Sıra gecelerinin usta ismi komada

Urfa sıra gecelerinin unutulmaz ismi Kazancı Bedih'in veliahtı 62 yaşındaki Abdullah Uyanık'ın beyninde, kalp krizinin ardından ağır hasar oluştu. Sanatçının durumu kritik .

Merhum Kazancı Bedih'in veliahtı olarak tanınan, Şanlıurfalı Türk Halk Müziği sanatçısı ve sıra gecelerinin en önemli isimlerinden Abdullah Uyanık'ın beyninde, geçirdiği kalp krizinin ardından ağır hasar oluştu. Hemen hastaneye kaldırılan sevilen sanatçının durumunun kritik olduğu öğrenildi. Terzi Abdullah olarak da tanınan Abdullah Uyanık, önceki akşam evinde kalp krizi geçirdi. Hastaneye kaldırıldığı sırada kalbi duran ve yapılan müdahale ile hayata döndürülen Uyanık, Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tedavi altına alındı. İkinci kez kalbi duran 62 yaşındaki Uyanık'ın beyninde ağır hasar oluştu. Urfa sıra gecelerinin en önemli isimlerinden Abdullah Uyanık'ın durumu ciddiyetini koruyor.

HASTANEYE AKIN ETTİLER
Kazancı Bedih'den sonra Şanlıurfa'nın yetiştirdiği nadir sanatçılardan Uyanık'ın hastaneye kaldırıldığı haberini duyan sevenleri, fakülte bahçesine akın etti. Doktorları da, sevenlerinin Uyanık için dua etmesini isteyerek, "Şu an beklemedeyiz. Tüm müdahaleleri yaptık. Beyinde çok önemli sorun var. Net bir şey söyleyemeyiz, dua edin" yorumunu yaptı. Abdullah Uyanık son röportajını bir ay önce gazeteci Savaş Ay'a vermişti.

Röportajında gençlerin Türk Sanat Müziği'ne ilgi duymamasından yakınan Uyanık, "Parası pulu yok bu işin. Gönül işi bu. Cevdet Sunay'a konser verdim. Sonra Süleyman Demirel'e, Kenan Evren'e, Mesut Yılmaz'a okudum. 5 çocuk sahibiyim ama üzülüyorum. Bir tanesi bile bizim müziğe merak salmadı. Arabesk dinliyorlar, Orhan Gencebay seviyorlar" demişti. Uyanık, İbrahim Tatlıses içinse şöyle konuşmuştu: "Bizim yanımızda İbrahim Tatlıses okuyamazdı. Sıra gelirse okurdu. Kendisi de bunu söylüyor zaten. Sonra baktık ki bir cevher. Bir gün baktık bir vosvosla geldi. Yıktı geçti müzik alemini. İftihar ediyoruz kendisiyle."

Son röportajını Savaş Ay'a verdi
Abdullah Uyanık, Savaş Ay'la yaptığı röportajda hikâyesini şöyle anlatmıştı: "Usta çırak ilişkisiyle geldim. 45 senedir müziğin içindeyim. Annenin ellerinden öperim, Şükran ablamla da sahne yaptım vaktiyle. Çocuktum. Okul müsameresinde 'İndim yarin bahçesine şarkısını' okudum. Sesimi beğenip takıma çırak aldılar beni. Halk eğitim merkezinde gençlerden bir ekip olduk. Ben okulu bırakmış terzilikte kalfa olmuştum.

Kazancı Bedih üstadın oğlu Naci benim yanımda acemiydi. Bedih Usta uğradığında sesimi dinler beğenirdi. Bir gün 'vakit tamam' dedi beni de aralarına çağırdı. İlk oturuşumuz 62-63. Seyfettin Sucu hoyrat, ben türkü, Bedih usta gazel okudu. Babam bakkaldı. Takım elbise gravatla bakkalık yapan disiplinli bir adamdı. Ayıptır diye istemedi şarkı söylememi. Kaçak gittim hep. Bedih Ustam ayrı bir ekoldü. Bine yakın türkü var hafızamda. Bir tane yasal kasetim var ama kendi doldurduğum 500 tane daha var."