17
Mayıs
2024
Cuma
KÜLTÜR/SANAT

Sarayönü'nün tarihi ilgi bekliyor



İlçemizin tarihi çok eskidir. İlçemiz toprakları Hititler, Frigler, Persler, İskender İmparatorluğu, Romalılar ve Bizanslılar’ın eline geçmiştir. Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu (Türkiye) Selçuklu Devleti ve Osmanlılar zamanında ise, tamamıyla Türk yurdu olmuştur.

YERLEŞME TARİHİ

Sarayönü önceleri Pir Hüseyin Cami çevresinde gelişmiştir. Bugünkü şehir merkezine kayması ise, II. Abdülhamid zamanında; Anadolu-Bağdat-Hicaz Demiryolları yapımı projesi çerçevesinde demiryolunun geçmesi ile sağlanmıştır. (1896) İlçeden geçen demiryolu ve binası bir Alman firmasına yaptırılmıştır.

Demiryolu’ nun geçmesi ile ilçeye hareketlilik gelmiş bu durum milli mücadele yıllarında kendini göstermiştir. Halk da yeni yerleşim yerine “İskele” demeye başlamıştır.

SARAYÖNÜN’ DE SOSYAL YAPI

İlçemiz merkez, kasaba ve köylerde İç Anadolu bölgesinde yaşanan sosyal yapı mevcut olup, milli gelenek ve görenekleriyle kaynaşarak sosyal yapı oluşturulmuştur,

NÜFUS: İlçemiz ve çevresine tarih içinde nüfus hareketleri olmuştur. 1892 tarihinde Rumeli’den Muhacirler,1902 yılında Kırım’dan Tatarlar, 1905 yılında Kuzey Kafkasya’dan Çerkezler, 1924 senesinde Kürtler ve yörükler yerleşmişlerdir,

İlçemiz merkez, kasaba ve köylerde 1997 yılında yapılan genel nüfus sayımına göre 34.63 kişi olarak tesbit edilmiş olup, merkezin nufusu 10.916 kişidir.

ULAŞTIRMA

İlçemiz, Konya-Haydar Paşa Devlet Demiryolları üzerindedir. Ayrıca karadan Konya-İstanbul asfaltının 44’ncü kilometresinden ayrılarak , 7 km’ lik bir yol ile bu asfalta bağlıdır. İlçemiz bütün bu yollarla diğer komşu il ve ilçelerle ulaşımını sağlamaktadır. 

 YÜZEY ŞEKİLLERİ:

Bölgemizde yüzey şekilleri bakımından bir sadelik göze çarpar. İlçemizin toprakları Cihanbeyli platosunun güney uzantısındaki düzlükler üzerinde bulunmaktadır. Bu düzlükler akarsular tarafından derince parçalandığından dolayı ova karakteri taşır. Yani Sarayönü geniş ve düz bir ova üzerine yerleşmiştir. Yalnız ilçemiz güneyden , Batı Torosların bir kolu olan Sultan dağı’ na bağlı Lâdik dağları ile çevrilmiştir. Doğu-Batı yönünde uzanan bu dağların denizden yüksekliği 1800-1900 metre arasında değişir.

İlçemizin güneyindeki bu dağlar, şistlerden ve yarı kristalize olmuş kalkerlerden oluşmuştur. Orman bakımından çok zayıf olan bu Üçünçü zaman sonları ile dördüncü zaman başlarında Alp-Himalaya Orojenezi ile oluşan bu kıvrım dağları, dış etkenlerin (sıcaklık, soğukluk, yağmur, rüzgar, akarsu v.b.) tesiri ile zamanımıza kadar aşınarak orijinal durumlarını kaybetmişlerdir. Böylece orta dağ karakterini kazanmışlardır. Dağ yamaçları kertik vadilerle yer yer yarılmışlardır. Bu kertik vadilerin oluşumunda şist ve kireç taşının farklı aşınmalarının etkisi vardır. Yine bu vadi teşekkülünde, dağdaki kırılmaların da rolü vardır. Bu kertik vadilerin içinde akan periyodik akarsular (periyodik akarsu: kar ve yağmur suları ile beslenen akarsu ) ovaya inince eğimin azalması ile ilgili olarak taşıma güçleri azalmış ve taşıdıkları materyalleri ile dağın eteğinde birikinti konileri meydana gelmiştir. Lâdik kasabası bu şekilde meydana gelmiş büyük bir birikinti konisi üzerinde kurulmuştur.

dağlar erozyona uğramışlardır. Özellikle Şistlerin mekanik ayrışması ile oluşan killi toprak, erozyonun etkisi ile ova tabanında birikmiştir. Ovadaki humuslu seri altında 1,5-2 m derinde bulunan ve 30-40 cm kalınlık gösteren kis tabakası bu şekilde oluşmuştur.

