1
Mayıs
2024
Çarşamba
ANKARA

Basında Ankara Ankara'nın gülü Yavuz Donat/Sabah


Yıllar önceydi... Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın, Başbakanlık’taki ilk günleriydi. Akşam yemeğine davetliydik.
Yemeğin ortasında kapı açıldı, içeriye Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek girdi.
Başbakan Erbakan "işte" dedi:
- Ankara’nın gülü geldi.

Seveni var, sevmeyeni var.
Oy vereni, vermeyeni var.
Mahkemeye verdikleri var onu mahkemeye verenler var.
Ama bir gerçek var:
- 3 dönemdir Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçiliyor.

"CHP ile DSP birbirini yemese, Gökçek seçilemezdi" diyenler var.
"Yandaşlarını kolladı... Seçimde yiyecek, giyecek dağıttı" diyenler de.
Onun "agresif... Kavgacı" yanını eleştirenler de.
Ama "gerçek" değişmiyor.
O Ankara’da "üç dönem peş peşe seçim kazanan" tek kişi.

Ankara’yı önce "Gökçek’siz" dolaştık.
Mamak’a da gittik, Altındağ’a da, Keçiören’e de, Çankaya’ya da.
Sonra "Gökçek’le" dolaştık.
Hem "Ankaralı’yı dinledik."
Hem de "Gökçek’in kazanmasının gerisindeki sosyal ve siyasal olguları" araştırdık.
Yanımızda, "Ankara sayfamızın yönetmeni" Yaşar Önel de vardı.
İşte gözlemlerimiz...

Büyükşehir uygulaması 1984’te başladı.
Ankara’nın ilk "Büyükşehir Belediye Başkanı" Mehmet Altınsoy’du.
O tarihte Ankara’da "5" alt belediye mevcuttu.
Çankaya: Erdoğan Yavuzlar.
Altındağ: Muzaffer Atılgan.
Yenimahalle: Mustafa Vuran.
Mamak: Selahattin Öcal.
Keçiören: Melih Gökçek. Daha sonra "3 alt belediye" daha kuruldu:
Etimesgut, Sincan ve Gölbaşı.
"Geçtiğimiz haftalarda" buna "5 ilçe" eklendi.
"Ankara’ya yakın" ilçelerden "Bala, Çubuk, Elmadağ, Kazan ve Kalecik.

Ankara’nın "1984’teki yerel yönetim başkanı" kadrosundan sadece biri bugün yine "başkan olarak" görevde:
Melih Gökçek. Gökçek, Keçiören’in "ilk belediye başkanı" iken, TRT ile işbirliği yapmıştı. "Çocuklara dönük" organizasyonlara girişmişti.
Eğlenceler düzenliyor, binlerce, on binlerce top, balon, oyuncak, defter, kalem dağıtıyordu.
1984’ün çocukları "şimdi artık seçmen."

Melih Gökçek "zamana nasıl direndi" diye araştırdık.
Ve "çocuk olayının önemli bir faktör olduğunu" gördük.
Yıllar geçti aradan.
Ama o hala "çocuklara yatırım yapmayı" sürdürüyor.

Ankara’yı "turlarken" şoförlerle ve berberlerle çok konuştuk.
Zira bu iki kesim "mesleklerini yaparken bol bol konuşabiliyorlar."
Onlara "dünü... Bugünü... Ankara’nın başkanlarını" sorduk.
Gördük ki...
1989’da Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Murat Karayalçın "halkla iyi diyalog kurmuş... Toplumun sevgi ve saygısını kazanmış."
Yine gördük ki...
Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok "beğeniliyor."
Öyle olmasa Keçiören sandığından "üçüncü defa" çıkmazdı.
Ve gördük ki...
Kiminin "kavgacı" dediği, kiminin "belediyeyi çok borca soktu" diye eleştirdiği Melih Gökçek, kendine göre bir "popülarite" yaratmış.

