3
Mayıs
2024
Cuma
ANKARA

'Birinci meselemiz yatırım'

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin öncelikli ihtiyacının yavaşlayan yurt içi kredi mekanizmasını yeniden hızlandırmak olduğunu belirterek, "Bizim öncelikli ihtiyacımız yavaşlayan yurt içi kredi mekanizmasını yeniden hızlandırmak ve iç piyasanın daralmasını önlemektir" dedi.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, 4. Kızılcahamam Yatırım Konferansı çerçevesinde gerçekleştirilen 13. Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, YOİKK sürecinin yapısal bir krizin hemen ardından 2002 Martı'nda çalışmalarına başladığını belirterek, 2002 sonrasında sağlanan siyasi istikrarla birlikte özel sektör kaynaklı yüksek büyüme trendi ve rekor seviyelere ulaşan doğrudan yabancı yatırım girişinin gerçekleştiğini, kamu özel sektör işbirliğinin meyvesi olan YOİKK'in siyasilerin, bürokratların ve iş aleminin el ele verdiğinde ''katılımcı yönetişim'' anlayışıyla neler başarabileceğinin en güzel ispatı olduğunu söyledi.

''Bizim öncelikli ihtiyacımız yavaşlayan yurt içi kredi mekanizmasını yeniden hızlandırmak ve iç piyasanın daralmasını önlemektir'' diyen Hisarcıklıoğlu, bunun yolunun da para dökmekten değil, güven hissini yeniden tesis etmekten geçtiğini vurguladı. Hisarcıklıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Şimdi karamsarlığa kapılmadan ama geçmişte yapılan hataları da unutmadan atacağımız adımlarla, bu ortamdan olabildiğince az yara alarak kurtulmalıyız. Bunun yolu da bütünlüğü olan bir programın açıklanması ve böylece kamuoyundaki bekleyişlerin olumlu yönde değişmesiyle mümkün olur. Böyle bir program uzun vadede hem ekonomimizi hem de demokrasimizi güçlendirecektir. Bu çerçevede yurt içinde kredi garanti sisteminin kapsamının genişletilmesi, şirketlerin gerek mali sisteme, gerekse de kamuya olan
borçlarını kapsayan bir yeniden yapılanma sürecinin tasarlanması, Merkez Bankası reeskont sisteminin yeniden işletilmesi ve işsiz kalanlara yönelik işsizlik sigortası desteği kapsamının genişletilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan her ne kadar 2001 krizine kıyasla bugün daha dirençli vaziyetteysek de, kapanma tehlikesi altındaki fabrikalar, üretime ara veren tesisler, işten çıkarılan ya da her an işten çıkarılabilirim endişesiyle diken üstünde yaşayan çalışanlarımızın hali yüreğimizi acıtmaktadır. Mevcut işsizliğe çare üretmekte zorlanırken, yeni işsiz kalma dalgalarına bu ülkenin tahammülü yoktur. Yarınlarından endişesi olan bir toplumla geleceği yakalamamız mümkün değildir. İstihdamın devamlılığını destekleme kapsamında hem işveren, hem de çalışan açısından faydalı olan esnek çalışma yöntemlerini işler hale getirmek zorundayız. Sendikalarımızın da, sorumlu sendikacılık anlayışıyla buna destek vermelerini toplumsal bir görev olarak görüyoruz. İstihdam teknik komitemizin gündeminde olan bu konunun bir an önce çözüme kavuşturulması için YOİKK platformunu iyi değerlendirmeliyiz.''

"MALİ POLİTİKALAR ÖNEMLİ BİR ARAÇTIR"
Kriz aşamasında mali politikaların da önemli bir araç olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, Maliye Bakanlığı'nın gelir vergisi politikaları üzerinde çalıştığını bildiklerini belirterek, ''Gelir vergisi dilimlerinin en alt diliminin sınırlarını biraz daha yukarı çekerek, hem küçük işletmelere rahat nefes aldırmak mümkün olacaktır, hem de çalışanlardan daha az vergi alınmak suretiyle daralan talebin artmasına vesile olacaktır'' dedi.

Türk ekonomisinin özel sektörün ürettiği katma değerin omuzlarında yükselen ve hedefi Avrupa Birliği'ne tam üyelik olan bir demokrasi olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, Türk ekonomisinin en büyük sermayesinin, en büyük ihraç gücünün müteşebbis ruhu olduğunu ifade etti. Hisarcıklıoğlu, "Özel sektörün seslerine kulak tıkamak ve özel sektörü sanki hala 'veresiye alan-veresiye veren tüccar' karikatürü içerisinde görmek, geçen yüzyılda terk edilmiş çağ dışı bir takıntıdır" diye konuştu.
Siyasetçinin, bürokratın, iş adamının, kısacası tüm toplum kesimlerinin çocuklarının iş için gideceği adresin özel sektör olacağını kaydeden Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin büyümesi ve kalkınması "girişimci dostu" bir yönetim anlayışına, ayrıca özel sektörle uyum içerisinde ''dakik bir saat gibi ahenk içinde işleyen'' bir siyasi irade ve bürokrasinin varlığına bağlı olduğunu da vurguladı.

Hisarcıklıoğlu, yatırımları ve istihdamı artırma konusundaki bir soruya verdiği yanıtta, yatırım dostu bir iklime geçilmesi gerektiğini belirterek, ''Bugün en önemli ihtiyacımız; her gün 700 bin genç istihdama katılıyor. İmalat sanayindeki rekor düzeydeki gerilemeye bağlı olarak işsizlik yukarı çıkıyor. Bunların aşılmasının yolu Türkiye'nin yatırım yapmasından geçiyor. Bu açıdan birinci önceliğimiz dış piyasada daralma olduğu için iç tüketimi artırmamız lazım. Bunu yaparsak Türkiye istihdam sorununu çok daha kolay çözebilir. Birinci önceliğimiz bu olmalı. Birinci mesele bu olmalı. Bunun için de yatırım yapılmalı. Platformun önemi yatırımların önündeki engellerin kaldırılması, kamunun, bürokrasinin kurumsal tartışmalardan kurtularak elindeki yetkilerini tek bir merkezde toplaması, ellerindeki gereksiz bürokratik engellerin bir bakanlık çerçevesinde toplanması gerekir. Bakan, 'Üç ayda bir izleme raporu yayınlayacağız' dedi. Hangi bürokratların yatırım dostu olarak çalışıp çalışmadığı ortaya çıkacak" şeklinde konuştu.

Hisarcıklıoğlu, mevcut yatırımları korumak için ne yapılması gerektiği yönündeki soru üzerine, sektörel, bölgesel teşvik öngörüldüğünü, ancak bu geçerli oluncaya kadar 5084 sayılı yasanın devam etmesi gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, ''1 Ocak itibariyle bu yasanın süresi bitti. Yeni teşvik politikasına geçilinceye kadar bunun uzatılması gerekir'' dedi.

iha
Yayın Tarihi : 11 Ocak 2009 Pazar 15:10:50
Güncelleme :11 Ocak 2009 Pazar 15:25:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?