5
Mayıs
2024
Pazar
ŞANLIURFA

Harran'da bahçeler yok oluyor

Türkiye'nin pamuk ihtiyacının dörtte birinin karşılandığı Harran Ovası'nda aşırı tuzlanma ve taban suyunun yükselmesinden dolayı topraklar kullanılamaz hale geldi.

Dünyanın sayılı projeleri arasında yer alan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamındaki Atatürk Barajı'nın tamamlanmasıyla 1994 yılında Harran Ovasına Urfa tünelleri aracılığıyla Fırat'ın suyunun verilmesine başlandı. Susuzluktan çatlayan Harran Ovası'nda Fırat suyunun gelmesiyle kuru tarımdan sulu tarıma geçildi. Ancak eski metotlarla yapılan sulama ovada çoraklaşmaya neden oldu. Suya kavuştuktan birkaç yıl sonra Harran Ovası'nda baş gösteren tuzlanma, zamanla yayılarak verimli tarım alanlarını verimsiz konuma getirdi.

Tuzlanma nedeniyle yaklaşık 50 bin hektar alanın çoraklaştığı Şanlıurfa'da DSİ, Köy Hizmetleri ile ovadaki bazı sulama birlikleri yaptıkları çalışmayla çoraklaşan arazilerin bir bölümü tekrar tarıma kazandırdı. Pamuk ekiminin yaygın olduğu Harran Ovası'nda çiftçiler tarımsal kuruluşların yönlendirmesiyle pamukçuluğun yanı sıra meyveciliğe yöneldi. Bölgedeki bir çok çiftçi tarım arazilerinin bir bölümüne nar, şeftali, elma, kiraz, kayısı, muz, armut, incir ağacı dikerek meyve bahçesi oluşturdu. Çiftçilerin büyük emek ve yüksek maliyet ile kurdukları meyve bahçeleri yeşerip meyve vermeye başladığı sırada kurumaya başladı. Yeterli drenaj kanalları olmayan ovada bilinçsiz sulama nedeniyle oluşan tuzlanma yükselen taban su seviyesi ile meyve ağaçlarının köklerini etkileyerek, kurumalarına neden oldu.

Harran Ovası'ndaki Güngören Köyü'nün Muhtarı Sezai Hamavioğlu, arazisinin 35 dönümüne çeşitli ağaçlar dikerek meyve bahçesi oluşturdu. Hamavioğlu'nun 3 yıl önce kurup ürün vermeye başlayan meyve bahçesindeki ağaçlar tuzlanma nedeniyle kurumaya başladı. Pamukçuluğun yanı sıra meyveciliğe başlayan köy muhtarı Sezai Hamavioğlu, ovadaki çoraklaşmanın Fırat'ın suyunun gelmesiyle baş gösterdiğini söyledi. Kendisi gibi bölgede birçok çiftçinin meyve bahçesi yetiştirdiğini anlatan Hamavioğlu, "Harran Ovası'nda nar, şeftali, armut, elma, kiraz, kaysı, incir, muz gibi meyveler yetişiyor. Bizlerde yöre çiftçileri olarak meyveciliğe yöneldik. Ancak ektiğimiz ağaçlar 2-3 yıl içersinde tuzlanmadan dolayı kurumaya başladı. Böyle devam ederse ovada meyve bahçesi hayal bile edilemez. Devlet biran önce drenaj çalışması başlatmalı yada kanalet sulaması yerine yağmurlama sulama sistemini getirmeli" dedi.

Meyve bahçelerinin kuruma noktasına geldiğini aktaran Hamevioğlu, "1940 yılından beri zaman zaman kuruyarak bu güne geldi. 1937 yılında büyük ağaçlar dikildi. Daha sonra küçük ağaçlar dikildi. Babamıza bize intikal ettikten sonra çeşitlendirmeye gayret ettik. Harran Ovası'na su gelmesinin ardından maalesef suyun hayat vermesi gerekirken, bize kabus oldu. Taban suyu yükselmesi sonucunda ağaçlarımızdan randıman alamıyoruz ve kuruyorlar. İki tür kaysı var. Bunlar taban suyundan etkileniyorlar.

Yaşlı ve büyük ağaç olduğu için kökleri çok derinlikte. Taban suyu ulaştığı için acı suyla besleniyor. Biz yukarıdan bol su ile takviye ederek yıkamaya çalışsak bile buna çare olamıyoruz. Ağaçlarımız elden gidiyor. Çözümü için tarla drenajları yapılması lazım. Bunun yapılması için tahliyelerin derinleştirilmesi lazım. Ancak 1 metredeki suyu çekebilir. Harran Ovası'nın ömrü 10 yıldır. Hububatın hiçbir türü 10 yıl sonra yetişmez. Öldükten sonra kurtarmak için 10 yılımızı daha alır. Tarlaları çoraklaşmadan tedbirimizi alırsak kurtarabiliriz. 10 yıl sonra buralarda hiçbir şey yetişmez. Hububat bile yetişmez. Hububatın ve meyvenin yetişmesini hayal bile edemeyiz. Siz meyve alayım derken, ağacınız elden gidecektir. Meyveciliğin Harran Ovası'nda yetişmesi için bu tarlaların drenaja kavuşturulması lazım. 72 yıllık ağaç kuruyor ve biz bunu yaşlı gözlerle seyrediyoruz" diye konuştu.
 

iha
Yayın Tarihi : 16 Ağustos 2009 Pazar 15:20:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?