17
Mayıs
2024
Cuma
BÜNYAN - KAYSERİ

Hamidiye Köyüm Olsa

Eski bir türküde “Hamidiye köyüm olsa... / Uzunyayla evim olsa...” mısralarını hatırlıyorum. Hamidiye yani Osmanlının Bünyan-ı Hamid kazası, bugünkü Bünyan ilçesi... Cenab-ı Allah’ın bizi halk ettiği topraklar... 1860 yılında belediye, 1895 yılında kaza merkezi olan eski bir yerleşim yeri...

Ahalisi Kafkasya’dan İran’a, İran’dan Karadeniz havzasına, Samsun’un Tekkeköy’e gelip burayı kuran, sonra da Tokat ve Sivas üzerinden Kayseri’ye ulaşan ve Korama adı verilen Hıristiyan yerleşim yerinin karşısına Sarımsaklı isimli Yörük obasını kuran insanlar... Oba adları Sarımsaklı... Bu ad Bünyan’ın ilk adıdır bu ve aynı zamanda Sarımsaklı suyu da adını bu Yörük obasından alır. Sarımsaklı Yörükleri, Danişmendli topluluğunun bir kolunu oluşturur. Bugün Samsun’un Tekkeköy, Kayseri’nin Bünyan İlçesi, Balıkesir ve Yunanistan’ın Serez kentinde Sarımsaklı Yörüklerine rastlamak mümkün... Yunanistan maceraları, Selçuklu ve Osmanlının sadık bir tebaası olmalarından kaynaklanıyor. Osmanlı, fethettiği yörelerde İslam’ın yayılması için güvendiği toplulukları Balkanlara gönderiyor.

