprağı bir daha geriye kazanmanın mümkün olmadığını bildirdikleri de belirtiliyor. Bugüne kadar 6 bin hektarlık alanda drenaj çalışmasının tamamlandığı bilgisine yer verilen rapora göre, yapılan çalışmanın yavaşlığı ve taban suyunun etkilediği arazilerin artması göz önüne alındığında, tuzlanma sorununun kısa sürede çözümü mümkün görünmüyor. Harran Ovası’nın Suriye sınırı boyunca, arazilerde artık tarımın yapılamadığına dikkat çekilen rapora göre, taban suyunun yükselmesi yalnızca tarım arazilerini değil, bölgedeki binaları da etkiliyor. GAP Master Planı’nda Harran Ovası’nda pamuğun en fazla ekilebilir oranı yüzde 20 olarak belirlenmişken, karlı olması nedeniyle bölgede pamuk ekimi oranı yüzde 85’lere yükseldi. Pamuğun üretiminde aşırı suya ihtiyaç duyulması da tuzlanma sorununu beraberinde getirdi.

EROZYON TEHLİKESİ

Rapora göre, tuzlanmanın yanında bölgenin karşı karşıya bulunduğu en önemli sorunlardan biri de erozyon. Orman kaynağı zayıf olan GAP kapsamındaki bölgede, 7 milyon hektarlık alan erozyon tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.

Özellikle varlığıyla bölgenin iklimini değiştiren Atatürk Barajı’nın büyük tehlike altında olduğu ifade edilen raporda, Atatürk Barajı Gölü’nün başta Fırat olmak üzere, Kahta Çayı, Çatalçay ve Eğri Çay’dan beslendiği belirtilerek, Bu akarsuların baraj gölüne ulaştıkları güzergahın çıplak arazilerden geçmesi nedeniyle yağışlarla birlikte toprağın da akarsularla baraj gölüne taşındığı kaydediliyor. Bölge illerinden Adıyaman’ın kanalizasyon ve atık suyunun, büyük bir dere halinde göle akıtıldığı belirtilerek, Adıyaman gibi havzadaki il, ilçe ve köylerin kanalizasyon ve atık sularının boşaltılması nedeniyle Atatürk Barajı gölünün ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekiliyor.

GAP’ın 3.5 milyon insana iş imkanı sağlamasının planlandığı, ancak proje geciktikçe başka illere göçte artışlar yaşandığının altı çizilen rapora göre, 2000 yılı istatistiklerine göre, 1995 yılına nazaran, proje kapsamında olan illerden Adıyaman yüzde 70.2, Diyarbakır yüzde 40, Mardin yüzde 67.6, Siirt yüzde 75.1, Şanlıurfa yüzde 38.9, Batman yüzde 45.2, Kilis yüzde 38.9 oranında göç verdi. Proje kapsamında bulunan illerden sadece Gaziantep yüzde 3.1 ve Şırnak yüzde 21.8 oranında göç alabildi. Bölgenin aldığı göç sayısı 9 bin 449 iken göç verdiği insan sayısı 219 bin 339’i buldu.

Projenin 35 yıldan bu yana tamamlanamamış olması ve projeyle birlikte yürütülmesi gereken toprak reformu çalışmalarının gerçekleştirilememesinin bölge halkının projeyi sahiplenmemesine neden olduğu belirtilen rapora göre, bölgedeki çiftçi ailelerinin yüzde 8’i, bölge toprağının yarısını kontrol ederken, yüzde 41’i ancak geçinme imkanı sağlayacak 5 hektarlık ya da daha az toprağa sahip durumda. Bölge halkının yüzde 38 ’inin ise hiç toprağı yok.