Sarayönü düzlükleri , güney doğudaki Konya ovasından Gelemiş tepelik alanı ile ayrılır. Sarayönü ovası düzlükleri üzerinde görülen tek tepeler hep birer Höyüktür.

AKARSULAR

Bölgemiz akarsular bakımından kapalı bir havza durumundadır. Bu kapalı havzanın suları, yer yer küçük göl, bataklık ve sazlıklar meydana getiren bir akış tarzı göstermekte ve suyunu denize ulaştıramamaktadır. Önemli büyük bir nehri yoktur, akarsular ise dereler halindedir.

Bölgemizdeki akarsuların bazıları kar ve yağmur suları ile beslenir ki, bunlar periyodik akarsulardır. Kışın ve ilkbaharda su akıtırlar ki, bunlar tarım açısından çok önemlidirler. Şimdi bu akarsularımızı kısaca tanıyalım:

KARACAYAR adını taşıyan dere, Lâdik dağlarından doğar, kar ve yağmur suları ile beslenir, Güney-Kuzey istikametinde şehri boydan boya geçerek Kuzeyde çayır mevkii denilen tarım arazisinde kaybolur. Kışın ve ilkbaharda bol su akıtan, hatta taşkınlara sebep olan bu dere, yazın ise tamamen kurumaktadır. Bu sebeple , bu deremizden tarım alanlarının sulanmasında faydalanılamaz.

BEŞGÖZ deresi ise , ilçemizin 5 km Kuzey batısındaki Beşgöz Gölü’nden doğar, gölün dibindeki kaynak suları ile beslendiğinden bütün bir yıl boyunca devamlı su akmaktadır. Bu sebeple Konuklar Tarım İşletmesi, Kökez, Gözlü ve Kolukısa köylerinin tarım alanlarını suladığı için çok önemlidir. Ayrıca bu dere üzerinde, Konuklar TİM ve özel şahıslarca alabalık üretimi yapılmaktadır.

BAKIRPINAR deresi , Zengi köyü batısındaki kalker kayalarının bulunduğu yerdeki kaynaklardan çıkan su ile beslenir ve bütün bir yıl boyunca devamlı akar. Bu kaynakların suyunun Beyşehir Gölünden sızdığı sanılmaktadır. Kuzeye doğru dere, Zengi, Apsarı (Değirmenli), Yenicekaya köylerinin topraklarını sular, Kökez köyünde Beşgöz Deresi ile birleşir. Gözlü Kasabasında bu dereler, Gözlü deresi adını alırlar ve Kolukısa köyü tarım arazisinde kaybolur.

GÖLLERİ

İlçemiz sınırları içerisinde göl olarak sadece Beşgöz gölü vardır. Suyunu gölün dibindeki kaynaklardan temin eder. Bu su alt kısımdaki kireç taşlarındaki karstik boşluklardan gelmektedir. Jeolojik haritaya bakıldığı zaman, Beyşehir Gölü ile Beşgöz gölü arasındaki arazinin kalkerli bir yapıya sahip olması ve Beşgöz Gölündeki kaynaklardan çıkan çam kozalaklarının Beyşehir Gölü çevresindeki ormanlık sahadan dökülen kozalakların, yer altındaki kalker boşluklarından geçerek, Beşgöz Gölüne kadar geldiği, Beşgöz sularının, Konuklar D.Ü.Ç. toprakları üzerinde bulunan Beşgöz gölü, önceleri 35 almış, üst kısmı sazlıklarla örtülüdür. Bu bataklık halindeki gölün suları Beşgöz deresine boşalmaktadır.

İKLİMİ

Bölgemiz Anadolu bölgesinin karasal iklim tipine uyar. Bölgemizde genel olarak yazları Yağışın olabilmesi için Nisbi Nem oranının %100’ e ulaşması gerektiği

Genel olarak İç Anadolu Bölgesi, Kuzeyde bulunan Kuzey Anadolu dağları ve Güneyde bulunan Toros dağlarının kıyıya paralel olması nedeni ile Karadeniz ve Akdenizden gelen nemli rüzgarlardan ve denizin ılımanlaştırıcı etkisi bölgemize ulaşamamaktadır

Ayrıca buna bölgemizin yükselti faktörünüde eklersek İç Anadolu bölgesinin iklimi karasaldır diyebiliriz. Tabiki İlçemiz Sarayönü’ de İç Anadolu bölgesinde olması nedeni ile karasal iklim kuşağı içerisindedir. Fakat Sarayönü’ ndeki karasal iklimin özellikleri, İç Anadolunun karasal iklim tipinden ziyade, daha çok çok sıcak ve kurak , kışları sert soğuklar ve kar yağışı hakimdir.

