Orman işçileri artık sözleşmeli

Çevre ve Orman Bakanlığı'na bağlı işletmelerde çalışan 21 bin 600 orman işçisini kapsayan toplu iş sözleşmesi, Hak-İş'e bağlı Öz Orman-İş Sendikası ile Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) arasında imzalandı.

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Yüksel İnşaat Salonu'nda gerçekleşen imza töreninde yaptığı konuşmada, iki sendika arasında 5 yıl devam eden yetki mücadelesinin ardından 21 bin 600 orman işçisini kapsayan toplu iş sözleşmesinin imzalanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Bakanlık ve hükümet olarak bütün imkanları zorlayarak işçilere haklarını teslim ettiklerini belirten Eroğlu, imzalanacak olan toplu iş sözleşmesinin, bakanlığına 102 milyon TL maliyeti olduğunu bildirdi. İşçilerin canı gönülden çalışarak bu maliyeti çok kısa bir süre içerisinde geri kazandıracaklarına inandığını da vurgulayan Eroğlu, işçi sayısı bakımından Türkiye'nin en kapsamlı toplu iş sözleşmesinin imzalandığını kaydetti.

5 yıldır sözleşme imzalanmamış olsa da bakanlık olarak işçilere her zaman sahip çıktıklarını kaydeden Eroğlu, hiçbir zaman 'bunlar nasıl olsa sendikasız, bunları ezelim' mantığıyla hareket etmediklerini, aksine bürokratlara 'onların sahibi yoksa, sahibi biziz' dediğini anlattı. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın işçisiyle ve memuruyla büyük bir aile olduğunu dile getiren Eroğlu, "Dolayısıyla birimizin ayağına bir diken battığı zaman öbürü hisseder. Şimdiye kadar biz vazifemizi, vecibemizi yaptık, herkese çok teşekkür ediyorum" dedi.

'Ağaçlandırma, Erozyon Kontrolü Seferberliği' adıyla büyük bir seferberliği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla başlattıklarını hatırlatan Eroğlu, 2008 yılında 420 bin hektarlık alanda ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışması planladıklarını söyledi. Eroğlu, bu hedefi daha da aşarak 463 bin hektarda ağaçlandırma ve orman ıslahı çalışmasını gerçekleştirdiklerini bildirdi. Eroğlu, 2009'da da 500 bin hektar alanı hedeflediklerini belirtti.

Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu ise, konuşmasında babasının da 35 yılını orman teşkilatında geçiren bir emekli olduğunu söyledi. Başesgioğlu, babasının sendika temsilciliği yaptığını da belirterek, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde çok bulunduğunu, hatta grev gözcülüğü önlüğünü bile giydiğini anlattı. Başesgioğlu, 2005 yılından bu yana hukuki bir süreç yaşandığını belirterek, Türkiye'de toplu pazarlık ve toplu sözleşme düzeninin büyük hatlarıyla oturduğunu, istikrar kazandığını söyledi.

Başesgioğlu, bazen münferit de olsa sendikalar arası rekabetten dolayı yetki çatışmalarının işçiler aleyhine riskler doğurabildiğini de vurgulayarak, sendikaların rekabet edeceğini, örgütlenmek isteyeceğini ve bunun onların en doğal hakkı olduğunu dile getirdi. Başesgioğlu, şunları kaydetti:

"Ama sendikal rekabetten dolayı işçilerimizin asla ve asla zarar görmemesi lazım, bunu kabul edemeyiz. Arzumuz şu; sendikal örgütlenmeler, yetkiler konusunda artık bu iş kendi mecrasında aksın. Hukuk da başvurabileceğimiz bir yoldur ama iş hukuku, sendikal hukuk kendi çerçevesini çizmiştir. Meselelerin bu çerçeve içerisinde halledilmesini temenni etmekteyiz."

Hükümet olarak çalışanlar adına önemli icraatlar yaptıklarını ve 230 bin geçici işçiye daimi kadro sağladıklarını belirten Başesgioğlu, çalışma hukuku olarak Türkiye'de özellikle kamuda çalışanların güvence açısından Avrupa'nın hiçbir ülkesinden geri olmadığını söyledi. Başesgioğlu, Türkiye'deki iş hukukunda çoğu Avrupa ülkesinde olmayan kıdem tazminatının, iş güvencesinin bulunduğunu ifade ederek, bunun çalışma hayatının tamamında uygulanmasını istediklerini vurguladı.

Kamuda çalışan 240 bin işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin de devam ettiğini hatırlatan Başesgioğlu, bu sözleşmeleri sosyal diyalog içerisinde ve bugüne kadar kazanılmış haklara da riayet ederek başlatmak istediklerini dile getirdi. Sosyal diyaloğa çok önem verdiklerini ve özellikle içinden geçilen küresele krizin Türkiye'yi de etkilediğini ve bu dönemde sosyal diyaloğa daha çok ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Başesgioğlu, küresel kriz ile birlikte toplumsal bir sorun haline gelen işsizliğe işçi, işveren ve hükümetin ele ele vermesiyle çözüm üretilebileceğini kaydetti.

HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu da, sözleşme imzalanmadan geçen 5 yıllık süreçte sabrın ne kadar büyük bir nimet olduğunu öğrendiklerini belirterek, orman işletmelerinde işçi ve işveren ayrışmasının sadece yasal statüde olduğunu kaydetti. Uslu, 'ormancı' ifadesinin herkes tarafından sahiplenildiğini belirterek, "Çınar gibi dikildiği yerde güvenerek, inanarak sendikasını sahiplendi, hiç bel vermedi" dedi.

Öz Orman-iş Genel Başkanı Settar Arslan da, uzun bir zamandır bugünü heyecanla beklediklerini ve imzalanacak toplu iş sözleşmesinin 2005-2006-2007 yıllarını kapsadığını belirterek, bu süreçte hükümetin kamu zamlarını uyguladığını ancak sözleşmenin bazı sosyal haklarda iyileştirmeleri içerdiğini söyledi. Arslan, orman işçilerinin bir kısmının mevsimlik işçi statüsünde çalıştığını, buna karşın işlerinin 12 ay devam ettiğini ifade ederek, Bakan Eroğlu'ndan gerekli düzenlemenin yapılmasını ve orman işçilerinin mevsimlik işçi statüsünün kaldırılmasını istedi. Arslan, ayrıca arazöz araçlarının tehlikeli koşullarda çalıştığını ifade ederek, bu araçların da kasko kapsamına alınmasını istedi.

TÜHİS Genel Sekreteri Adnan Çiçek ise, de gecikmiş de olsa işçilerin haklarını almalarından büyük mutluluk duyduğunu belirtti. Konuşmaların ardından Öz Orman-İş Genel Başkanı Arslan ile TÜHİS Genel Sekreteri TİS imzalandı.