4
Mayıs
2024
Cumartesi
ANKARA

Şahin: Bu bir Ankara romanı

Ankaralı yazar Şule Şahin’in ilk romanı "Kopmuş İp" bir kadının kaleminden başkent sokaklarında geçen polisiye bir öyküyü anlatıyor. Şahin, "Ankara’yı çok seven bir insan olarak ilk romanımın Ankara’da geçmesini istedim. Özellikle Ankaralı okuyucular romanın kahramanıyla birlikte şehrin sokaklarında dolaşabilecekler" diyor.

ANKARALI bir psikolog olan Şule Şahin, erkeklerin ağırlıklı olarak hakim olduğu bir alanda yeni kitabıyla sesini duyuruyor. Şahin’in "Kopmuş İp" isimli polisiye romanı birçok özelliği içinde barındırıyor. Yazar, bu romanı hem bir Ankara romanı hem de bir kadın-polisiye romanı olarak tanımlıyor.

İstanbul üzerine yazılmış, İstanbul üzerine yazılmasa bile konusu İstanbul’da geçen romanlar okurken bir parça mahzunluk hisseden Ankaralılar, Şahin’in Ankara’da geçen polisiye romanını okurken büyük zevk alacaklar. Başkentli okurlar, hergün yürüdükleri sokakları bu kez Şahin’in kendisini mafya ilişkileri ve cinayetler içinde bulan kadın kahramanı ile birlikte dolaşacaklar. Henüz sekiz yaşındayken bacağının kırılmasının hayatının dönüm noktası olduğunu söyleyen Şahin ile romanı, Ankara ve edebiyat üzerine konuştuk:

AYAĞIMIN KIRILMASI HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ

Bir yazarı anlamak için onun yazarlık serüvenine nasıl başladığını anlamaktan da geçiyor belki de. Sizin kendi serüveniniz nasıl başladı?

Her şeyden önce ben okumayı çok seven bir insandım ve bunu da sekiz yaşında ayağımın kırılmasına borçluyum. Ayağım kırıldığında bir buçuk ay evde oturdum. Sekiz yaşındaki bir çocuk ne yapacak? Kitap okumaya başladım ve o okuyuş, o okuyuş oldu. İlk romanım "Kopmuş İp"i 2003’te yazmaya başladım. Bu arada Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag)’da yazar Mehmet Eroğlu’nun verdiği yazma seminerlerine katılmaya başladım. um:ag bana çok şey kazandırdı.

Edebiyat dünyasında Ankaralı bir yazar olmanın zorlukları mı var? Birçok Ankaralı yazar belli bir noktada İstanbul’a taşınıp o çevreye girmek zorunluluğunu hissediyor. İstanbul’un bu konudaki hákimiyeti nasıl kırılır?

İstanbul’un hákimiyeti kırılmaz çünkü orası her bakımdan farklı bir yer. Ankara’da olmanın en önemli zorluğu, her şeye hem çok yakın hem de çok uzak olmanız. Örneğin sizin burada gittiğiniz yerlerle İstanbul’da yazarların gittiği yerler arasında çok fark var. Orada birbirini sürekli kollayıp koruyan bir yazar camiası var. Ancak Ankara’da bu tip şeylerin hep uzağındasınız. Düşünün televizyonların merkezleri bile İstanbul’da ve siz televizyon programına katılmak için kalkıp gitmek zorundasınız. Ankara’dan bu işe katılmak zor. Ancak bu bir tercih. Aynı zamanda ben Ankara’da yaşamayı seviyorum. Ayrıca Türkiye’de kadın yazar olmaktan ya da Ankaralı olmaktan daha zor bir şey var ki o da yeni bir yazar olmak; çünkü sizin yeni bir yazar olarak piyasadaki pek çok yazarın içinden başınızı yukarıya doğru kaldırabilmeniz için çok çaba göstermeniz gerekiyor.

Romanınız Ankara’da geçiyor. Belki de okudukları romanın kahramanı ile aynı sokaklarda dolaşmak Ankaralı okurların pek yaşayamadıkları bir duygu. Okurlarınızdan size yansıyan tepkiler nasıl oldu?

Okuyanlar bunu da çok sevdiler çünkü bu bir Ankara romanı ve örneğin "Tunalı’daki Mac Donald’sın çaprazındaki apartmanın ikinci katı" gibi tanımlamalar var. "Oran’a giderken sağdaki bina" gibi tarifler var kitapta. Bu, herkesin aşağı yukarı bilip geçtiği bir yerden geçiyormuş hissi yaratıyor okuyucuda. Olay, Ankara’da geçtiği için okuyanlar da kahramanla birlikte Ankara sokaklarını dolaştılar. Bu da onlar için heyecan verici oldu sanırım.

Matahari miydim diye düşünmedim değil

İKİNCİ kitabı da yayınlanmak üzere olan Şahin’e göre kadın-polisiye alanına okurların büyük ilgisi var. Şahin, daha çok erkeklerin kalem oynattıkları polisiye alanını ve bir kadın polisiye yazarı olarak kendini şöyle değerlendiriyor: "Elbette kadın polisiye yazarları da var ama okuyanlar, benim yazdığım tarzın daha farklı olduğunu söylüyorlar. Kitap çıkalı bir buçuk sene bile olmadı şimdi ikinci baskısını yapmak üzere. Bu iyi bir şey sonuçta ben yeni bir yazarım, ismim cismim duyulmamış. İnsanlara ilginç gelen psikolojik tahlillere dayanan bir kadın polisiyesi yazmış olmam olabilir. Polisiye gerçekten erkeklere atfediliyor, belki polislikle ilgili bir şeydir ama benim aklım polisiyeye çok yatkın sanırım. Hatta eskiden Matahari falan mıydım diye düşündüğüm bile oluyor. Eskiden beri casus ve polisiye romanlar ilgimi çeken şeylerdi.
Hürriyet
Yayın Tarihi : 22 Şubat 2007 Perşembe 05:35:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?