Dünyanın en eski tapınaklarının ortaya çıkarıldığı Göbeklitepe'deki arkeolojik kazılar, Ramazan ayında yeniden başlıyor.

1995 yılında Şanlıurfa Müze Müdürlüğü ve Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden (DAI) Arkeolog Harald Hauptmann danışmanlığında yüzey araştırmaları yapıldıktan sonra, 1996 yılından bu yana Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden Arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt danışmanlığında sürdürülen kazı çalışmalarının bu yıl da devam edeceği öğrenildi.

7 uzman ve 50 işçinin görev alacağı kazı çalışmalarının genişletileceği ifade edildi. Göbeklitepe'de bu güne kadar çapları 15 metreye varan daire biçimli 5 alan ortaya çıkarıldı. Göbeklitepe'de bulunan eserler üzerinde yapılan bilimsel tespitlere göre, M.Ö. 9 bin 500 yani günümüzden 11 bin 500 yıl öncesine ait bir yerleşim yeri olduğu tespit edildi. Bu güne kadar yapılan kazılarda beş yapı katına rastlandı. Yapılan arkeolojik kazılar olağan dışı buluntularıyla dinsel-kutsal bir merkez olduğu kanısını uyandırıyor. Höyüğün çevresinde büyük kireç taşı ocakları yer alıyor. Atölye ve işlik yeri olarak kullanılan ve bir aslan stelinin bulunduğu alandaki yapılar, ana kaya üstüne oturmuş durumda. Kazılarda ele geçen alet ve artıkların iyi kalitede çakmaktaşından yapıldığı görülüyor. Bazalttan satır, havan, öğütme taşı gibi yüzey buluntularının yanı sıra kazıda, kazı bezekli taş kap parçaları gibi bazalt ve kireç taşından çok zengin çeşitlenmesi olan buluntular elde edildi. Göbeklitepe'de çıkarılan ilginç buluntular arasında heykel çaları, timsahı temsil eden bir sürüngen kabartması, ağzı açık dişleri korkutucu bir şekilde betimlenen bir canavar kafası, erkeklik organı abartılı olarak tasvir edilmiş bir başka heykelcik ve o dönem insanlarının inançlarını yansıtan buluntular yer alıyor.