19
Mayıs
2024
Pazar
GİRESUN

Fındık dururken Vali yenir mi?

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, başta valiler olmak üzere devlet görevlilerini kast ederek, "Herkes aklını başına alsın, bütün devlet yetkilileri, görevlileri aklını başına alsın. Siyaset sürekli değişir, bu günkü tablo yarını tutmaz. Milletin ne yapacağı belli olmaz. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. Kimse unutmasın, valilere söylüyorum. AK Parti ile gelen APS ile gider" dedi.


Giresun Liman sahasında partisinin düzenlediği mitinge katılan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partililere hitap etti. Konuşmasına ülkedeki ekonomik durumla ilgili sıkıntıları dile getirerek başlayan Baykal, Kasım ayından sonra resmi rakamlara göre 1 milyona yakın insanın işini kaybettiğini, gerçek rakamların ise bunun üzerinde olduğunu dile getirdi. Türkiye'de her 10 makineden 4'ünün durduğunu, kapasite kullanım oranının yüzde 60'a düştüğünü belirten Baykal, bütün bu tablo karşısında hükümetin krizle
ilgili gerekli tedbirleri almamasını eleştirdi.


Başbakan'a krizle mücadele için 7 çare söylediğini ama bunların karşılığında Başbakan'ın kendilerine söylemediğini bırakmadığını kaydeden Baykal, "Başbakan'a 7 çare söyledim o bize verdi, veriştirdi. Söylemedik laf bırakmadı. Siyasette belli bir seviyeye tutturmak lazım. Başbakan'ın bu tutumu karşısında ben de ağzının payını verdim. Şimdi biraz ağzını toplar gibi oldu. Dikkatle izliyorum. Gereken zamanda, gerekeni yaparız. Böyle giderse bizler de küçük küçük laf dokundurmalarla durumu idare ederiz ama
ötesine geçerse ağzının payını veririz. Başbakan CHP'ye cibiliyetsiz, meshepsiz diyor. Kardeşim bu CHP vatanın bağımsızlığını sağlayan, düşmanı Anadolu'dan çıkaran, Türkiye'nin bağımsızlığını güvence altına alan, devleti kuran partidir. Nasıl olur da bir Başbakanın dili varır da CHP'ye o sözleri söyleyebilir. Akla mantığa sığar mı? Ne yapacağız bu lafların karşısında. Susacak mıyız? Verdik ağzının payını" dedi.

BAŞBAKAN İŞİNİ GÜCÜNÜ BIRAKTI BAŞKA ŞÖYLERLE UĞRAŞIYOR
Başbakan'ın seçim meydanlarında gerçek gündem yerine başka şeylerle uğraştığını ileri süren Baykal, "Başbakan meydan meydan geziyor, işsizlikten ağzını açmıyor. Rize'ye geldi çayı konuşmadı. Buraya gelir fındığı anlatır inşallah. İşsizliği, yoksulluğu, ödenmeyen banka kredilerini konuşur inşallah. Bunları konuşmuyor, varsa yoksa CHP, varsa yoksa Baykal. Başbakan Deniz Baykal'la yatıyor, Deniz Baykal'la kalkıyor. Kardeşim sen Başbakansın işine bak. Her şeyi bırakmış benimle uğraşıyor. Yetmiyor İsmet Paşa
ile uğraşıyor. Yok efendim o devirde ekmek karne ile dağıtılıyormuş. Sen İsmet Paşa dönemini, İkinci Dünya Savaşını biliyor musun? Türkiye'nin nasıl ayakta kaldığını biliyor musun? Konuşuyor işte. Neyse İsmet Paşa'ya gelince fren yapıyor, bir aşama daha ileri gidecek ama gidemiyor, orada duruyor" diye konuştu.

