5
Mayıs
2024
Pazar
ŞANLIURFA

Göçerler eğitimsiz

Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde hayvancılık işi yaparak geçimini sağlayan göçerlerin büyük bir kısmı okuma yazma bilmediği gibi, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ü de tanımıyor.

Ceylanpınar Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) kurulmadan önce Ceylanpınar ilçesi kırsalına yerleşerek hayvancılık ile uğraşan göçerler, Ceylanpınar TİGEM kurulduktan sonra Devlet hazine arazilerinde kaldıkları için bir çok hizmetten yoksun kaldılar. Göçerlerin en büyük sorunlarının başında elektrik, su, yol, iletişim, eğitim ve sağlık geldiği belirtildi.

Göçerlerin yaklaşık yüzde 90'ı yerleşim birimlerinde okul olmadığı için okuma yazma bilmiyorlar. Yaşadıkları ortamın hijyenik bir ortamdan çok uzak olması, beraberinde bir çok hastalığı getirmektedir. Devlet hazine arazilerinde yerleşik hayat yaşadıkları için hiçbir hizmet alamadıklarını belirten göçerler, "Bizler bu ülkenin evlatlarıyız. Çocuklarımızın tamamına yakını okuma yazma bilmiyor. Bir çoğu hayatlarında televizyon bile görmemiş. İçme suyumuzu 15 kilometre uzaklıkta bulunan Karatepe köyünden traktörün arkasına bağladığımız tankerle getirmekteyiz. Medeniyetten kopuk bir şekilde orta çağı andıran bir hayat sürdürmekteyiz. Bizleri soran eden yok. Hiç kimse sorunlarımızla ilgilenmiyor. İşin en ilginç yanı çocuklar Atatürk'ü tanımıyorlar. Çünkü okuma yazma bilmiyorlar. Bizler cahil kaldık, bari çocuklarımız kalmasın. Çağdaş bir yaşam bizim de hakkımız" dediler.

Göçerler, sadece seçimlerde oy istemeye gelen siyasetçiler tarafından hatırlandıklarını belirterek, "Ancak seçimden seçime gelip bizi soruyorlar. Biz sadece seçimden seçime hatırlanmak istemiyoruz" diye konuştular.

CHP ŞANLIURFA MİLLETVEKİLİ MELİK KANUN TEKLİFİ VERMİŞTİ
 

Bu arada, 21. dönem Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Şanlıurfa Milletvekili Vedat Melik, 21 Eylül 2006 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na (TBMM) 2510 Sayılı İskan Kanunu'na Ceylanpınar ilçesindeki göçerlerle Tarım İşletmesi arasındaki sorunların giderilmesi amacıyla Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun teklifi vermişti.
 

Milletvekili Melik'in verdiği kanun teklifinde şu ifadeler yer almıştı:
"Şanlıurfa ve Mardin il sınırları içinde, Türkiye-Suriye devlet sınırı boyunca yer alan ve 1 milyon 750 bin dekarlık arazisinin tamamı 1. derece Stratejik Bölge kapsamındaki Ceylanpınar İşletmesi, tarihte 'Yukarı Mezopotamya' diye bilinen Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kurulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki toprak sistemine göre bir 'Has' arazisi olan ve bugün ülkemiz sınırları içinde ve Ceylanpınar ile Suriye sınırları içinde yer alan Resulayn bölgesinden oluşan toprakların son sahibi, kayıtlardan öğrenildiğine göre, İbrahim Paşa'dır. 1921 yılında imzalanan ve Türkiye ile Suriye arasındaki sınırı belirleyen Ankara Antlaşması, toplam 3 milyon dekar büyüklüğündeki bu 'Has' arazisinin 1 milyon dekarını Suriye, 2 milyon dekarını da Türkiye sınırları içinde bırakmıştır. Mülkiyeti İbrahim Paşa'dan devlete geçen bu arazi üzerinde 1943 yılında 3130 Sayılı Kanun ile, 'Zirai Kombinalar Şanlıurfa Grup Amirliği' kurulmuş, arazi 1950 yılında da 5433 Sayılı Kanun ile 'Devlet Üretme Çiftlikleri'
bünyesine dahil edilmiştir. Cumhuriyet dönemi boyunca, işletme arazisinin 250 bin dekarı çeşitli sebeplerle kaybedilmiş ve işletme arazisi dışında kalmıştır. 1943 yılından itibaren Devlet Üretme Çiftlikleri bünyesine alınmaya başlanan bugünkü Ceylanpınar Tarım İşletmesi arazilerinin üzerinde, bu tarihten çok öncesinde geçimini hayvancılıkla sağlayan, belli aylarda bu arazilerin belli bölümlerinde yerleşen insanlar her zaman olmuştur. Ancak, özellikle Tarım İşletmesi arazileri kadastro gördükten sonra bu insanlar, sanki, devlet arazisini işgal eden devletin mal varlığına zarar veren insanlar olarak görülmeye başlanmışlardır. Halbuki, bugün için göçer dediğimiz bu insanlarda kendilerinin Osmanlı İmparatorluğu döneminden beri bu topraklar üzerinde yaşadıklarını ifade etmektedir.

Göçerler ve işletme arasındaki sorunlar yerel yöneticileri her zaman meşgul ettiği gibi hükümetler tarafından da zaman zaman gündeme getirilmiş ancak bugüne kadar kalıcı bir çözüm bulunamamıştır. Fakat en son 2 Haziran 2005 tarihinde
göçerlerle Tarım İşletmesi bekçileri arasında çıkan tartışma sonucunda Kınalı köyünden bir kişinin öldürülmesi üzerine konu tekrar gündeme getirilerek, yasal çözüm çabaları hızlandırılmıştır. Halen işletmeye ait tapulu arazinin 25 ayrı yerinde, Ceylanpınar Kaymakamlığı'ndan alınan ve 20 Ekim 2004 tarihinde yapılan sayım sonucuna göre, yaklaşık 273 aileden oluşan 2 bin kişilik bir nüfus, 'göçer' olarak adlandırılmalarına rağmen, yerleşik konumda yaşamlarını sürdürmektedir.
 
Ayrıca, bu bölgede yaşayan insanlar açısından ciddi sosyal problemler söz konusudur. Göçer aileleri, hiçbir altyapının (su ve okul gibi) bulunmadığı, son derece ilkel şartlarda yaşamlarını sürdürmektedir. Bu sorunu gidermek, için ayrı bir yasal düzenleme yapmak yerine, mevcut 2510 Sayılı İskan Kanunu'na geçici bir madde eklenmesi suretiyle konunun çözümlenebileceği, getirilen bu geçici maddeyle ana çerçeve belirlendikten sonra, İskan Kanunu'nun diğer hükümleriyle İskan Kanunu Uygulama Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasıyla göçerlerin uygun bir alanda iskanının sağlanabileceği anlaşılmaktadır".
 

iha
Yayın Tarihi : 13 Mart 2009 Cuma 10:00:58
Güncelleme :13 Mart 2009 Cuma 16:27:02


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?