SICAKLIK

Yukarıda belirtilen iklim özelliklerine sahip olan ilçemizde en karasal iklimin bir özelliği olan ; yaz ile kış, gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkıda oldukça fazladır. İlçemizde ortalama yıllık sıcaklık derecedir.

YAĞIŞ

· İlçemizde ortalama Nisbi nem (Bağıl Nem) oranı %60 civarındadır.0göz önüne alınırsa, ilçemizdeki nisbi nemin düşük olduğu ve buna bağlı olarak da , yıllık ortalama yağışın 350-400 mm gibi çok düşük bir yağış miktarı ile karşılaşmaktayız.

Bölgemizdeki yağışlar incelendiğinde yağışların kışın kar ilkbahar ve sonbaharda ise yağmur halinde olduğu görülmektedir.

İlçemizde yağan yağmurların büyük kısmı, genellikle ilkbahar mevsiminde, öğleden sonra görülen ve halk arasında KIRK İKİNDİ yağışları olarak bilinen KONVEKSİYON yağışlarıdır. Bazen bu yağışlar dolu ile karışık sağanak yağışlar olarak da görülür ki, çiçek açma devresinde olan meyve ağaçlarına geniş ölçüde zarar verebilmektedir. Ayrıca ilçemizde, kış mevsiminde çok şiddetli soğukların etkisi ile don olayı da sık sık görülebilmektedir.

RÜZGARLAR

İlçemizde kışın hakim rüzgar, kuzeyden esen POYRAZ’ dır. Bu rüzgar bütün kış boyunca sert ve soğuk olarak eser. Bölgemizin kuzey kesimi tamamen açık olduğundan bu rüzgardan çok etkilenmekte, kış mevsiminin sert ve soğuk geçmesine neden olmaktadır. Kış mevsimi sonları ile ilkbahar başlarında , güney batıdan zaman zaman LODOS esmektedir ki, halk arasında bu rüzgara KABAYEL’ de denir. Akdeniz bölgesinden gelen bu rüzgar, azda olsa Akdeniz iklimi özelliği gösterdiğinden dolayı havanın ısınmasına, dağ ve ovadaki karların erimesine neden olur.

Batıdan da bazen hızlı rüzgarlar eser ki, çıplak olan ilçemiz arazisi üzerinde erozyona neden olmakta, toprağın üzerindeki verimli- humuslu yüzeyi taşımakta ve bazende toprak altındaki tohumu yüzeye çıkartarak verimin düşmesine neden olabilmektedir.

İlçemizde bazı yıllar, yazın Güney ve Güney-Doğudan esen sıcak ve kuru bir rüzgar olan SAMYELİ esmektedir ki, bu rüzgar olgunlaşma dönemindeki bitkileri bir kaç gün içinde kuruttuğu için, tarımsal yönden çok zararlıdır.

Bu rüzgarlar dışında bölgemizde küçük çaplı yerel rüzgarlara da rastlanır. Ovada yazın gündüzleri fazla ısınan hava, Ladik dağları yamaçları boyunca yukarı doğru yükselerek eser. (VADİ MELTEMİ) buna karşılık geceleri fazla soğuyan hava Ladik dağlarından yamaç aşağıya-vadiye doğru eserki buna da ; DAĞ MELTEMİ denir.

Tüm bu iklim ve iklim elemanlarını anlattıktan sonra, şunu da bilmemizde yarar vardır; İlçemiz ile ilimiz Konya birbirine yakın olmasına rağmen ikisi arasında iklim farklılığı vardır. Bu iki merkez arasında günlük hava olayları arasında bir farklılık göze çarpar. Bu ayrım Gelemiş sırtlarında başlar. Örneğin kış mevsiminde bir gün, Sarayönü’ nden Gelemiş sırtlarına kadar kar yağmışken, Gelemiş sırtını aştıktan sonra, Dokuzdan itibaren kar örtüsünün kaybolmakta olduğu ve hatta il merkezine doğru yaklaştıkça, normal güneşli bir hava ile karşılaşılabilmektedir.

