18
Mayıs
2024
Cumartesi
BÜNYAN - KAYSERİ

Derin acılar dilsizdir

BİR GÜN ADALET HERKESE LAZIM OLUR!

 Adaleti karikatürize etmişler ve bir terazi koymuşlar orta yere. Öyleyse adalet, denge demektir. Öyleyse adalet, toplumu dengede tutmak demektir.
 Kantarın topuzu kaçarsa adalet de olmaz demektir.
 Terazi, toplum hayatıdır çünkü…
 Cemil Meriç: “Ulu çamlar, fırtınalı diyarlarda yetişir” diyor.
 Kesin olan şu ki, durulmadık. Hala güçlü sarsıntılarla sallanıyoruz. Bu sarsıntılar, bu büyük milletin güçsüzlüğünün işareti değil. Ulu çamların yetiştiği, fırtınalı diyarlar buraları…
 DERİN ACILAR DİLSİZDİR
 Siz toplumun tartıştığı şeylerden korkmayın. Konuşulan, tartışılan her konu toplumsal bir rahatlama sağlar. Siz, konuşulmayandan, yazılmayandan korkun. Kimse görmek istemeyenlerden daha kör değildir. Kimse, işitmek istemeyenlerden daha sağır değildir.
 Çakıl taşlarını küçük görmemek lazım. Çakıl taşları birikir ve nihayet yüce dağların başlarına çıkar. O yüzden dağların zirveleri çakıl taşları ile doludur.
 Bir adım atabilmek için bin adımı göze almak lazım.
 Adalet konusunda ne kadar cesur olabilirsek, toplumsal uzlaşma adına daha güçlü mesafeler alırız.
 Arif Nihat Asya, bir şiirinde Tanrı’ya yalvarırken şöyle diyor:
  “Elsizlere el, dilsizlere dil ver yeniden,
  Lütfet, bize bin şanlı nesil ver yeniden,
  Dünyayı alıp avucuna bir gün Tanrım,
  Avucunda bu dünyaya şekil ver yeniden.”
 Türkiye, yeni nesillere kavuşurken birbirine haksızlık eden,  ihtiras uğruna her şeyi feda eden insanları görerek ileri adımlar atamaz. Ufku geniş, demokratik ilkelere bağlı ve adil yönetimler ancak özlenen nesilleri ortaya çıkarabilir.
  Prof.Mustafa Erkal “önce mutabakat” diyor ve madde madde sıralıyor:
• Devletin birliği ve tekliği, Türk milletinin bölünmez bütünlüğü,
• Dilin, Bayrağın ve Vatanın birliği ve tekliği,
• Millî tarihimizde birlik ve ittifak sağlamak,
• Din-Devlet ilişkilerinde barışıklığı temin etmek,
• Cumhuriyeti ve demokrasiyi içimize sindirmek,
• Laikliği ve İslâm’ı doğru anlamak ve değerlendirmek,
• Laikliği İslâm’a alternatif bir din gibi görme yanlışından uzaklaşmak,
• Türk milletine mensup olma şuuru ile İslâm Dünyasına mensubiyeti birbirine rakip değil, birbirini tamamlayan unsurlar olarak görmek,
• Konuları, dönemleri ve şahısları artı ve eksileriyle değerlendirebilmek,
• İçeride kısır döngü halini alan çatışma ve kamplaşma konularını aşarak gücümüzü birleştirmek, dış oyun ve tehlikelere karşı kullanabilmek,
• 21. Yüzyılda milletlerin millî kimliklerini koruyarak dışa açabileceklerini ve çağdaşlaşabileceklerini fark etmek,
• Değişen Dünyayı iyi yorumlayabilmek ve öne çıkan manevî ihtiyaçları fark edebilmek,
• Grup, parti ve cemaat menfaatlerinin üzerinde millî menfaatlerin geldiğini kavrayabilmek,
• Meslek taassubunu aşabilmek, konulara daha geniş bakabilmek,
• Batının tarihinde yer alan ilim-din çatışmasını bütün zamanlar ve toplumlar için genellememek.
• Vatansız, milletsiz ve bayraksız Müslüman olmayacağını fark etmek,
• Her konuda çifte standartlı yaklaşımlardan kaçınmak,
• Siyasetçiyi kutsallaştırıp Demokrasiye ve TBMM’ne kan kaybettirmemek,
• Enflasyonun makul bir seviyeye düşürülmesi ve gelir dağılımının düzeltilmesinde ortak karar almak,
• Özelleştirmede ülke çıkarlarını ön planda tutmak,
• Sosyal güvenlik politikalarında ekonominin kurallarına ve ülke gerçeklerine göre karar almak,
• Ekonomik kararları siyasî kararlara kurban etmemek,
• Her ciddi devletin yaptığı gibi, anadilimiz Türkçe’ye saygı, yer, tabelâ ve benzeri isimlerdeki yabancılaşmaya karşı ortak tavır almak,
• Çevreyi korumak ve çevre sorunlarının doğuşunu engellemek.

S.Burhanettin AKBAŞ
Yayın Tarihi : 8 Ocak 2005 Cumartesi 11:43:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?