"Kadınlar ve gençler" siyasetin itici gücü.
Nüfusunun büyük bölümü "varoşlarda" yaşayan Ankara’da, Melih Gökçek "dünün çocukları" olan gençlerden de oy almış, kadınlardan da.
Hele Sincan gibi, Etimesgut gibi yerlerde, "varoşlarda" oyunu öylesine artırmış ki, rakipleri "Çankaya gibi semtlerde aldıkları oylarla" farkı kapatamamışlar.
"Bundan sonra" ne olur, bilemeyiz. Ama "varoşları" ihmal eden,
"kadından ve gençten" oy alamayanın "işi" zor görünüyor.Geçen yıl Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok ile birlikte, Yenimahalle’ye "yeni belediye başkanı Ahmet Uyar’ı tebrike" gitmiştik.
"Deneyimli Turgut Altınok" yeni seçilen Ahmet Uyar’a bazı "önerilerde" bulunmuştu:
- Aman hastalara, yaşlılara, gazilere özen göster... Aman, cenaze sahiplerinden ilgini esirgeme.
"Böyle şeyler" günümüz belediyeciliğinde "çok önemli."

ÖZÜRLÜLER YAŞLILAR

Melih Gökçek’le Ankara’yı dolaşırken "özürlülere" rastladık.
"Kurs" görüyorlardı.
"Bilgisayar" öğreniyorlardı.
Eğer bir siyasetçi "bir özürlüyü" kucaklıyorsa, buna "yüzlerce kişi" seviniyor.




Bazı "yaşlılarla" konuştuk. Çoğu kadın. Üstelik "yalnız." Belediyeyi arıyor. "Kimsem yok" diyor.
Hemen bir belediye görevlisi o teyzenin evine gidiyor.
"Temizlik" yapıyor.
Ücretsiz olarak.
Şu anda Ankara’da "1.200 eve" bu şekilde temizlik hizmeti veriliyor.
Psikolojik sorunu olanlara da "psikiyatr desteği" sağlanıyor... Sayı "600 kişi."




Bazı ülkelerde, yerel yönetimler "özürlülere tezgah veriyorlar."
Özürlü "ufak, tefek şeyler" satıyor. Yaşamını sürdürüyor.
Gökçek’e "siz de yapsanız" dedik. "Başladık" diye konuştu:
- Kura ile 800 özürlüye simit tezgahı verdik... Yer gösterdik.
800 özürlüden 200’ü "tezgahı başkasına satmış."
Melih Gökçek:
- Hemen onların iznini iptal ettik... Başka özürlülere dağıttık...
Yine kura ile.

Belediyenin "özürlüler merkezinin" 15 binden fazla "üyesi" var.
Özürlüler futbol, basketbol oynuyorlar. Yüzüyorlar. Pikniğe gidiyorlar.
Ve bir de "cenaze konusu" var.
Bir yakını ölen kişi "alo cenaze"yi arıyor. "Belediye yetkilileri" gereken her şeyi yapıyor. Cenaze "başka bir şehre gönderilecekse" gönderiliyor.
Parası olan "düşük bir bedel ödüyor." Fakir, fukaradan "para alınmıyor."

Melih Gökçek nasıl oluyor da "üçüncü kez seçim kazanıyor" diye araştırırken...
"Özürlü... Yaşlı... Cenaze" gibi konuların "insanları ne kadar etkilediğini" gördük. 

GENÇ ANNENİN HIÇKIRIKLARI

Göksu Parkı’ndan çıkıyorduk ki... Genç bir kadın "bir dakika" diye peşimizden koşturdu.
Kucağında çocuğu vardı.
Çocuğun ağzında da emzik.
Melih Gökçek’ten "yalvarırcasına" bir istekte bulunuyor, bu arada "ne olur, beni destekleyin" dercesine, göz ucuyla bize bakıyordu:
- Kocamın mesleği şoförlük... İşsiz... Eve ekmek getiremiyor... Kahroluyor... Boşanmanın eşiğine geldik... Elinizi, ayağınızı öpeyim, kocama bir iş.