DOĞAL BİTKİ ÖRTÜSÜ


İlçemiz doğal bitki örtüsü bakımından çok fakirdir. Bunun en büyük etkisi ise, bölgemizde görülen iklimin kurak olmasıdır. Tabi ki bu iklim koşullarına uymuş olan BOZKIR’ lar ilçemizde büyük yer kaplar. İlkbahar yağışları ile düzlüklerde çeşitli otlar yeşermekte, renk renk çiçekler açmaktadır. Fakat İlkbaharın bitişi ile ve yağışsız yaz sıcakları ile beraber bu yeşil ot ve çiçek örtüsü sararır ve kururlar.

Bölgemizde bulunan dere kenarları söğüt ve kavak cinsinden ağaçlarla kaplıdır. Ayrıca bazı mevkilerde (Öz içi, Bağ yeri, Karaciğer, Evcekaya v.b.) gibi yerlerdede söğüt , kavak ve toplu meyve ağaçlarına rastlanmaktadır, Son yıllarda ilçemizde ağaç dikimine önem verilmiş ve yeşil alanlar her geçen gün artmaya başlamıştır.

Ladik dağları bölgesinde Şistli yapıya sahip olarak üzerinde çalılıklar görülür. Kalkerli arazi ise boştur, bitki örtüsü hiç yoktur. Daha önceleri bu dağlar üzerinde orman örtüsü çeşitli sebeplerle tahrip edilmiş ve kesilen ağaçların yerine yenisi dikilmemiş, böylece bugünkü görünüşü almıştır.

MADENLER

İlçemizde; Ladik, Sızma ve Kurşunlu Köyü ve çevrisinde cıva madeni yatakları vardır. Bahçesaray köyü civarında yeterli ve kaliteli hammaddeleri bulunmaktadır. (M.T.A. raporu)



SARAYÖNÜ VE ÇEVRESİNİN JEOLOJİK YAPISI

JEOLOJİSİ


Sarayönü ve çevresi bir çok jeolojik devirler geçirdikten sonra bugünkü son şeklini almıştır. Bölgemizde yapılan çalışmalar neticesinde, en eski kaya biriminin milyon yıl öncesine dayandığı ve bunun I. Zaman Paleozoik jeolojik devrin DEUONİYEN formasyonuna tekabül ettiği tespit edilmiştir, Deuoniyen boyunca teşekkül eden kireç taşları içerisinde bol miktarda mercan fosiline rastlanması Deouniyen denizinin sığ ve sıcak olduğunu göstermektedir( Ladik batısı Ayilles tepe civarı kireç taşları Deouniyen’ ne güzel bir örnek teşkil eder) Deoniyen sonunda bölgede bir deniz çekilmesi olmuş, yine I. Zamana dahil Karbonifer devrinde deniz yeniden bölgeyi istila etmiştir. Bu deniz tortularını teşkil eden Konklomera- kum taşı-Marn-kireç taşlarının ard arda bulunması Sarayönü-Sızma arası) denizin sığ ve hareketli olduğunu, kireç taşları içerisinde rastlanan mercan fosillerinden anlaşılmaktadır. Karbonifer devrinin bölgemizde ne kadar hüküm sürdüğü halen tespit edilememiştir. Aradan geçen uzun jeolojik devirler zamanın sartlarını değiştirmiş ve bir çok özelliklerini saklamıştır. Elde mevcut verilere göre,Karbonifer denizi, Permiyen’ de (I. Zamanın sonu) biraz daha derin deniz olarak devam etmiş Permiyen sonun da yani I. Zamanın sonunda bölge tamamen yükselip, uzun zaman boyunca sadece karasal şartlar hüküm sürmüştür. Taki III. Zamanın sonlarına doğru Miosen sonu Piliosen başında bölge bir deniz istilasına uğramış fakat bu deniz ancak Ladik dağlarının yamaçlarına kadar erişebilmiştir. Denizin bu istila hareketi kısa sürmüş zira bölgenin açık denizlerle irtibatı hemen kesilmiş, sadece açık bir göl kalmıştır. Gölsel kireç taşları ve bunların içerisindeki Gastrapot fosilleri bunu ispatlamaktadır. Zaman ilerledikçe, sahilden itibaren yavaş yavaş gelen malzeme gölü doldurmaya başlamış kireç taşları yerini Komplomera ve kum taşlarına bırakmış, yani göl tamamen dolmuştur. Gölün dolmasından sonra, IV. Zaman boyunca tekrar karasal şartlar hüküm sürmüş bugün gördüğümüz en son morfoloji (yüzey şekilleri) kazanılmıştır.

