Hava kontrolünü izleme ağı sayesinde başkentin havası artık daha sıkı takip edilecek. Yaklaşık bir bir ay önce devreye giren Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı (RSHM) ile Çevre ve Orman Bakanlığının ortaklaşa çalıştırdığı laboratuvarda hava kalitesi ölçülürken daha fazla parametre dikkate alınacak.

RSHM Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, Ankara'nın hava kalitesini izlemek üzere yaklaşık 1 ay önce izleme ağının devreye girdiğini bildirdi.

AB desteğinde yürütülen projeyle kurulan bu sistemin iki ay süreyle deneneceğini, herhangi bir sorunla karşılaşılmaması halinde de devralınacağını kaydeden Ertek, "Şehrin 8 farklı bölgesinden alınan veriler CPRS sistemiyle Gölbaşı'ndaki merkeze aktarılıyor. 24 saat boyunca aldığımız verileri Çevre ve Orman Bakanlığı ile paylaşıp değerlendiriyoruz" dedi.

Bu verilerin aynı zamanda şehrin 6 bölgesine yerleştirilen panolarla vatandaşların da bilgisine sunulduğunu ifade eden Ertek, "Bu sayede Ankaralılar nasıl bir hava soluduğunu bilerek tedbirlerini ona göre alacak. Yeni devreye giren izleme ağıyla AB ülkeleri düzeyinde modern bir sisteme sahip olduk" diye konuştu.

Yeni sistemde, hava kalitesinin ölçümünde daha önce dikkate alınmayan parametrelere de bakılacağını bildiren Ertek, bundan böyle ölçümlerde kükürt dioksit, azot oksit, partikül madde 10, partikül madde 2.5, karbon monoksit, ozon, uçucu organik bileşikler, ağır metaller ve metal partiküllerin de baz alınacağını belirtti.

Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şube Sekreteri Heval Sarıtaş ise 80'li yılların başlarında hava kirliliği yüzünden çok sıkıntı çeken Ankara'da doğalgazın kullanılmaya başlanmasıyla 1988'den itibaren hava kalitesinde düzelme yaşandığını söyledi.

Başkentteki hava kirliliğinin ısınma ve motorlu taşıt sayısındaki artıştan kaynaklandığını ifade eden Sarıtaş, "Isınmadan kaynaklı hava kirliliği sorunu kısmen çözüldü. Ancak, motorlu taşıt sayısının artması hava kirliliğini artırdı" diye konuştu.

Sarıtaş, başkentteki hava kirliliğinin "inversiyon tabakası" denilen, ısınan havanın şehrin üzerine çökmesi ve rüzgarın az olması nedeniyle dağılamamasından dolayı daha uzun süre ve etkili hissedildiğini anlattı.

Hava kirliliğinin çözümünün raylı sistemin yaygınlaştırılmasından geçtiğini savunan Sarıtaş, "Kavşak yapımı özel araç kullanımını özendiriyor. Bu nedenle toplu taşımı çok fazla tercih etmiyoruz. Bunlar hava kirliliği için önemli unsurlar" dedi.

Sarıtaş, jeotermal ve güneş enerjisi gibi alternatif kaynaklara yönelinmesi gerektiğini belirterek, imar çalışmalarının Ankara'nın mevcut topografik yapısına göre yürütülmesinin önemine işaret etti.

Mamak ve Altındağ gibi ilçelerde hava kirliliğinin çok daha yoğun hissedildiğini ifade eden Sarıtaş, bu bölgelere de doğal gaz ulaştırılması gerektiğini söyledi.