5
Mayıs
2024
Pazar
ŞANLIURFA

Genç kızların başarı öyküsü

Başbakanlık Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı bünyesindeki Şanlıurfa Çok Amaçlı Toplum Merkezi'nde (ÇATOM) her genç kız ve kadının ilginç bir hayat hikayesi ve başarı öyküsü bulunuyor.

Şanlıurfa'da kadınlara yönelik verdiği eğitimlerle yoğun ilgi gören ÇATOM, genç kızların ve kadınların adeta hayatını değiştiriyor. Eşi birden fazla evlilik yapan kadınların oranının yüzde 7 olduğu Güneydoğu'da, kadınların büyük bir bölümü okuma-yazma bilmiyor. Şanlıurfa'da ÇATOM kurslarına yoğun ilgi gösteren kadınlar, eğitim merkezleri, sağlık ocağı ve aile planlamasına yönelik hizmetlerin artırılmasını istedi.

ÇATOM'da eğitim gören Emine H. isimli bayan, bölgede genç kızların durumunu şöyle ortaya koyuyor:

"22 yaşındayım. İlkokul 3. sınıfa kadar okudum ve daha sonra 'kızlar okumaz' diye okutmadılar. Bilmiyordum ki, kızların da okumaya hakkı varmış, daha sonraları öğrendim. Halı atölyesine gittim. 6 ay orda çalıştım. Sonra halı atölyesi kapandı, ayrılmak zorunda kaldım. Birkaç ay sonra bir trikotaj atölyesine gittim. 8 ay orada çalıştım. Birincilikle belgemi aldım. Kurslar bitmişti ve ben yine eve kapanmıştım. Ama içimde hep bir yükselmek hep bir yerlere gelerek kendi ayaklarım üzerinde durup daha da zirvelere çıkmak istiyordum. Hep hayalimde bir iş kadını olmak vardı. Bu hayalimi gerçekleştirmek için kendime bir örgü makinesi aldım. Babam almamı istemiyordu ama direterek makinemi aldım. 8 yıl evde örgü yaptım. Sonra ÇATOM diye bir yerin varlığından haberdar oldum. Gitmeme izin vermediler. O akşam sabaha kadar ağladım ama amacıma ulaştım. Ailem izin verdi. Hiç unutamıyorum ilk gittiğim günü çok çekindim. Fakat o ortama girince bırakamıyorsunuz, şimdi de o ortamın aşinasıyım. 2. kademe sertifikamı aldım. ÇATOM'un sayesinde benim de bir ilkokul diplomam var. Biçki-dikiş, el sanatları, nakış, bilgisayar, sağlık, ev ekonomisi, beslenme eğitimi aldım.. Bu eğitimlerle beraber daha da bilinçlendim. Benim çocuklarım benim gibi olmayacak. Yalnızca bunlara katılmadım ki. Onlarla beraber panellere, sempozyumlara, sinemaya, açılış programlarına, piknik, gezi, çaylar, partiler, özel gün ve kutlamalara katıldım. Aradığım her şeyi ÇATOM'da buldum. Mikro kredi diye bir şey duydum ve ÇATOM'a koştum. Hocam bana yol gösterdi bana her şeyi anlattı. Kredinin amacı ev eksenli çalışan ve mağdur durumda olan bayanlara yönelikti. Bana çok iyi bir fikir geldi.

Kazanacaktım, yaşlı anne ve babama, kardeşlerime bakacaktım. Belediyeye gittim artık hayallerim yavaş yavaş gerçek oluyordu. Şans benim yüzüme gülmeye başlamıştı. Kendimi bir iş kadını gibi hissediyordum. Belediyeden aldığım parayı değerlendirdim fakat bu arada geri ödemelerde başlamıştı. 11 ay süren bu ödemelerimizi nasıl ödeyeceğim diye düşünürken yine şans yüzüme güldü. ÇATOM'dan beni aradılar. Fıstık ayıklanacakmış ve ben de hemen katıldım. Hiç boş durmamalıydım, çalışmalıydım. Artık ben para kazanıyordum, artık ben aileme bakıyordum, artık ÇATOM benim bir evimdi. Bir gün ÇATOM'a bir bayan geldi. Benimle biraz sohbet etti. Kendimi anlattım, ne kadar zorluk çektiğimi, hayatla geçim kavgasıyla nasıl mücadele ettiğimi ve ÇATOM'un benim hayatımı nasıl etkilediğini, bir dönüm noktası olduğunu ve ben artık farklı bir Emine oldum. Ailemin bakış açısı farklı oldu. Ailem bana o kadar güvenmeye başladı ki bir şey olduğu zaman benim fikrim daha baskın olmaya başladı.