BAŞBAKAN TELEVİZYONDA TARTIŞMADAN KAÇIYOR
Başbakan Erdoğan'ın televizyonda tartışma önerisinden kaçtığını söyleyen Baykal, "Dünyanın gelişmiş demokrasilerinde seçimde önce iktidar ve muhalefet televizyonda çıkar tartışır, vatandaş da karar verir" diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de yolsuzluklar var, bunları da konuşacağız. Başbakan bunlardan rahatsız oluyor, meydanlarda benim aleyhimde konuşarak bana cevap verdiğini söylüyor. Halbuki dünyanın her yerinde usul bellidir, seçim öncesinde iktidar ve muhalefet televizyona çıkar, önde gelen gazeteciler onlara soru sorar, onlar da birbirine soru sorarlar, vatandaş da bunları dinler ve anlar kim doğru konuşuyor, kim dürüst, kimin kafasında başka hesap var? Vatandaş bunu hemen anlar çünkü televizyon ekranı saydamdır, adamın
ruhunu görür. Çık karşıma gel benim hakkımda bildiğini söyle ben de böyleyim, vatandaş da hükmünü versin. Hayır gelmiyor vatandaşın karşısına. Kendi seçtikleri gazetecilerin dışında kimsenin karşısına çıkmıyor. Böyle demokrasi, böyle siyasi tartışma olmaz. Bak ben senin hakkında bir sürü şey söylüyorum, arkandan konuşmak istemiyorum. Gel yüz yüze konuşalım, vatandaş dinlesin. Ama sen gelmiyorsun diye memleketin en önemli konularını Giresun'da vatandaşıma anlatmayacak mıyım? Bu memlekette yolsuzluk var
demeyecek miyim? Yolsuzluk olacak, biz sesimizi çıkarmayacağız, gencimiz iş bulamayacak, sen fındığının karşılığını alamayacaksın, ekonomi tıkanacak ama yolsuzluktan birileri zengin olacak siyaset de bunun karşılığında süt dökmüş kedi gibi dinleyecek. Böyle demokrasi olur mu? Yolsuzluk her yerde var ama Türkiye'deki gibi hiçbir yerde görülmemiştir. Yolsuzluk kişisel bir iş olmaktan çıktı, yani ahlakı bozuk, sütü bozuk birinin kafasını bozup yanlış yapması olayı değil. Şimdi yolsuzluk teşkilatlı, örgütlü,
kolektif, dernekleşerek, mevzuatı kullanarak yapılıyor."

DOSYALI BİR BAŞBAKAN DÜNYANIN BAŞKA HİÇBİR ÜLKESİNDE YOK
Almanya'daki Deniz Feneri davasıyla ilgili konuşan Baykal, hükümetin bu konuda gerekli adımları atmak için isteksiz davrandığını belirterek şöyle konuştu:
"Adam dernek kurmuş, gitmiş Almanya'ya, diyor ki; 'yoksullara, yetimlere yardımcı olacağım, bana yardımcı olun'. Yardım topluyor, onları alıyor kurye aracılığıyla Türkiye'ye gönderiyor. Onlarla şirket, televizyon kanalı kuruyorlar, evlerinize giriyorlar, AK Parti, Erdoğan satmak için. Almanya bunu görüyor ve 'Böyle şey olmaz' diyor. Hemen bunlar hakkında dava açıyor, mahkum ediyor, bize de yazı yazıyor: "Asıl elebaşı bunlar bunlar, onları da tut ve yargıla' diye. Şimdi bekliyoruz, haftalar geçiyor aylar
geçiyor kıpırdayan yok. Çıktım 'Ne oluyor bu dosya' dedim. 'Yazı yazdık, Almanya'dan dosya bekliyoruz' dediler. Niye bekliyorsun? Orada yolsuzluğu yapan da, bu yolsuzluğa uğrayan da bizim vatandaşımız, kurye de bizim vatandaşımız. Şimdi devletin en önemli teşkilatının, RTÜK'ün başında. Bu insanların getirdiği parayla kurulan şirketler, Türkiye'nin şirketleri. Sen diyorsun ki 'Almanya'ya yazı yazdım, bekliyorum'. Gelmezse bir şey yapmayacak mısın? Senin kanunun, polisin, jandarman, savcın yok mu? Almanya
dosya gönderecek, bunlar da bakacak. Altı ay oldu, kaplumbağanın sırtına bağlasan gelirdi. Bunun üzerine bir arkadaşa rica ettik, o meşhur dosyayı aldı getirdi. Ben de çıktım 'İşte sana dosya' dedim, koydum önüne. Başbakan şimdi çıkmış 'Kırtasiyecide kırmızı kaplı dosya çok' diyor. Evet dosya çok da dosyalı başbakan dünyanın başka bir ülkesinde yok. Bana bir de yolsuzluklarla mücadelenin çaresini sorsan da sana çare söylesem. Onu niye sormuyorsun? Sorsa da sormasa da çare milletvekilliği dokunulmazlığını
kaldırmaktır. Milletvekili imtiyazı olmaz, milletvekili kanunların üstünde olmaz. Milletvekili kürsüye çıktığı zaman doğru bildiğini söyleyecek, söz hakkı sınırsız olacak ama hırsızlık yasak olacak. Dokunulmazlık düzeni bu olacak."

