Susuzluğa 'ananızın evine gidin' çözümü

Melih Gökçek'ten Ankara'daki su sorununa dahiyane çözüm... Ananızın evine gidin... Ankara'ya Kızılırmak'tan getirilecek suyun zehirli olup olmadığı tartışılıyor.. 

Kızılırmak’tan getirilecek, kalitesi tartışmalı su ile Ankaralılar’ın sıkıntısını gidermeyi planlayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, su sorununa ilginç bir çözüm getirdi. Gökçek, Ankaralılar’ın tatile çıkmasını önerdi.

Tatile çıkın...

Gökçek dün düzenlediği basın toplantısında suyun tasarruflu kullanılmasını isterken, bunun için Ankaralılar’ın tatile çıkmasını önerdi. Gökçek, “Belediye personelini iki aylık izne göndermeyi planlıyorum, bir kasaba nüfusu kadar insan Ankara’dan ayrılır. Vatandaşlarımız tatile çıksın. 50 bin, 60 bin kişi bir süre Ankara’dan ayrılsa biraz rahatlarız. Annelerini babalarını ziyaret etseler fena mı olur?” dedi. Kesintilerin Aralık ayında sona erdirilmesi için çalışmaların aralıksız sürdüğünü belirten Gökçek, ASKİ çalışanları dışında belediye personelinin izinleri kullandıracağını söyledi.

Günlük veremiyoruz



Su kesintilerinin dört güne çıkartılacağı yönündeki haberlere de açıklık getiren Gökçek şunları söyledi: “Kesinlikle böyle bir şey yok. İki günde bir su vermeye devam edeceğiz. Ankara engebeli bir yapıya sahip olduğu için günlük su vermemiz uygun olmuyor. Yüksek kotlara suyu çıkaramıyoruz. Kesin söz vermemekle birlikte ekim ayının sonundan itibaren su kesintilerine son verilmesini ümit ediyorum. Cenabı Allah dilerse bir anda susuzluk gider.”

Karayalçın: "Gökçek'in tatile çıkması daha hayırlı olur"

Genel Başkanı Murat Karayalçın, "Su sorununun ve öteki sorunların çözümü için, Ankaralıların değil de Sayın Gökçek'in tatile çıkması ve bunun olabildiğince uzun tutulması daha ucuz, daha sonuç alıcı ve daha hayırlı olacaktır" dedi.
Murat Karayalçın, yaptığı yazılı açıklamada, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in su sorunu konusunda yaptığı açıklamaları eleştirdi.

Karayalçın, şunları kaydetti:

"Sayın Gökçek'in, su sorununun çözümü için okulların geç açılması önerisinin yanı sıra, bu kez de Ankaralılara tatile çıkmalarını söylemesi artık işin trajikomik bir duruma geldiğini göstermektedir.

Sayın Gökçek, bu açıklamalarıyla, Ankara Büyükşehir Belediyesi Yönetiminin çöktüğünü adeta ilan ve itiraf etmektedir.

Gelinen aşamada öyle anlaşılıyor ki, su sorununun ve öteki sorunların çözümü için, Ankaralıların değil de Sayın Gökçek'in tatile çıkması ve bunun olabildiğince uzun tutulması daha ucuz, daha sonuç alıcı ve daha hayırlı olacaktır."

''Kızılırmak suyu zehirli'' iddiası

Büyükşehir Belediyesi Ankara'nın su sorununu Kızılırmak'tan gelecek su ile çözmeye çalışıyor, Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) ise Kızılırmak suyunun zehirli olduğunu söylüyor.

Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Ali Çetin, Ankara'daki su sıkıntısına dönük iktidarın olaya el atması gerektiğini vurgulayarak, ''içerdiği ağır metaller yüzünden zehirli olan Kızılırmak suyunu diğer kaynaklardan gelen sularla karıştırmak zehiri Ankaralı tüketiciye seyreltilmiş olarak içirmek anlamı taşır'' iddiasında bulundu.

Ali Çetin, Kızılırmak projesinin beklemeye alınarak, Gerede projesinin acilen devreye sokulması gerektiğini söyledi.

Ankara'nın susuz kalmasının tek sorumlusunun Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek olduğunu iddia ederek, belediyenin su yerine yol, köprü, alt-üst geçit için harcama yaptığını ileri sürdü.

Çetin, Ankara Serbest Muhasebe Mali Müşavirler Odasında yaptığı basın açıklamasında, Ankara'daki su sorununa dönük tek yönlü bilgilendirilmelerin yapıldığını ifade ederken, ''su dağıtımı görevinin belediyelerde, su getirme görevinin DSİ'de olduğu'' yönünde bilgilerin yanlış olduğunu söyledi.

Nüfusu 100 bini aşan şehirlerde 1053 sayılı Kanunla su sorununu çözmekle Devlet Su İşlerinin (DSİ) görevlendirildiğini ancak bunun yapılan protokolle, DSİ'den Ankara Su Kanalizasyon İdaresine (ASKİ) devredildiğini hatırlatan Çetin, 5126 sayılı Kanunla da barajları ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak, su kanalizasyon hizmetlerini yürütmekle Büyükşehir Belediyesinin görevlendirildiğini kaydetti.
İçme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyaçlarının sağlanması, kaynaklardan abonelere ulaşıncaya kadar her türlü tesisin yapılması için ASKİ ve Büyükşehir belediyesinin görevini yerine getirmediğini savunan Çetin, kendilerinin de Ankara'nın su sıkıntısı çözmek için hiç bir şey yapmadıkları gerekçesiyle Melih Gökçek ve ASKİ Genel Müdürü İhsan Fincan hakkında 6 Temmuzda suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.