Gökçek "bacım, belediyede iş yok" dedi.
Sonra "adamlarına" döndü:
- Bu hanımın kocasının adını, adresini alın... Belediyeye iş yapan yerlerin birinde iş bulabilir miyiz, bakalım.
"Bu kadarı bile" kadına yetmişti.
Başladı ağlamaya.
- Sağ olun... Allah razı olsun.

Ve "bir ricam daha var" diye hıçkırarak devam etti:
- Yavruma, kaynanam bakabilir... Ben de çalışmak istiyorum... Yoksa, yuvam dağılacak.
Gencecik kadının, o halleri bütün gece rüyalarımıza girdi... Uyumadık.
Allah kimseyi "açlıkla... İşsizlikle" terbiye etmesin.
Ve "ülkeyi yönetenler" bilsin ki...
"O kadın... O kadın gibi yüz binlerce insan" iş derdinde.
"AB... Faizin düşüşü... dolardaki istikrar" onları mutlu etmeye yetmiyor. Yaşını başını almış hanımlar "aerobik" yapıyor, "İngilizce dersi" alıyor, "bilardo" öğreniyorlardı.
Kimi "takı" kursu görüyordu, kimi "örgü."
İçlerinde 3 çocuk, 1 torun sahibi "Nuran hanım" da var, 73 yaşındaki "Ahsen teyze" de.
Bir grup hanım da "folklora" meraklıydı.
Biz gittiğimizde "ham çökelek" oynuyorlardı.



HAM ÇÖKELEK

Malatya-Darendeli, evli, 2 çocuklu Nilüfer Memiş.
Bir çocuğu "yüksek lisans" yapıyormuş.
Çanakkaleli, 2 çocuk annesi Neşe Özkan.
Kızı Hacettepe-İşletme’de.
Mersin’in Mut ilçesinden Fatma Nural.
50 yaşında... Çocuğu üniversite mezunu.
Çankaya’da, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin "Hanımlar Lokali"nde, boş zamanlarını değerlendiriyorlar.

"Ücret" yılda 50 milyon.
"Üye sayısı" 3.500. Günde ortalama "600 hanım" geliyor.
Kimi "ilkyardım kursu" görüyor.
Kimi "yüzme öğreniyor."

36 yaşındaki "görme özürlü"
Şafak hanım dikkatimizi çekti. 12 yaşında kızı var.
Kursta, folklor öğrenmiş.
- Şafak hanım, nerelisiniz?
- Rize-Hemşinliyim.
Şafak Korkmaz "tiyatroda da oynuyor."

Şafak Korkmaz ve diğer hanımlar "Karadeniz oyunları... Silifke oyunları" oynadılar.
Onların çayını içtik.
Öğretmenleri (Gazi ÜniversitesiBeden Eğitimi mezunu) Selin Eski ile, yöneticileri Seçkin Bal’la konuştuk.
Birlikte resim çektirdik.
Vedalaşırken, Şafak kardeşimize "inşallah" dedik:
- Bir gün gözlerin açılır... Sen de dünyayı görürsün.
Şafak hanım öylesine mutlu oldu ki:
- Sizinle çekilen resmimi, kızıma göstereceğim. 

KADRO

Sayın Melih Gökçek... Deniliyor ki, Melih bey bir şeyler yapıyor ama, borçla yapıyor... Belediye borca gömüldü.
- Sanki para içinde yüzen belediye devraldım... Ben işe başlayınca da belediyenin borcu vardı.
- Şu andaki borç nedir?
- 2.8 katrilyon.
- Belediyenin kadro durumu nedir?
- 1994’te geldiğimde 21 bin kişi vardı... Bugün itibariyle sayı 15 bin... Bu süre içinde Ankara yüzde 70 büyüdü... Ama personel sayısı azaldı.

Gökçek:
- Yüzde 70 büyümeyi şöyle hesaplıyorum... 1994’te su abonesi 675 bindi... Şimdi 1 milyon 130 bin.

- Sayın Gökçek, kavgacı mısınız?
- Aslında değilim.
- Çocukluğunuzda kavgacı mıydınız?
- Hayır... Ama yaramazdım.