TMO ÜLKEYİ 3 KATRİLYON LİRA ZARARA UĞRATTI
Fındıkta FİSKOBİRLİK'in devre dışı bırakılarak Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) devreye sokulduğunu anlatan Baykal, TMO'nun 3 yıllık görev zararının 3 katrilyon lira olduğunu, halbuki FİSKOBİRLİK'in 40 yıldaki görev zararının 1,8 katrilyon lira olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:
"TM kendi işini yapamıyor, geldi buraya fındık işine girdi. 'Burada 40 yılın FİSKOBİRLİK'i var, onu atacağım yerine TMO'yu koyacağım' dediler. Yeni bir başlangıç yaptılar. Ne oldu? 40 yılda FİSKOBİRLİK'in görev zararı 1,8 katrilyon iken, TMO'nun 3 yılda yol açtığı zarar 3 katrilyon lira. FİSKOBİRLİK'in zarar denilen şeylerin çoğu üreticinin cebine girmiştir ama TMO'nun zarar yazdığı 3 katrilyon üreticinin cebine değil başka yerlere gitmiştir. Bu neyin sonucudur, kim çıkardı bu icadı? TMO buğdayı, mısırı,
arpayı alamıyor, her yerde kapanıyor, sen geleceksin 40 yıllık FİSKOBİRLİK'in işini ona vereceksin, destekleyeceksin. Sonra da 3 yılda 3 katrilyon zarar yapacak, bu paralar da birilerinin cebine girecek."

YSK SEÇİM TARAFSIZ VE ADİL OLMALI DİYOR AMA BAŞBAKAN UMURSAMIYOR
Alandakilerin hükümete tepkileri üzerine Baykal, "Geçen seçimde de öyle diyordunuz Giresunlular. O zaman da anlattım bunları size, sonra gördük ne yaptığınızı. Yapmayın Allah aşkına, yapmayın. Türkiye'deki bütün yanlışlıkların özü budur, biliyorsun, görüyorsun, bedelini ödüyorsun ama ne oluyor anlamıyorum son anda her şey alt üst olmuş. Yani buralardan araba geçirtmediniz siz. Bu işin içinde bir iş var. Bakın Tunceli'de olanlara ne diyorsunuz? Başbakan talimat veriyor, vali koltuk, çekyat, çamaşır
makinesi, bulaşık makinesi dağıtıyor. Elinizi vicdanınıza koyun. Bu ne adına yapılıyor, yoksulluk, işsizlik var, açlık var bunlara karşı mücadele ediyoruz diye mi bunlar dağıtılıyor? Böyle bir şey düşünülebilir mi, bu akla mantığa sığar mı? Ne var bunun altında? Bunu dağıtınca Yüksek Seçim Kurulu (YSK) çıkıp diyor ki 'Olmaz böyle şey, seçime gidiyoruz seçimin tarafsız, adil olması lazım, devlet seçim öncesi böyle dağıtım yapamaz' diyor, Başbakan 'Beni ırgalamaz' diyor, 'Valimin arkasındayım' diyor, valiye
'Devam et' diyor vali de devam ediyor. Böyle bir hukuk devleti, böyle bir demokrasi olabilir mi?"

"BENİM VALİ YEMEK GİBİ BİR HUYUM YOK"
Başbakan'ın seçim öncesi istediği illerden beklentisi kalmadıakğı, bunun yanında da Tuncelili Kemal Kılıçdaroğlu ve Kamer Genç'e ders vermek için bunları yaptığını ileri süren Deniz Baykal, "Küçük bir hatırlatma yapayım. Başbakan seçime girerken 'İzmir'i, Çankaya'yı istiyorum' diyordu. Şimdi artık İzmir'i, Çankaya'yı unuttu. Orada bir beklentisi kalmadı ama anlaşıldı kafasında yeni bir hedef koymuş 'Tunceli'yi alacağım, milleti şaşırtacağım' diyor. Niye? Tuncelili Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul'da fırtına
gibi esiyor, Başbakanın korkulu rüyası olmuş. Bir de zaten Kamer Genç var, biliyorsunuz. 'Şunlara bir ders vereyim' dedi galiba. Devlet kesesinden kanepe, buzdolabı dağıtarak bunları yaparken kanun çiğneniyor, YSK işlevsiz hale getiriliyor, çaresizlik içinde savcıları ve içişleri bakanlığını göreve çağırıyor ama Başbakan çıkıp 'Valimi Deniz Baykal'a yedirmem' diyor. Benim vali yemek gibi bir alışkanlığım yok. Bir şey yemekse Giresun fındığı dururken bana ne validen. Hukuk kalmamış, derebeylik mi Türkiye?
Ben yaparım diyor. Sen kimsin? Ali Kıran, baş kesen misin? Hukuk varsa gereği yapılır, yapsana"

