4
Mayıs
2024
Cumartesi
ÜRGÜP - NEVŞEHİR

Refik Başaran


Refik BŞARAN   (1907-1947)

Refik Başaran Ürgüpe 18 kilometre uzaklıktaki Taşkınpaşa Köyünde dünyaya gelmiştir. Başaranın altı yedi yaşlarında müziğe ilgi duymaya başladığı sanılmakladır. Daha o yaşlarda elîne aldığı ağaç parçalarını göğsüne sürterek saz çalar gibi yapıp, türkü söylemeye başlamıştır.

Refik Başaran köyünde 1915 yılında öğrenime açılan tek öğretmenli okulda 3 yıl okumuş ve buradan mezun olmuştur. Refik Başaranın torunu sanatkarın ilk bağlama çalması ile ilgili olarak şunları söylemiştir:

"Refik Başaran henüz on beş yaşında iken abisi Fettah onun bağlama çalmayı öğrenip, ileride iyi bir sanatkar olmasını istemiş bunu gerçekleştirmek için Kırşehire giderek bir bağlama satın almıştır, daha sonra da Kayserinin yeşil Hisara bağlı Kavak Köyünden topal Hasan her öğreteceği Türkü için bir sarı lira almak şartı ile Refik Başarana bağlama dersleri vermeyi kabul etmiştir."

Fettah topal Hasanın bu teklifini kabul edip, kardeşinin ondan ders almasını sağlamıştır. Fettahın Refik Başaranın ufkunu genişletmesinde etkisinin büyük olduğu söylenmektedir. Zira Fettah Sineson medresesini bitirmiş Kurtuluş savaşında ise subay olarak görev almış ileri görüşe sahip bir insanmış. Refik Başaran iki yıl boyunca tarlaya, bağa gitmediği zamanların dışında, 6 km.lik yolu yürüyerek ustasının yanına gitmiş ve ondan bağlama dersleri almıştır. 

Başaran bağlama tekniğini ilerletebilmek maksadıyla, Damsadaki evinden kaçarak, köyün karşısındaki yazı dağın eteğindeki ine gidip, orada on iki gün boyunca katmıştır.

17 yaşına geldiğinde Fatma Başaranla evlenmiştir. Fatma Başaranın kendisi gibi sanatçı bir ruha sahip olup onu desteklemesi, Refik Başaranın oldukça çok hoşuna gitmiş ve bu yolda belki de daha büyük ilerleme sağlamasına yol açmıştır. Refik Başaran askere gidinceye değin düğünlerde bağlama çalıp söylemiş ve bu yolla ünü İç Anadoluda hızla yayılmıştır.

Ününün yayılmasıyla kendisine yörenin dışından da teklifler gelmeye başlamış ve bu suretle değişik illeri ve yöreleri gezme şansına sahip olmuştur. Bu gezmelerin sanatçının bilgi ve sanatçı kişiliğinin gelişimindeki rolü büyük olmuştur. Askerliğini önce Kütahya ardından da Niğdede yapmış ve bu şekilde askerliğini sona erdirmiştir. Askerliğini bitirdikten sonra Damsaya dönmüş ve düğünlerde bağlama çalmaya devam etmiştir. Kendi yaktığı türküleri okudukça İç Anadoluda ünü, yayılmış ve herkes tarafından sevilen bir sanatkar haline gelmiştir. Sayın Gürbüz Sapmazın sanatkara Atatürk tarafından "Başaran" soyadının verilmesiyle ilgili şu sözleri söylemiştir:

"Ankarada Hacer Buluş, Safiye Ayla gibi dönemin sevilen sanatkarların ın katıldığı, Atatürk için verilen bir konsere Refik Başaranda çağırılmış, konser sonunda Ulu Önder sanatkarı çok beğenmiş, Başaran Soy ismini kendisine vermiştir"

Refik Başaran, 1935 ile 1947 yılları arasında 200e yakın türkü okumuştur. Ayrıca her gittiği yerde oradaki yaşadığı, gördüğü olaylarla ilgili türkü yakmıştır. Bu türkülerin çoğu plaklara okunmadığından dilden dile dolaşmış ve ancak bir kısmı günümüze değin ulaşılabilmiştir. Halen derlemeler devam etmektedir. Refik Başaran 1947 yılında Ankaranın Ayaş ilçesinde ölmüştür.

Vekilinize soru sormak/sorununuzu iletmek ister misiniz?
Sorular/Cevaplar