Batıkent'te oturan Armağan, kendisini dünyada tanıtmaya çalışan Amerikalı menajeri Joan Eröncel ile birlikte İHA'ya açıklamalarda bulundu. Armağan, "Anadan doğma görmez olarak dünyaya geldim. Resim konusunda herhangi bir eğitimim de yok. Resimleri, kendi imkanlarımla, kendi tekniklerimle ben buldum" dedi.

Ressam olmak için bu işe başladığını vurgulayan Armağan, kendisini resim yapmaya iten etkenin dünyayı ve çevreyi tanımak olduğunu dile getirdi. "3-4 yaşlarında elime geçirdiğim her şeyi tanımak istiyordum. Dünyayı ve çevreyi merak ediyordum ve bunu ellerimle anlamaya çalışıyordum" diyen Armağan, "Resimlerimi fırçayla ya da kalemle yapmıyorum. Resimlerimi ellerimle yapıyorum, çünkü temasım gerekiyor. 48 senede toplam 600'ü aşkın resim yaptım. ABD'den Çin'e, Hollanda'dan Arjantin'e kadar birçok ülkede
resim sergisi açtım" diye konuştu.

Resimlerini, parmak temasını kesmeden, tamamen elleriyle yaptığını yineleyen Armağan, şunları kaydetti:

"Benim 3 tekniğim var. Birincisi, karton üzerine çiviyle çizip, kısım kısım boyayarak resmi yapmak. İkinci, istediğim şekli kartondan çıkarak, tuval üzerine koyup boşlukları boyamak. Son olarak da, dişçilerin kullandığı macuna benzeyen bir maddeyi, ip haline getirip, onu çizgi haline getirip yapıştırıyorum. Sonra o donunca da doldurup resim yapmak."

Armağan, başta Harvard Üniversitesi'ndeki profesörler olmak üzere bazı ABD'li bilim adamlarının kendisini muayene ettiğini söyledi. Evindeki atölyesinde, bir manzara resmi yapan ve kullandığı boyaların yerlerini nasıl karıştırmadığını anlatan Armağan, resmin yanında boş zamanlarında da org çalıyor.
ABD'de yapılan tetkiklerin, kendisi gibi olan kişilerin gelişiminde kullanılacak olmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Armağan'ın bu özelliği, 'The Colors of Darkness' ve 'Real Super Humans' isimli belgesellere de konu oldu.

İHA

Yayın Tarihi : 28 Şubat 2009 Cumartesi 18:18:57