TOPRAK YAPISI

Sarayönünde ağaçlık olan yerlerde, bitki kalıntılarından meydana gelen humuslu toprak vardır. Doğal bitki örtüsü fakir olduğu için ova topraklarının büyük bir kısmı humuslu toprak bakımından fakirdir Üst kısımlarda Kuaterner yaşta alivyon seri (Kireçli, kumlu , killi) onun altında kist dediğimiz (killi, kireçli, verimsiz, çok az geçirgen) kısım gelmektedir. Kisin meydana gelişi, güneyde Lâdik dağlarındaki Şistlere bağlıdır. Daha altta, Altpiliosen yaşlı bir kısım gelirki, bukum taşı ve Komklomeralardan meydana gelmiştir.

Humuslu topraklar 30-40 cm , üst alivyol seri 1 metre ile 2.5 metre arasında , Alt alivyol seri 2 ile 20 metre arasında ve kum taşları 100 metre derinliğe kadar inmektedir. Ayrıca şunu da belirtelim ki, Sarayönü’nün toprakları yerine iyice artırdığı için ve deprem kuşağı üzerinde bulunmadığından bölgemizde DEPREMLER çok düşük ölçekli ve çok az olur.
MK
Yayın Tarihi : 4 Nisan 2004 Pazar 17:58:28
Güncelleme :24 Kasım 2005 Perşembe 16:53:32


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mustafa özfidan IP: 88.254.134.xxx Tarih : 6.12.2007 14:12:09

ben de bir sarayönülü olarak ilcemizin durumuna çok üzülüyorum. ankarada üniversite okuyorum.ve gençlere yönelik hiç bir faaliyetin olmadıgı aşikardır. ilçemizde hiç bir iş koluda faaliyet göstermemektedir. öncelikle başkanımıza sesleniyorun lütfen ilçemiz için bir çalışma içine giriniz. halkımız ile birlik olup bazı şeyleri aşmamız gerekiyor. ilçemizi kalkındırmak için çalışmalıyız yada çalışmaya çalışmalıyız. ben ve benim gibi düşünen hemşerilerime sesleniyorum arkadaşlar el ele verip devlet ve halk bir olup ilçemiz için bir şeyler yapmanın zamanı geldide geçiyor bile. etrafınızdaki ilçelere bir bakmamız bile yeterli ne kadar geri kaldıgımızı görmek için.


ergin akyüz IP: 88.254.31.xxx Tarih : 18.12.2007 21:30:07

yok kardeşim yok koalisyona girmeye hiç gerek yok bizim görevimiz vatandaşlık görevimizi yapmak bizde o görevi dört dörtlük yapıyormuyuz yani o zaman bunu biz degilde secimler geldigi zaman nasihatler ve sözler verenler düşünsün vebalini ben degil onlar verecek sözde 2 organize sanaiyi getireceklerdi nerde yoksa geldide benmi göremedim bizim buraya gelenlerede sahip cıkamıyoruzki o bile yeter benim mevzubahis ettigim konu sarayönümüzün ticari alanda ve sosyal faliyetlerden maruz kalmaması degerlendirilmeye alınması ve şu geri gidişe bi dur diyen baba yigit olması yazık yazık gercekten cok yazık biz nasihat degil faliyet isteriz laf degil söz isteriz iyi akşamlar


hakan can IP: 88.254.28.xxx Tarih : 3.05.2007 21:56:43
sarayönünde eylenecek vakit geçirecek bi ortam yook sınıflı sayıda kafeterya war gençlere yönelik çalışmalar bekliyoruz

RIFKI YÜZKAT IP: 88.230.35.xxx Tarih : 5.02.2007 09:53:27
BU KONU BENİM BENLİĞİMİ DAĞITAN Bİ KONU NE OLACAK BU SARAYÖNÜNÜN HALİ HİÇ KİMSE MEMNUN DEĞİL HALBUKİ ORASI BENİM MEMLEKETİM GELEN GEÇEN Bİ LAF SÖYLÜYOR SARAYÖNÜ Bİ HALTA YARAMAZ DİYE BU BENİM ACAYİP KANIMA DOKUNUYOR AMA HAKSIZDA DEĞİLLİER SARAYÖNÜNDE NE Bİ İŞ SHASI VAR NEDE SOSYAL FAALİYET YANİ ZAMAN GEÇİRECEK BİR YER VAR EYYYY MEMLEKETİMİN BAŞINA GEÇENLER YETER ARTIK LAF SÖYLETMEYİN Bİ ŞEYLER YAPIN GÜZELLEŞTİRİN ŞU MEMLEKETİ ARTIK