30
Nisan
2024
Salı
BEYPAZARI - ANKARA
Belediye Sayfaları
Nufus
4.466.756
Yüz Ölçümü
26
İlçe Sayısı
26
Vali
Nufus
46.884
Yüz Ölçümü
1.868
Belediye Sayısı
68
Köy Sayısı
0
Kaymakam

Beypazarı Genel Bilgi

Beypazarı Genel Görünüm

İç Anadolu Bölgesi'nin kuzeybatı kesiminde, Yukarı Sakarya Havzası'nda yer alan Beypazarı, kuzeyinde Bolu ili, kuzeydoğusunda Çamlıdere, doğusunda Güldül ve Ayaş, güneyinde Polatlı, güneybatısında Eskişehir ili, batısında da Nallıhan ilçesi ile çevrilidir. Ankara’nın 100 Km batısında , eski Ankara-İstanbul yolu üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte olduğu gibi bugün de Ayaş, Güdül, Nallıhan ve Kıbrıscık İlçelerinin ortasında sosyal, kültürel ve ekonomik merkez olma özelliğini korumaktadır.

Yüz zölçümü 1.868 km2, deniz seviyesinden yüksekliği ise 675 m’ dir. 2000 Yılı genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 51.841'dir.

İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında arpa, buğday ve pirinç gelmekte olup, bağcılık ve sebzecilik yapılmaktadır. Meyvecilikte ise; elma, armut, badem ve ceviz yetiştirilir. Hayvancılıkta koyun, Ankara keçisi üretimi yanında tavukçuluk , ipekböcekçiliği ve arıcılık yaygındır. İlçe topraklarında zengin linyit yatakları bulunmaktadır.

Beypazarı Kilimlerinden bir örnek

İlçe el sanatları bakımından çok zengindir. Bez ve kilim dokumacılığı, semercilik, Sim-sırma işlemeciliği yapılmaktadır. Dokuma olarak Bürgü denilen kadın baş örtüsü dokunmaktadır. Telkâri gümüş işlemeciliğinde mutfak eşyaları (güğüm, ibrik, yemek kapları), Demircilik el işlerinde de çapa, keser, balta, bıçak, orak, tırpan, saban demiri, tasma, maşa, kürek, kapan, soba, mangal gibi eşyalar yapılmaktadır. Kaybolmaya yüz tutan telkâri isçiliğinin yurt dışında da tanıtım çalışmaları başlamıştır. Telkârideki motifler, tabiatın Türk-İslam düşüncesi ile yorumlanışını ve Türk zevkini aksettirir. Beypazarı’nın takıda sembolü "tılsım" dır. Tılsım, giremesinin etrafı gümüşle süslenir, kolye olarak takılır.

M.S.VI.yüzyıla kadar Lagania olan Beypazarı’nın adı bu tarihten sonra değişmiştir. M.S. 491-518 yılları arasında hüküm süren Bizans imparatoru Anastasios’un o dönemlerde piskoposluk merkezi olan Lagania’ yı ziyaretine atfen şehrin adı, “Lagania-Anastasiopolis” ( Anastasios'un kenti ) olarak değiştirilmiştir.

Osmanlı Devleti’nin toprak rejimi ve askeri sisteminin bel kemiğini oluşturan Anadolu Sipahi Merkezleri’nden birisi olan Beypazarı; yöredeki Sipahi Beyi’ne ve ticari, ekonomik hayatın yoğunluğuna dayanarak Beğ Bazarı diye isimlendirilmiştir.

İlçenin tarihi, Hitit ve Friglere kadar uzanmaktadır. Beypazarı ve çevresinde zaman zaman toprak altından çıkan buluntular, sikke ve kalıntılar üzerinde yapılan araştırma ve incelemeler sonucunda, ilçe ve çevresinde sıra ile Hititler, Frigler, Galatlar, Romalılar, Selçuklular ve Osmanlılar’ın egemen oldukları anlaşılmaktadır. Beypazarı, Roma döneminde, İstanbul’u Ankara ve Bağdat’a bağlayan önemli büyük tarihi geçit yolları üzerinde bulunmaktadır.

Telkari İşçiliğinden bir örnek

Türklerin Sultan Alparslan komutasında Anadolu’ya girmesinden kısa bir süre sonra Marmara’ya ulaşmaları ile Beypazarı da ilk Türk akıncıları ile karşılaşmıştır.

Selçuklu yönetimindeki Beypazarı, konum itibarı ile sık sık göç eden Türkmen boylarının yerleştiği yerlerden biri olmuştur. Bu boylardan en önemlisi Kayı boyudur. Anadolu Selçuklularının kendilerine yurt olarak yer gösterdiği bu Türk boyu, Gazi Gündüzalp yönetiminde ilk önce Ankara civarına yerleşmiştir. Ayrıca Maraş ve Adana yöresinde yaşayan Ramazanoğulları ve onların yanı sıra Eşrefoğulları ile Dulkadiroğulları da buraya yerleşmişlerdir.

Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Bey’in dedesi Gazi Gündüzalp’in mezarının Beypazarı’nın Hırkatepe köyünde olduğu bilinmektedir. Selçuklular döneminde Beypazarı, İstanbul-Bağdat yolu üzerinde önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Beypazarı, Orhan Bey’in Ankara’yı alması ile Hüdavendigar (Bursa) Sancağı’na bağlı bir nahiye, sonrada kaza merkezi olarak Osmanlı yönetimine geçmiştir. Tanzimatın ilânından sonra Ankara'ya bağlı bir kaza konumuna getirilmiştir (1868).

Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde Beypazarı’ndan da söz etmiştir:

Beypazarı Evleri

" İlk kurucusunu bilmiyorum. Fakat ilk fatihi Kütahya beylerinden Germiyanoğlu Yakup Şah’ın veziri Dinar Hezar’dır. Onun için şehre “Germiyan Hezar” da derler. Haftada bir gün güzel süslü bir pazar kurulup, bütün kıymetli eşyalar bulunur. Halkının uğraşları tiftik keçisi olduğundan, pazarında sof çok satılır. Müşterisi vardır. Senede bin kantar sof ipliği satılır. Sofu olmaz fakat güzel mümeyyizi olur. Pazarına her hafta etraf köylerinden 10 bin insan toplanır. Şehir Anadolu toprağından Engürü sancağı hududunda olup, İstanbul’da kim Şeyhülislam olursa ona has olur. Padişah hasından ayrılmadır. Müftü tarafından hakimi subaşısıdır. 150 akçelik kazadır. Senelik kadısına yedi kese gelir getirir. Damga emini, Sipahi Kethüda yeri ve Yeniçeri Serdarı vardır. Fakat kale ağası ve neferi yoktur. Kalesi bir dere içinde olup, iki tarafı balık sırtı gibi kaya üzerindedir. Genişliğini bilmiyorum. Aşağıda şehir iki geniş dere içinde olup 20 mahalle 41 mihraptır. Fakat öyle mükellef camileri yoktur. Çarşı içinde cami güzeldir (Paşa Camii). Hepsi 3060 tane iki katlı evleri vardır. Duvarları kerpiçtendir. Yüzeyleri tahta ile kaplıdır.

Beypazarı Evlerinden Bir Örnek

Medrese Darulhadis ve Darulkurrası vardır. Çünkü talebe bilginleri çoktur. Medreseleri kargir değildir. 70 adet çocuk mektebi vardır. Çocukları gayet temiz ve olgun olup, 700’ ün üzerinde hafızı vardır. Bir Şeyhülislamı var ki; bütün bilginler onunla ilmi tartışmaya girmekten acizdirler. Nakibüleşrafı fadıl değil fakat, gayet cömert bir kimsedir. Halkının çoğu bilginlerdir. Hepsi renk renk sof giyerler. Türk şehri olduğundan halkı Oğuz taifesidir. Yani Türk kavmi demenin güzel bir ifadesidir. Yedi tane hanı vardır. Çarşı içindeki güzel bir han yanmıştır. Hamamları, 600 dükkanı vardır. Çarşıda kasaplar içinden akan dere kenarında hafta pazarı olur. Dere burada şehrin aşağı tarafından akarak bir nehir vasıtası ile Sakarya’ya dökülür. Şehir yüksek yerde olduğundan caddeleri kumsalca ve kaldırımsızdır. Halkı garipsever ve cömert kişilerdir. Kadınları gayet edepli ve akıllı olurlar. Bağ ve bahçesi çoktur. Bostanlarından bir çeşit kavun olur ki lezzetinden adamın damağı yarılır. Misk ve hamamber gibi kokusu vardır. Şehir halkının çoğu bu kavundan zerde pişirir. İçine tarçın ve karanfil korlar. Muaviye’nin icat ettiği zerdeden tatlı bir zerde olur. Bir çeşit yeşil armudu olup, yuvarlak olduğu gibi dördü beşi de bir okka gelir. Gayet hoş ve suludur. İstanbul’a nice bin kutu armudu pamuklar içinde hediye gider. Bu armudun eşini acem diyarından başka yerde görmedim. Bir çeşit siyah arpası olur ki, gayet yağlıdır. Ata çok vermekten çekinilmelidir. Sahrasında pirinci olur ki, gayet pişkindir. Velhasıl etrafı geniş, eşyası ucuz ünlü bir şehirdir. Şeyh İvaz dede adında bir de türbesi vardır."

Ankara sivil mimari örneklerinin en iyi korunanları da Beypazarı'nda karşımıza çıkmaktadır. Bunlar çoğunlukla iki ve üç katlı, cumbalı,sofalı mimari örneklerdir.

Sulu Han

Beypazarı XIX.yüzyıldan sonra yedi büyük yangın geçirmiş, bu yüzden de 200 yılı aşkın tarihi olan evlerinin büyük bir kısmı yanmıştır. Ancak bu evlerin çoğu Safranbolu'dan getirilen ustaların yardımı ile orijinallerine uygun bir şekilde yenilenmiştir. Bu evlerin en büyük özelliği sert zemine oturtulmaları ve toprak içerisine oyularak mahzenler yapılmasıdır. Bu mahzenler soğuk hava deposu olarak kullanılmıştır. Beypazarı'nın en büyük konağı olan Çayıroğulları'na ait 40 odalı 4 katlı konak 1969'da bir okul yapılmak üzere yıkılmıştır.

İlçenin diğer tarihi evi olan Limoncuoğlu Konağı ise Ankara Gazi Üniversitesi tarafından restore edilmektedir.

Beypazarı’nda günümüze gelebilen tarihi eserler; Akşemseddin Camisi, Cami-i Kebir (Ulu Cami- Alaaddin Camisi), Kurşunlu Camisi , Nasuh Paşa Hanı (Sulu Han), Boğzakesen Kümbeti, Rüstem Paşa Hamamı, Gazi Gündüzalp Türbesi (Kırka Tepe), Kara Davut Türbesi (Kuyumcu tekkesi), Karacaahmet Türbesi ‘dir.
 

 

Kenthaber Kültür Kurulu

Fotoğraflar, www.beypazari-bld.gov.tr adresinden alınmıştır.
 

Yayın Tarihi : 5 Nisan 2009 Pazar 22:39:21

Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
İLGİLİ SAYFALAR