18
Mayıs
2024
Cumartesi
BÜNYAN - KAYSERİ

Menim Anam ve Ana Dil

MENİM ANAM VE ANA DİL
  Azerbaycan’ın büyük şairi Bahtiyar Vahapzade, “Menim Anam” şiirinde şöyle diyor:
  MENİM ANAM
  Savadsızdır 
  Adını da yaza bilmir
  Menim anam...
  Ancak mene
  Say öğredip
  Ay öğredip
  İl öğredip
  En vacibi dil öğredip
  Menim anam.
  Bu dil ile tanımışam
  Hem sevinci
  Hem de gamı
  Bu dil yaratmışam
  Her şiirimi
  Her nağmemi,
  Yoh men heçem
  Men yalanam
  Kitap kitap sözlerimin
  Müellifi: Menim anam

 Şairin ne dediğini büyük ölçüde anladınız; ama şöyle kısaca bir tekrar edecek olursak, şair diyor ki: Okuma bilmiyor, adını da yazamıyor benim annem. Ancak bana, sayı saymayı, ayları ve yılları öğretti. En mühimi de dilimi öğretti. Ben bu dil ile sevinci ve üzüntüyü tanıdım. Ben bu dil ile şiirimi ve müziğimi meydana getirdim. Aslında ben bir hiçim, ben yalanım. Yazdığım bunca kitabın gerçek sahibi benim annemdir.
 Benim hislerime ve fikirlerime tercüman olan ifadeler, Vahapzade’nin bu şiirinde terennüm edilmiş. Zaten anamızdan öğrendiğimiz dile “ana dili” demişiz. Ne hoş bir laftır bu. Bundan güzel bir açıklama olur mu? Ana dil, anamızdan öğrendiğimiz dildir.
 Son yıllarda artık anamın dilinden çok uzaktayım. Onun sesi gibi ses, onun sözü gibi söz, onun yüreği gibi yürek arıyorum belki de.  Onun “gadasın aldığım” deyişindeki sıcaklık, dinlediğim bunca uzun sözlerin içerisinde yok. Onun söylediği kelimeleri insanlar ya bilmiyorlar artık ya da kullanmak istemiyorlar. Onun demin yerine “bayaktan” deyişi, geçen yıl yerine “bıldır” deyişi, daha neçe güzel sözler söylenmiyor artık. 
 Benim memleketimin muhterem insanları analarının konuştukları gibi konuşmak istemiyorlar. Çünkü bu dilden utanıyorlar. Sonunda bugün herkesin dört nala gittiği bu yapmacık dil, yapmacık insanlar yaratıyor.  Özüne sözüne güvenilmez  bir yığın insan...
 Benim anam, anasına “aba” derdi.
 Benim anam kaygılandı mı “sıda” derdi.
 Benim anam bana gelen bütün kaygıyı, tasayı, günahı almak için “gadamı alır”, uğrumda kurban olurdu.
 Benim anam beni ninnilerle uyutur, masallarla büyütürdü.
 Benim anam Türk çocuğu türkü beller deyip türkü dinletirdi.
 Benim anam, sadece dil öğretmez, töreyi, namusu, vicdanı, adaleti,  ahlakı da öğretirdi.
 Benim anam, “Adı güzel, kendi güzel Muhammed” diye ilahileri gözyaşları ile dinler ve dinletirdi.
 Alnın secdesiz, ağzın duasız olmayacağını gösterirdi.
 Benim anam, çeyiz sandığında Türk bayrağı  taşır, Türk askeri gördü mü kendi evladından bir fark gözetmeyerek sarılır, askerlerimize hayır duaları ederdi.
 Bizim analarımız, Halil İbrahim bereketiyle bereketlendirdikleri sofralarını herkese açar, varlığı da yokluğu da çok iyi bilirlerdi.
 Bizim analarımız “helal sütün” ne olduğunu bilir ve hep “helal süt emmişi” ararlardı.
 Bizim analarımız  Türkçeyi yapmacıksız konuşur, sözü, özlerindeki gibi dosdoğru söylerlerdi.
 Şimdi benim anamın dilini kaba ve görgüsüz bulanlar, bir ayna alıp kendilerine baksınlar.
 Eğer bu dili unutursan, öz ananı unutmuş gibi olursun.
 Eğer bu dili unutursan, gerçek değil hayal gibi olursun.
 Eğer bu dili unutursan, kendin değil başkası gibi olursun.

 Anamın bu güzel dilleri
 Hoştur gadasın aldığım
 Bu dili unutup gitmek
 Boştur gadasın aldığım

 Bu sözlerim sana vardı
 Herkes bir şeyler aldı
 Senin yüzün niye karardı?
 Küsme gadasın aldığım.
    
 Erciyes’ten esen yeller
 Etrafında deste güller
 Anan sana neler söyler
 Dinle gadasın aldığım
 

S.Burhanettin AKBAŞ
Yayın Tarihi : 6 Ocak 2005 Perşembe 16:44:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
okn IP: 81.215.224.xxx Tarih : 15.07.2007 22:52:52
elinize saglık çok guzel bi paylasım ...