14.05 2005 SABAH GAZETESİ

------------------------------------------------------------------------

ANKARA ÇELİŞKİLERLE DOLU

Melih Gökçek anlattı. Günde bin kişiye "gıda yardımı" yapılıyormuş.
Her yıl 120 bin aileye kömür dağıtılıyormuş.
Yine yılda 150 bin aileye "toplu gıda" yollanıyormuş.
Gecekondu semtlerine her yıl 5 bin ton soğan.
5 bin ton patates.
Hergün 60 bin ekmek.


Gecekondu bölgelerini "Melih Gökçek’siz dolaşınca" gördük ki...
Pekçok aile "bir dilim ekmeğe muhtaç."
Çok kişi "belediyenin patates, soğan dağıtmasını" bekliyor.
Ve bu semtler de "Çankaya’nın hemen arasında."
Ulus’un "hemen bitişiğinde."

"Birbirine çok yakın semtler arasındaki" gelir dağılımı makası "çok açılmış."
Bir yanda "yüz milyarlık" araçlar.
Az ileride "belediyenin yardımına muhtaç" insanlar.
Çelişki "ürkütücü."

Buna rağmen Ankara "İstanbul’dan, İzmir’den daha sakin... Daha huzurlu."
Genel suçlarda "yüzde 7 azalma var." Ankara’yı dolaşırken "işin bu yönüyle" de ilgilendik.
Belediye, yüzbin çocuğa "birşeyler" dağıtmış.
Kimine okul önlüğü, kimine kaban. Kimine futbol takımı forması, kimine ayakkabı.
Ve "Sokakta Çalışan Çocuklar Merkezi" açılmış.
Çocuk bu merkezde yiyor içiyor.
Sonra yine sokakta çalışıyor.
Tabii "merkezde" bazı etkinliklere katılıyor, isterse meslek kursuna gidiyor.
Uygulama ile 5 bin çocuktan 2.300’ü "sokakta çalışmayı bırakmış."
"Bir baltaya sap olmuş."

Melih Gökçek nasıl oluyor da "üçüncü kez" Ankara-Büyükşehir sandığından çıkıyor?
Yukarıda sözünü ettiğimiz "gelir dağılımındaki aşırı bozulmadan."
Ve modern Ankara’nın dışında kalan semtlerin insanlarıyla kurduğu ilişkilerden.
Biz "öyle semtlerde" AK Parti’yi gördük.
MHP’yi gördük.
Melih Gökçek’in posterlerini gördük.
Ama "öteki partileri" oldukça zayıf bulduk.

İLHAN CAVCAV'IN GÖZÜYLE...

Melih Gökçek 1994’te "yüzde 27.2 oyla" Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildi.
1999’da oyunu "yüzde 34’e" yükseltti.
Ve 2004’te de "yüzde 55’e".

Gökçek, 2004’te "en düşük oyu" Çankaya’dan aldı:
"Yüzde 37."
Diğer yerlerde "yüzde 60’ın üzerindeydi." Sincan’da "yüzde 73’ü buldu."
Gökçek oyunu nasıl artırdı.
Soruyu "eski bir Ankaralı’ya" sorduk. Melih Gökçek’le zaman zaman "ters düşen" İlhan Cavcav’a.
Cavcav dedi ki:
- Kulüp (Gençlerbirliği) meselelerinden dolayı takıştığımız oldu... Bizim lokalimizi kapattı... Ayrıca, bir konuda daha anlaşamıyoruz.
- Hangi konu?
- Halk Ekmek Fabrikası kuruyor, ucuz ekmek satıyor... Her gün onbinlerce bedava ekmek veriyor... Fakir fukarayı doyurmak ayrı, ekmeği parasız dağıtmak ayrı... Ankara’da 300 fırın vardı, şimdi 150’ye indi... Fırıncılık sektörünü tüketti.
- Gökçek’in oyu arttı, neden?
- Vallahi yiğidi öldür, hakkını inkar etme... Köprüler, alt geçitler Ankara’yı rahatlattı... Benim fabrikamın (Ankara Un Sanayii) bulunduğu bölgenin görüntüsü değişti... Buralara hizmet geldi... Gecekondular yıkıldı... Şimdi ben burayı (35 bin metrekarelik fabrika alanını) terkediyorum... Fabrikayı, Organize Sanayi’ye götüreceğim... Buraya da modern bir iş merkezi yapacağım... Melih bey çevreyi düzeltmeseydi, burası iş merkezi olur muydu? 