Daha sonra bu bayan beni Mardin'e seminere davet etti. Nasıl gidecektim, korkumdan aileme nasıl söyleyecektim. Eve gidince konuyu yavaştan açmaya başladım ve ailem de hocamın sayesinde bana izin verdi. İlk defa Urfa dışına çıkıyordum ve yalnızdım. Ailem yanımda yoktu ama hocalarım yanımdaydı. 'Ya bu rüya mı yoksa gerçek mi?' diye kendi kendime söyleniyordum ama gerçekti. O akşam sevincimden uyuyamadım. Ertesi gün yola çıktık. Önce kalacağımız otele gittik. İlk defa yalnız bir yatakta yattım, yalnızca bana ait bir yataktı. Ve ben kendimi çok şanslı hissettim. Çok heyecanlıydım. Düşünün ki ben komşuya bile tek başıma gidemezken şimdi Mardin'deyim. 'Allahım' diyordum 'sana binlerce kez minnettarım'. Çok kalabalık bir seminerdi. Birbirinden bilgili insanlar vardı. O an kendimi gerçek bir iş kadını gibi görmeye başladım. İlk defa yemekte çatal, bıçak kullanıyordum, kot pantolon giyiyordum. Anlatmakla bitiremem ki ikinci gecenin sonunda gece yapıldı. Hocalarımdan istedim bende kalktım oynamaya, eğlenmeye başladım. Ben apayrı dünyadaydım. Hayatım boyunca böyle güzel bir gün yaşamayacaktım. Her anı güzel şeylerle geçirdim ve hazırlıklar yapıldı. Geri dönüş saati yapıldı. Ben kendi mezarıma geri dönüyordum. Ama güzel bir 3 gün yaşadım. Bana bunu sağladıkları için önce ÇATOM'a daha sonra beni davet eden UNDP'ye teşekkür ederim. Ben şimdi çok farklı bir Emine oldum."

Şanlıurfa Yakubiye ÇATOM'da çalışan bir başka genç kız olan N.Y. ise ÇATOM'u tanımasını şöyle anlatıyor:

"18 yaşındayım. Ev kızıyım. Öncelikle eski hayatımdan bahsetmek istiyorum. Eskiden temizlik, bulaşık, ütü gibi işlerle uğraşıyordum. Bir gün çok sevdiğim arkadaşım bana ÇATOM'dan bahsetti. Orda okuma-yazma, biçki-dikiş, nakış, el sanatları, ahşap boyama, kumaş boyama, ev ekonomisi ve beslenme, sağlık eğitimi, İngilizce, bilgisayar ve gezilerden bahsedip bana tavsiye etti. İlk önce 'olmaz' dedim, daha sonra ise 'neden olmasın?' dedim. Aileme söyledim beni göndermeleri için yalvardım. Ama maalesef tüm çabalarıma rağmen göndermediler. 1 yıl boyunca umudumu hiç kaybetmedim ve hep yalvardım. Daha sonra 1 ay ağabeyimden ve babamdan gizli gittim. Daha sonra ÇATOM evimize katkıda bulundu, hocalar ve sorumlumuz eve gelerek ailemle görüştü. Ailem beni rahatlıkla göndermeye başladılar. Şimdi annem sabah fırına giderken bana da ekmek alıp, ÇATOM'a bırakıyor ve öğretmenlerimle sohbet ediyor. Bundan çok sevinç duyuyorum. Ailem kapalı, dar görüşlü bir aileydi şimdi ise gitmediğim günler 'geç kaldın neden bugün gitmedin' diye bana soru soruyorlar. Artık özgürce gidip geliyorum. Burada bütün faaliyetlere katılıyorum.

En azından bir mesleğim oldu. Ve burada çok isteyip de yapamadığım şeyi yaptım okudum. Ailem beni okutmadığı için okuma-yazmam yoktu. Kız çocukları okutulmaz derlerdi; hep itilip, kakılırdım. Beni 19 yaşında birine vermek istediler ama artık gözlerim açılmıştı. Direndim, beni veremediler başlık parasını alamadılar çok üzüldüler, ama zaman geçtikten sonra onlar da hatalarını anladılar. Otobüse bindiğim zaman kara cahil değildim artık her şeyi öğrendim. Yarının iyi bir annesi ve ben çocuklarıma iyi bir gelecek hazırlayacağım.1. ve 2. kademe okuma-yazma belgelerini aldım. Şimdi ÇATOM'a geldiğim için çok mutluyum. Hocalarımı çok seviyorum. Çünkü onlar yeri geldiği zaman bizlere annelik, babalık, ablalık, arkadaşlık yapıyorlar. Derdimizi dinleyip bizlere yardımcı oluyorlar, gerekirse ailelerimizle görüşüyorlar. Onlara sonsuz teşekkürler. Şükranlarımızı borçluyuz size az ve öz olan hayatımı anlattım. Bu güneş beni çok aydınlattı. ÇATOM'ların çoğalmasını bizler gibi katılmalarını istiyoruz. Beni aydınlatan güneşin onları da aydınlatmasını istiyorum. Hakkımı savundum hak alınmaz verilir bunu öğrendim."

 

.
Yayın Tarihi : 16 Mayıs 2008 Cuma 10:41:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?