Belediyenin seçimler sonrası su kesinti programına başlamasını da eleştiren Çetin, Gökçek'in Ankara'ya içme suyunu getirecek Gerede projesini ve Japonya'dan içme suyu için sağlanan krediyi su yerine metro önceliğinden dolayı reddettiğini iddia etti.

''KIZILIRMAK'IN ZEHİRLİ SUYU ANKARALILARA İÇİRİLMEMELİ''

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının, Kızılırmak Projesinin bitirilmesinin 10 yıl olarak belirlendiği halde kendilerinin söz konusu projeyi 8 ayda rekor kırarak yapmaya çalıştığını ifade ettiğini hatırlatan Çetin, Kızılırmak suyunun ''içerdiği ağır metaller yüzünden zehirli olması'' ve ülkede bulunan teknoloji ile bu suyun arıtılmasının mümkün olmaması nedeniyle DSİ'nin bu projesinin 2027 yılından sonra devreye alınmasının planlandığını ileri sürdü.

İçerdiği ağır metaller yüzünden zehirli olan Kızılırmak suyunu diğer kaynaklardan gelen sularla karıştırmanın da ''zehiri Ankaralı tüketiciye seyreltilmiş olarak içirmek'' anlamı taşıdığını kaydeden Çetin, ''Kızılırmak suyunda bulunan yüksek sülfat ve klorür oranlarının'' başta kanser olmak üzere insan sağlığında yol açabileceği hastalıkları sıraladı.

Gerede projesinin neden hala hayata geçirilmediğinini hesabının verilmesi gerektiğini ifade eden Çetin, şöyle devam etti:
''Gerede sisteminin birinci evresinin tamamlanma yılı 2003'tür ve maliyeti 238 milyon dolardır. Oysa, Gökçek'in yol, köprü, alt-üst geçit için harcadığı para 350 milyon dolardır.

Maria Antuanet'in (ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler) şeklindeki söylemi gibi Gökçek de Ankaralı'ya (tatile gidin) demektedir.
Üstelik bu felaketten bir vurgun yapılmaktadır. Büyükşehir Belediyesine bağlı ANFA A.Ş, 20 ton bahçe sulama suyunu 175 YTL'ye satmaktadır. Birinci elden ANFA'nın taşeronluğunu ise 2006 yılında kurulan Derya Peyzaj Çevre Düzenleme şirketi yapmaktadır. Özel kişiler ise aynı suyu 100 YTL'ye satmaktadır. Sahibi iki bayan gözüken bu şirketin gerçek sahipleri kimler? Bunlar Ankara'nın susuz kalacağını öngörerek şirket kurup yatırıp yapıp, su tankerleri satın alırlarken, Ankara Büyükşehir Belediye görevlileri niçin gerekli tedbiri almayıp uyudu?'' Çetin, su sıkıntısına dönük iktidarın olaya el atması gerektiğini vurgulayarak, Kızılırmak projesinin beklemeye alınarak, Gerede projesinin acilen devreye sokulması gerektiğini söyledi.

Melih Gökçek: "Paniğe kapılmayın"

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ise, 1'inci bölgede 2 günlük kesintinin ardından kot farkı nedeniyle su alamayan semtlerdeki vatandaşların paniğe kapılmamalarını isteyerek, "36 saat içinde herkes suyunu alacak. Bunun için kesintiyi iki gün olarak planladık" dedi.

Melih Gökçek, söz konusu durumun yüksek kot farkından kaynaklanabildiğini söyledi.

Büyükelçilikler de harekete geçti

Su kesintileri Ankara'da bulunan büyükelçilikleri de harekete geçirdi. Büyükelçilikler bahçelerindeki çimleri artık sulamıyor. İsveç Büyükelçiliği bu uygulamaya su kesintisinden aylar önce başladı.

Kesintiyle birlikte çimlerini sulamama kararı alan İngiltere Büyükelçiliği ise personeline "su tasarrufu"nu anlatan mektup gönderdi.
Başkentteki büyükelçiliklerin çoğunun güzel bahçeleri, geniş çim alanları var. Ankara'da su sıkıntısı başlaması onları da harekete geçirdi.
İngiltere'nin Ankara Büyükelçiliği'nin bu geniş bahçesindeki çimler şimdilik yeşil ama yakında sararacak. Sebebi ise İngilizlerin aldığı bir karar: "Ankaralılar içmeye su bulamazken biz bahçemizi sulayamayız" Ancak su konusunda İngilizlerden daha duyarlı bir elçilik daha var: İsveç Büyükelçiliği. Elçilik, Ankara'da su sıkıntısının başlamasından aylar önce bir karar alarak çimleri sulamayı durdurmuş ve belki de bir çok başkentlinin göstermediği bir hassasiyeti göstermiş.

İsveç elçiliği su sıkıntısı yaklaşınca yerel yönetimlere başvurarak 'Ne yapmalıyız?' sorusunu yöneltti ama ancak tatmin edici bir yanıt alamadı. Bunun üzerine çimleri sulamama kararı alan elçilik, kuyu suyu ile sadece çiçekleri ve ağaçları suluyor.