HERKESİN KANUNSUZLUK YAPMAK KONUSUNDA BİR KOTASI MI VAR?
Başbakan Erdoğan'ın Mersin mitingi öncesinde daha önceden tepki gösteren bir çiftçinin üç gün kapısında polis bekletildiğini, miting günü de gözaltına alındığını ileri süren Baykal, "Mersin'de daha önce 'Bu çiftçinin hali ne olacak' diyen bir çiftçi vardı ya, Başbakan o nezih, terbiyeli üslubuyla 'Ananı da al git' demişti ya, o çiftçi gene sorar diye üç gün kapısında polis bekletmişler, Başbakan gideceği gün gözaltına almışlar. Böyle demokrasi olur mu? Mersine gitmiş diyor ki '400-500 buzdolabı dağıtıldı
diye seçim etkilenir mi?'Seçimin etkilenmesi için kaç adet dağıtılması lazım? Etkilenmez olur mu? Canım bir Tunceli etkilensin. Rahmetli Özal'ın 'Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz' diye bir sözü vardı ya, bütün yanlışlıklar oradan çıkmıştı hatırlıyorsunuz. Yani herkesin kanunsuzluk yapmak, hukuksuzluk yapmak konusunda kotası mı var? Vatandaşa da bir kişiyi soyma, bir kişiyi öldürme hakkı, kotası var, bunu mu koyacaksın? Bu gidiş nereye? Önce sen örnek olacaksın" dedi.

DEVLETİN BÜTÜN YETKİLİLERİ AKLINI BAŞINA ALSIN, BU TABLO GÜN GELİR DEĞİŞİR
Başbakan 'valiyi yedirmem' diyor, aslında valiyi maliyi düşündüğü yok, kendisini korumaya çalışıyor" diyen Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Başbakan biliyor ki, hesap kendine sorulacak. Herkes aklını başına alsın, bütün devlet yetkilileri, görevlileri aklını başına alsın. Siyaset sürekli değişir, bu günkü tablo yarını tutmaz. Milletin ne yapacağı belli olmaz. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. Kimse unutmasın, valilere söylüyorum. AKP ile gelen APS ile gider. Kimse unutmasın, bu dünya kimseye kalmamıştır, Sultan Süleyman'a kalmamıştır, bu dünya Tayyip Erdoğan'a kalmaz, bana da kalmaz. Herkes hesabını ona göre yapsın."

BAŞBAKAN SON OSMANLI PADİŞAHI DERSENİZ İNSANIN AKLINA FARKLI ŞEYLER GELİR
Başbakan Erdoğan için açılan ve Son Osmanlı Padişahı 1. Recep Tayip Erdoğan yazılı pankartla ilgili konuşan Baykal, "Geçenlerde Başbakana 'Son Osmanlı Padişahı yazdılar. O pankartı açanlar dikkatli olsunlar. Son Osmanlı padişahı İngiliz savaş gemisine binerek kaçıp Türkiye'yi terk etmiş insandır. Yani şimdi sen Başbakana son Osmanlı padişahı dersen insanın aklına başka şeyler gelir. Saltanat deyin, hanedanlık deyin, bunlar yakışıyor uygun ama son padişah dersen olmuyor, bunlar uygun değil" şeklinde
konuştu.

BAŞBAKAN ÇOCUKLARA OYUNCAK DAĞITACAĞINA BABALARINA İŞ VERSİN
Başbakanın çocuklara oyuncak dağıtmasını eleştiren Baykal, "Başbakan bir an önce Türkiye'deki ekonomik krizi kaldırsın. Bunun önemini görsün, çocuklara oyuncak dağıtacağına babalarına iş versin. O oyuncağı bırak da babası alsın. Sen babasını, çocuğuna oyuncak alabilir hale getir. Senin işin o, sadaka vermek değil, ekmek kapısı açmak. Yoksa milletin oyunu alacağım diye cambazlık yapmak, Ali'nin külahını Veli'ye, Velininkini Ali'ye giydirmek iş değil" dedi.

MİLLET DE SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMELİ
Konuşmasının sonunda, seçmenlerin şikayetçi olmasına rağmen yine de iktidara oy vermesini eleştiren Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu gidiş iyi bir gidiş değil. Bunun altında ne var biliyor musunuz? Bunun iyi bir gidiş olmadığını bilmesine rağmen oy verenler var. Fındığın durumu iyi değil diyorsunuz, ama bunun gereğini yapmıyorsunuz. Millet gereğini yapmazsa, siyasetçi bunu kapatamaz. Bunun altında herkesin, milletin de sorumluluğu var. İnşallah bu seçimde gereğini yapacağız. Bu defa işi sağlam tutalım Giresunlular."
Baykal konuşmasının tamamladıktan sonra partisinin il, ilçe ve belde belediye başkan adaylarını tanıttı, CHP Giresun Belediye Başkan adayı Kerim Aksu Baykal'a Giresunspor forması hediye etti.

iha
Yayın Tarihi : 9 Mart 2009 Pazartesi 17:30:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?