Osmanlının Bünyan-ı Hamid kazası, halk dilindeki adıyla Hamidiye, türkülere konu olmuş, insanların yaşamak istediği bir yer. “Hamidiye köyüm olsa...” bunlardan biri ve bu önemli yerleşim yerinde yaşamak isteyen bir genç kızın dileğini yansıtıyor. Cumhuriyet yıllarının başlangıcında Bünyan-ı Hamid adı Bünyan şeklinde sadeleşiyor ama Bünyan önemini korumaya devam ediyor, hatta daha da gelişiyor. 1926 yılında Bünyan’ın Kayabaşı mağaralarının tepesinden akan o güzelim şelalenin yanına bir elektrik santralı kuruluyor. Daha birçok yöre elektrikle tanışmazken, Bünyan hem elektrikle tanışıyor, hem de Kayseri’yi aydınlatıyor.
1928 yılında bir başka olgu çıkıyor Bünyanlının karşısına: Fabrika olgusu... Bünyan Battaniye ve İplik Fabrikası, 1930’lu yıllarda Sümerbank bünyesine alınıyor. Bünyan, halıları kadar bu sefer de Battaniyeleri ile de ünleniyor.
Bünyan’da daha tarlasında, bağında, bostanında çalışan insanların bu fabrikada çalışıyor olması da temelde işi çözmüyor. Çünkü, ticari anlamda bir altyapıları yok. Hepsi de fabrikadan emekli olup köşelerine çekilirler, ilçedeki elektriği değerlendirmek için herhangi bir proje üretemezler. Hatta kendi sularından, kendi topraklarında üretilen elektrikte dahi hisseleri yoktur. Sularını, arazilerini şirkete karşılıksız vermişlerdir. Belediye Başkanlarının dahi aklına şuradan Bünyan Belediyesine bir hisse çıkaralım da Belediyeye bir gelir olsun düşüncesi geçmez.
Aslında Bünyan’da belki kooperatifleşme çerçevesinde bir sermaye birliği oluşturulabilir ve hür teşebbüs canlandırılabilirdi belki ama bu ilk yıkım 1950’li yıllarda Halıcılıkla ilgili kooperatifinin iflasının açıklanması ile yaşanır. Kooperatif yönetimi, kooperatifin içini boşaltıp iflasını açıklamışlardır. Bu olayın neticesinde halk kendi yağıyla kavrulmayı tercih eder ve önemli bir sermaye birikimi yapamaz. Şükür ki fabrikaları vardır, maaşlarıyla geçinir giderler, hatta bağlarına, bostanlarına bile gerekli önemi vermez olurlar.
Bünyan’da tarım ise toprağından mıdır, havasından mıdır, vazgeçilmez bir unsurdur. Çünkü, Bünyan’da üretilen buğday kaliteli çıkar. Bünyan çiftçisi de her zaman belli bir konumda kalmayı başarmıştır. Bunun üzerine elmalıklar, kayısılıklar, bağlar sökülüp tarla yapılır.
Onlar ekip biçe dursunlar, Bünyan’da nüfusun arttığı yıllar 1950 ile 1980 arasıdır. Bu arada Bünyanlı ikinci ortaklık denemesini Bünsa Döküm Fabrikası’nda dener. Bu fabrikaya akıttıkları sermaye zamanla yok olup gitmiştir.Fabrikanın bir türlü faaliyete geçememesi, el değiştirmeler ve yüksek enflasyona bağlı olarak halkın parasının değerini yitirmesi ve bu kurucu hisselerinin değerli hisseler olarak ortaya konamaması, sermaye artırımlarına da halkın katılamaması sonucu kötü bir tecrübe daha yaşanır. Halk, büyük ümitlerle bağladığı paraların karşılığını alamadığı gibi, ana parası da heba olup gitmiştir. Tek teselli fabrikanın sonuçta bir Bünyanlının sahip olduğu firmaya geçmiş olması ve şu an bacasının tütüp insanlarımıza ekmek taşıyor olmasıdır.
Bünyan’ın 2000’li yıllara gelindiğinde nüfusunun artmadığı, hatta gerilediği gözlenmektedir. Nüfus göçü akın akın devam ederken, işin ilginç tarafı Bünyan’a da köylerden ve diğer ilçelerden göçler olur. Bünyan’da nüfusu ayakta tutan bu göçlerdir.
BÜNYAN NASIL KURUTULUR?
Bünyanlı yıllar yılı fabrika özlemiyle yanıp tutuşurken, bu kez eldekinden de oldu ve Battaniye Fabrikası’nı devlet satıverdi. Bir zamanlar 500 kişinin ekmek yediği fabrika bir anda boşalıverirken, umulurdu ki Bünyanlılar fabrikalarına sahip çıkarlar ve bu fabrikayı alırlar. Yine olmadı. Demek ki teşebbüs gücü hala yok, ticari anlamda birikim oluşmamıştır.
Para yok demiyorum. Bünyanlılar isteselerdi, Battaniye Fabrikası gibi üç beş fabrikayı da alabilirlerdi.
           Yıllar yılı söylediğimiz şeyleri tekrar belirtelim:
1.      Bünyan suyu bol bir yer, alabalık tesisleri başta Pınarbaşı mevkii olmak üzere daha bir çok yere kurulabilir.
2.      Kayabaşı mağaraları ve Kayaaltı mevkii yeniden düzenlenip iç ve dış turizme açılabilir.
3.      Bünyan’da bağcılık ve bostancılık işini yeniden gündeme taşıyıp canlandırmak gerekir. Biliyorsunuz Bünyan, bir zamanlar fasulyesi ile ve domatesi ile oldukça ünlüydü.
4.      Bünyan’da meyve suyu ve gilaboru hala değerlendirilebilecek bir alan olarak gözüküyor.
5.      Bünyan halıcılığını can çekişmekten kurtarıp Belediye veya kooperatif eliyle özgün yapısını bozmadan halı üretimi yapılabilir ve Bünyan’a önemli bir ekonomik girdi sağlanabilir.
6.       Bünyan’da iplik ve dokuma üzerine yetişmiş çok miktarda usta ve ara eleman mevcuttur. Bunların tecrübelerinden faydalanmak mümkün. Kendi çorabını, atletini, fanilasını üretse, civar ilçelere de gönderse bu bile bu insanlara bir kazanç kapısı olur. Bundan trikotaj atölyelerine geçiş sağlanabilir.
7.      Bünyanlılar Kayabaşının tepesinden başlamak üzere güzel bağevleri ve villalar inşa ederek Bünyan’ı önemli bir sayfiye yeri haline dönüştürebilirler. Bu konuda dışarıdaki Bünyanlılara önemli bir görev düşüyor.
8.      Bünyan’a Erciyes Üniversitesine bağlı bir Meslek Yüksek Okulu veya Fakülte getirilebilir.
9.      Bünyan 1250 metre ortalama yüksekliğe sahiptir. Hayvancılık için şartları idealdir ve özellikle mandıracılığın geliştirilmesi düşünülmeli ve hayvan pazarı kurulmalıdır.
10.  Bünyan’da zamanında başlatılan ağaç dikme ve orman oluşturma düşüncesi yeniden canlandırılmalıdır.
11.  Bünyan’daki konak restore edilerek bir kültür merkezi haline dönüştürülmelidir. Bu konuda Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden ve Kültür Bakanlığı’ndan yardım alınmalıdır
Seyit Burhanettin Akbaş
Yayın Tarihi : 30 Ekim 2004 Cumartesi 13:14:41
Güncelleme :12 Kasım 2004 Cuma 15:27:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yaşar yılkdız IP: 88.244.63.xxx Tarih : 18.08.2008 10:10:15

sayın Akbaş gerçekten size sonsuz teşekkürler.herkes sizin gibi çalışsa yeter.siz herşeyi yazmışsınız eklemeye gerek yok.yanlız BÜNYAN belediyesinin uyanıp silkinme zamanı geldi ve geçti ama maalesef uyuyorlar.size yaptıklarınızdan ve yapacaklarınızdan dolayı sonsuz minnetlerimi sunarım