3
Mayıs
2024
Cuma
ANKARA

'Süt içmeyi sevmiyoruz'

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sütün sağlık için önemli hayvancılık sektörü için ise lokomotifi olduğunu belirterek, "Okul sütü gününün biran önce başlatılması gerekir. Ülke olarak süt içmeyi sevmiyoruz. Süt üretimi artık karlı olmaktan çıkmıştır. Yoğurt mevzuatında yapılan değişikliklerin üreticilere zarar vereceğinden endişe duyuyoruz" dedi.

21 Mayıs Dünya Süt Günü dolayısıyla sektörün bulunduğu durumu değerlendiren Bayraktar, yeterli ve dengeli beslenme için günde en az bebeklerin 750 gram, çocukların 300-350 gram, gençlerin 350 gram, yetişkin ile yaşlıların 250-400 gram, hamile ve emziren kadınların ise 500 gram içme sütü veya aynı miktarlarda süt içeren yoğurt, peynir, ayran gibi süt ürünleri tüketmesi gerektiğini söyledi.

Gelişmiş ülkelerde süt tüketim rakamlarının Türkiye ile karşılaştırıldığında Avrupa Birliği'nde Türkiye 10,7 katı, Amerika Birleşik Devletleri'nde 11,8 katı daha fazla içme süt tüketildiğini ve süt tüketiminin gelişmiş ülkelerle kıyaslanamayacak derecede düşük olduğunun altını çizen Bayraktar, "Dünyada birçok ülke bu sorunu çözmek için bireyleri özendirici ve teşvik edici okul sütü programlarına başvurmaktadır. Mevcut veriler 60'dan fazla ülkede okul sütü programlarının uygulandığını göstermektedir. Bu ülkelerin çoğunda da bu programlar yasa ile garanti altına alınmıştır. Türkiye'de çocuklarımız süt ve süt ürünlerini
yeterince tüketmediğinden sağlıklı beslenememektedir. Bu ürünler özellikle yoksul aile çocuklarına ulaşamamaktadır. Okul sütü programlarıyla çocuklara süt içirmek, yoksul aile çocukları başta olmak üzere tüm çocukların gerek bedensel gerekse zihinsel gelişimi için çok önemlidir" diye konuştu.

Bayraktar, sütün insanların sağlıklı geleceği için ne kadar önemli ise hayvancılık sektörünün de en önemli lokomotif ürünü olduğunu kaydederek, "Bilhassa büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, gelişmesi, ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olması ile mümkündür. Söz konusu şartlara haiz bir pazarın oluşması ise ancak istikrarlı bir tüketim ve buna bağlı bir taleple sağlanabilir. Süt fiyatlarında fiyat istikrarı ve pazar güvencesi sağlanamadığı takdirde hayvancılığın ayakta kalabilmesi mümkün değildir" şeklinde konuştu.

Türkiye'de süt üreticilerinin, en zor dönemlerini yaşadığını vurgulayan Bayraktar, "Süt fiyatı /yem fiyatı paritesi 1'in altındadır. Yani üretici sattığı 1 kilogram süt ile 1 kilogram yem bile alamamaktadır. Bilim adamları üreticinin kar edebilmesi için paritenin 1,5'dan düşük olmaması gerektiğini yani 1 kilogram süt sattığında en az 1,5 kilogram yem alabilmesi gerektiğini söylemektedir. Üzülerek söylemeliyiz ki, üreticilerimiz uzun süredir karlı bir üretim yapamamaktadırlar. Türkiye'de işletme
ölçeklerinin düşük olduğundan bahsedilmektedir. Ürettiği ürününü değerine satamayan, yarın süt fiyatının ne olacağını bilmeden istikrarsız bir piyasada üretime devam etmeye çalışan, yem fiyatları artarken süt fiyatları düşen, bir kilo sütle bir kilo yem bile alamayan üretici nasıl olup da işletmesindeki hayvan sayısını artıracaktır. 2008 yılında Türkiye bu acı gerçekle karşılaşmış, yani son bir yılda 150 binden fazla damızlık süt hayvanı kasaba gitmiş, bunun büyük bir kısmı da son altı ayda kesime sevk edilmiştir. Bu rakamın 2009 yılında 200 binlere yaklaşmasından endişe edilmektedir" dedi.

Üreticiler olarak önem verdikleri bir diğer hususun ise Ulusal Süt Konseyi olduğunu belirten Bayraktar, Ulusal Süt Konseyi yönetmeliğinin üreticilerin ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak olduğunu ifade ederek, "Ülkemizin Süt Konseyine şu günlerde eskisinden daha çok ihtiyacı vardır. O nedenle yönetmelikte, üreticilerin görüşlerini dikkate alan değişiklikler yapılarak, en kısa zamanda faaliyete geçirilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, piyasada istikrarı sağlamaya yönelik 2009 yılında önemli bir adım atılmış ve Hayvancılık Destekleme Kararnamesine 30 milyon TL konulmuştur. Özellikle piyasaya müdahale etmeyi amaçlayan bu son kararı olumlu bulmaktayız" diye konuştu.

Türkiye'de üretilen yoğurtların tüketicinin damak tadına hitap ettiği göz önünde bulundurulduğunda, yapılan düzenleme ile bir yandan geleneksel yoğurt yapısı ve tadı bozulurken, diğer yandan tüketici yeni bir damak tadına alıştırılmak istendiğini belirten Bayraktar, "Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, yoğurt başta olmak üzere fermente süt ürünleri üzerinde yapılan bütün bu tartışmaların, tüketicilerin bu ürünlere olan güvenini sarsabileceği ve tüketimi olumsuz yönde etkileyebileceğini düşünmekteyiz.Bunun da, zaten büyük bir kriz içerisinde olan süt üreticisine daha fazla zarar vereceğinden endişe duymaktayız. Üreticisinden meslek örgütüne, sanayicisinden akademisyenine kadar birçok kesimin karşı çıktığı, sadece birkaç bürokrat ve firmanın savunduğu bu değişiklikten geri adım atılmasını, ilgili Tebliğde tarafların endişelerini dikkate alan düzenlemelerin yapılmasını ümit etmekteyiz" şeklinde konuştu.

Bayraktar, "İnsan sağlığı için çok önemli olan bir ürünü üreten süt üreticileri, Dünya Süt Günü'nü yine buruk kutlamaktadırlar. Sektörde aydınlık bir gelecek için; sütte fiyat, kalite, tüketim, gibi sorunların çözümüne ve en önemlisi de piyasada istikrarı sağlayacak politikalara ihtiyaç vardır. Bu politikaların en kısa zamanda hayata geçirilmesini umut ediyor, Dünya Süt Günü'nün tüm ülkemize hayırlı olmasını diliyoruz" dedi.

İHA
Yayın Tarihi : 21 Mayıs 2009 Perşembe 11:55:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?