GÖKSU PARKI'NDA NELER DİNLEDİK?

Göksu Parkı "Batıkent’in biraz ilerisinde."
Eryaman’ın "bitişiğinde."
Park "550 bin metrekare."
Şimdi "biraz daha büyütülüyor." "700 bin metrekareye" çıkarılacak.
İçinde göl var, gölde motorlar dolaşıyor. Parkı hafta içinde gezdik, oldukça kalabalıktı.
Gelenlerin çoğu da "hanımlar... Çocuklar."

Bu bölgede "binlerce ev" var. Parkın yapılmasıyla birlikte evlerin değeri artmış.
Hele "parkın yanıbaşındaki evler." "Buralarda" Melih Gökçek’in aldığı oy rekor düzeyde.

Göksu Parkı’nın yakınında, yol kenarında "iki bina" var.
Gökçek dedi ki "kamu arazisi... Yıkılması şart... Birini binbir güçlükle yıktırabildik... Diğerini henüz yıktıramadık."
Eğer "Melih Gökçek gibi dişli bir yönetici" bile kamu arazisinin işgalini önleyemiyorsa...
Düşünün artık gerisini.
Yanımıza bir hanım yaklaştı.
"Hanımlar lokaline" devam ediyormuş. Oldukça da kiloluydu. "Hem yerim, hem aerobik yaparım" diye gülerek anlattı.
Ve "hanımlar lokali açtığı için" Gökçek’e teşekkür etti.

Göksu Parkı’na Sincan’dan, Yenimahalle’den, Keçiören’den gelenler var.
Hayli uzaktaki Çayyolu’ndan bile. Etrafımızı saran hanımlara sorduk:
- Siyasetçilerden bir isteğiniz var mı? Bir hanım şu yanıtı verdi:
Kültür Bakanlığı, Eryaman-İkinci Etap’taki Kültür Merkezi’ni kapatacak... İmza kampanyası başlatıyoruz... Kültür merkezimiz kapatılmasın.
Bir başka hanım:
- Metromuz ne olacak?.. Metro istiyoruz.
Üçüncü hanım:
- Siyasetçilerden şunu istiyorum... Halkın arasına girsinler... Bizi dinlesinler... Sorunlarımızı belki hemen çözemeyebilirler... Ama en azından ilgilensinler. 

HARİKALAR DİYARI

Gaziantep’te "3 dönem üstüste" Belediye Başkanı seçilen ve 2004’te
"kaybeden" Celal Doğan’a sorduk:
- Melih Gökçek Ankara’da 3 dönem peşpeşe nasıl seçim kazandı? Celal Doğan "hizmet etmeden kimse seçim alamaz" diye söze başladı:
- Hizmetin olacak... Bir de mensup olduğun partinin rüzgarı olacak.

GÖLBAŞI

Gölbaşı temizleniyor. Gölün kenarındaki "işletmeler" yıkılmış. 550 bin metrekarelik bir alan "yeniden düzenleniyor."
Gölün kıyısı "bataklık olmaktan" çıkarılıyor.
Gittik, gezdik.
Ankara’da bu iş "20-30 yıl önce" yapılmalıydı.

Gölbaşı rekreasyon alanı içinde "düğün salonu" olacak.
Açık hava tiyatrosu...
Kule...
Çocuklar için havuzlar...
Yelken kulübü...
Lokantalar...
Yedi kilometrelik yürüyüş yolu...
Ve piknik alanları.

Gölbaşı’nın "eski halini" savunmak imkansız.
Göl, giderek kirleniyor, kuruyor ve yazları sivrisinek üretiyordu.
Sahildeki işletmelerin çoğu "derme çatmaydı."
Gölbaşı, Ankaralı’nın hafta sonunda "ailesiyle birlikte piknik yapacağı bir yer" olmaktan uzaklaşıyordu.
Ve "düzeltilmesi" şarttı.

