Yatırım yapmak göründüğü kadar kolay değil tabi ki. Çok büyük riskleri kabul etmektir. Yatırımcılar yapacakları yatırımın miktarını öncelikle o ilin gelir düzeyine göre belirliyorlar. Bence bu yanlış, çünkü yatırım yapılacak il öncelikle gelir düzeyi değil o ilin eğitim seviyesine önem verilmesi gerekiyor. Yatırımın boyutu ne olmalı, nereye yapılmalı, nasıl bir istihdam elde edilmeli gibi birçok soru sormak mümkündür. Tabi bu sorulardan çok yatırımcı için önemli olan o ilin teşviki ne derece destekliyor. Desteklemeler ve teşvikler bir arada olan bir ilde yatırım yapmamakta hemen hemen mümkün değil. Düşünün; iki farklı bölgeyi ele alalım bunlardan biri Kalkınmada öncelikli bir il, diğeri sıradan illerimizden biri olsun. Aynı projeyi hayata geçireceksiniz, bunun için yatırımcılarımızdan biri 5.000.000,00 YTL yatırım yapıyor diğeri aynı yatırım için sadece 4.000.000,00 YTL yatırım yapıyor. Peki siz bunlardan hangisinin yerinde olmak istersiniz… 

       Tabi desteklemelerde burada kalmıyor. İşçilerin SSK primlerinden tutun stopaj vergilerine kadar bir bölümünü devlet karşılıyor. E iş böyle olunca yatırımcılar içinde kalkınmada öncelikli bölgeler neredeyse vazgeçilmez bir boyut kazanıyor. Bunlar devletin o bölgeye yatırım yapılmasını istediği için yaptıkları birer örnekler sadece. 

       Benim ise önerilerim. Öncelikle o ilin işçi istihdamı ne durumda öğrenip, daha sonra o ilde yapılan yatırımların boyutları ne durumda ve bu yatırlar sonucu elde edilen iç karlılık durumları ön planda incelenmeli. Bu incelemeler yapıldıktan sonra bence fizibiliteler hazırlanmalı ve o il için hangi yatırım daha çok kar bırakacağı hesaplanmalıdır. Tabi bunlar benim görüşüm…


sedatyorgun@kenthaber.com