IRAK VE SURİYE İLE SU GERGİNLİĞİ
Orta Doğu’daki ülkelerin büyük bir çoğunluğunun petrol yönünden zengin olmasına rağmen, su kaynakları yönünden oldukça fakir olduğuna dikkat çekilen raporda, GAP sınırındaki ülkeler arasında su ihtiyacından kaynaklı problemler olduğu belirtilerek şu ifadelere yer veriliyor:
"2 bin 940 kilometre uzunluğundaki Fırat nehrinin yüzde 40’lık bölümü Türkiye’de, yüzde 43’ü Irak, yüzde 17’si Suriye içinde bulunuyor. Ülkelerin nehre yaptığı su katkısında ise Türkiye başı çekiyor. Nehre Türkiye yüzde 89 Suriye yüzde 11 katkı yapıyor. Irak, Fırat Nehri’ne herhangi bir su katsısı yapmıyor, buna karşılık da nehrin sularının yüzde 44’lük bir bölümünü kullanıyor. Türkiye’nin nehre su katkısı yüzde 89’ken, kullandığı oran yüzde 35’te kalıyor. Suriye ise yüzde 11’lik katkısına karşı yüzde 21 oranında Fırat suyunu kullanmaktadır. GAP projesinin tamamlanması ile birlikte bu oranın diğer ülkeler aleyhine artması bekleniyor. Bin 840 kilometre uzunluğundaki Dicle’de Türkiye, Suriye ve Irak’tan geçiyor. Dicle’nin Türkiye’deki havza alanı yüzde 20, Irak’ta yüzde 78, Suriye’de ise yüzde 2. GAP çerçevesinde yapımı planlanan barajlardan 14’ü Fırat Havzasında, 8’i ise Dicle havzasında bulunuyor. Proje tamamlandığında yılda 52.9 milyar metreküpten fazla su akıtılan Fırat ve Dicle üzerindeki tesislerle Türkiye’nin toplam su potansiyelinin yüzde 29’u kontrol altına alınacak."

Rapora göre Irak ve Suriye’nin Fırat ve Dicle’nin sularına ihtiyaç duyması, GAP Projesine tepki duymalarına neden oluyor. Projenin tamamlanmasıyla birlikte Fırat ve Dicle Havzası su savaşlarının en sıcak bölgesi olacak. Dicle üzerinde yapılan baraj ve sulama projelerinden Suriye, Fırat üzerinde yapılan projelerden de Irak’ın etkilenmesi bu ülkelerle muhtemel çatışmalara yol açabilecek.

GAP İDARESİNİN KALDIRILMASI

TBMM gündeminde bulunan Kalkınma Ajansları, Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkındaki Kanun Tasarısı ile GAP İdaresi’nin lağvedilerek, yerine kamu kuruluşu niteliğinde olmayan Bölge Kalkınma Ajansları’nın kurulmasının hedeflendiği belirtilen raporda, "AB fonlarından yararlanmak için GAP İdaresi’nin kapatılarak yerine Bölgesel Kalkınma Ajansı kurulması, GAP İdaresi’nin 16 yıllık bilgi ve deneyiminin çöpe atılması anlamına geliyor. Yeni düzenlemeyle idarenin 300 civarında çalışanı da kamu personeli havuzuna devredilerek, buradan diğer kamu kurumlarına dağıtılacak. GAP’ı tanıyan, planlayan ve yürütenler başka kurumlarda görev alacak. Böylece GAP’ın hafızası yok olacak" denildi.

GAP kapsamında en başarılı sektörün enerji sektörü olduğu kaydedilen raporda, enerji projelerinin yüzde 73’ünün üretime geçtiği, yüzde 0.6’sının inşa halinde olduğu, yüzde 19’unun ihaleye hazır durumda olduğu, yüzde 7’sinun de planlama aşamasında bulunduğu belirtiliyor. Raporda, GAP’ta 2004 yılında üretilen enerjinin karşılığı 1.3 milyar dolar olduğu da bildiriliyor. Rapora ilişkin bir açıklama yapan ATO Başkanı Sinan Aygün ise, 35 yıldır yapımı devam eden projenin yavaş ilerlemesi nedeniyle çok sayıda sorun ortaya çıktığını belirterek, "Türk rüyası GAP, kabusa dönüyor" dedi.

İşsizlik ve gelir dağılımını düzeltmek için Türkiye’nin bütün gücünü ve kaynaklarını bu projeye ayırması gerekti ğini belirten Aygün, "Bölge halkının yeterli toprağa sahip olamaması, proje çerçevesinde yapılması gereken yatırımların Türkiye’nin başka bölgelerinden ya da yurtdışından gelen girişimciler tarafından yapılmasına neden oluyor. Bu nedenle başta İsrail olmak üzere başka ülkelerden gelen girişimciler bu bölgeden toprak alıyor. Bu durum milli güvenliğimizi de tehdit ediyor. Aslolan, bölge halkını zenginleştirecek bir toprak reformu ve arkasından yerel girişimcilerin önünün açılmasıdır. Aksi halde, gelecekte GAP zengini yabancılar türeyecek, bölge halkı fakirliğe mahkum kalacaktır" şeklinde konuştu.

İHA
Yayın Tarihi : 5 Haziran 2005 Pazar 12:52:45
Güncelleme :10 Haziran 2005 Cuma 13:29:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?