Ankara Büyükşehir Belediyesi, Gölbaşı’nı "elden geçirme kararı" aldıktan sonra çok zorluk çekmiş.
Belediye "iktidar partisinde."
Başkan "Melih Gökçek gibi dişli bir isim."
Hükümet "belediyenin arkasında... Ve Gölbaşı’nın düzgün hale getirilmesinden yana."
"O bölgede" önemli kişilerin evleri var...
Cumhurbaşkanı dahil.
Hepsi de, Çankaya’nın arkasındaki Gölbaşı’nın "yeniden yapılanmasından" yana.
Ama buna rağmen "gölün çevresinin ıslahı" kolay olmamış.

Sadece bu olay bile "Türkiye’de iş yapmanın zorluğunu" göstermeye yeterli.
Statüko ve bazı çıkar grupları "öyle bir kilit" oluşturmuş ki...
Kırabilene aşk olsun.

Gölbaşı’nın görüntüsü ve Gölbaşı-Ankara girişi "başkente yakışmıyordu."
Göl, kirlenmişti.
Ankara’ya giriş ise "gecekonduların arasındandı."
Gördük ki "o bölgede" düzelme oluyor, "kentsel dönüşüm" yaşanıyor.

Gölbaşı rekreasyon alanı için harcanan para "29 trilyon."
"10-15 trilyon daha harcanması" gerekiyor.
Aslında "bu işler" seneler önce, çok daha kolay, çok daha ucuza yapılabilirdi.
Ama boşuna dememişler:
"Türk’ün aklı sonradan gelir."  

Celal Doğan:
- Ben 2004’te kaybettim ama... Yüzde 34 oy alarak kaybettim... Zira CHP’nin rüzgarı yoktu... Parti yüzde 14.5 oy alabildi.
Celal Doğan devam etti:
- Melih Gökçek’in hizmeti vardı... Ve her dönemde arkasında partisinin rüzgarı da vardı.

Sincan’ı gezdik.
Bir ilçe ki, Melih Gökçek’e verdiği oy yüzde 70’in üzerinde.
- Neden verdiniz?
Pekçok Sincanlı, sorumuza soruyla yanıt verdi:
- Siz "Harikalar Diyarı"nı gezdiniz mi?

1 milyon 300 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş, dev bir park. İçinde "ne ararsanız" var.
Gençlik merkezi.
Nikah salonu.
Açık hava tiyatrosu.
Masal kahramanları.
Çocuk bahçeleri.
Eğlence yerleri.
Sinemalar.
Yaşlılara, özürlülere ait bölümler.
Meslek kursları.

Gençlerden biri bağlama çalmayı öğreniyor, bir diğeri gitar.
Bir salonda dört genç biraraya gelmiş, "müzik grubu" kurmuşlar.
- Gençler, nasılsınız?
- Abi, yaz tatilinde sağda solda müzik yapıp, harçlığımızı çıkaracağız.
Rica ettik "birşeyler çalın" diye... Başladılar "Ankara havaları" çalmaya.
Oradakiler, kendilerini tutamayıp, oynadılar.
Melih Gökçek de dahil.

"Harikalar Diyarı"na gelenlerle konuştuk.
Kimi Sincan’da oturuyor, kimi Etimesgut’ta.
Kimi Eryaman’da, kimi Batıkent’te.
Kimi Yenimahalle’de, kimi Yenikent’te.

Sincan’da son olarak CHP’lilere gittik. Onlara "Melih Gökçek nasıl kazanıyor" diye sorduk.
Yanıtı bir emekli öğretmen verdi:
- CHP’liler birbirini yediği sürece, Melih Gökçek kazanmaya devam eder.  

15.05 SABAH GAZETESİ

Yavuz Donat /Sabah 14.04.2005
Yayın Tarihi : 15 Mayıs 2005 Pazar 14:32:47
Güncelleme :21 Ocak 2006 Cumartesi 16:34:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?