3
Mayıs
2024
Cuma
GİRESUN

Türk fındığının yeni rakibi Şili

Ulusal Fındık Konseyi (UFK) Başkanı Sebahattin Arslantürk, Türkiye'nin İtalya'dan sonra en büyük rakibinin yakın bir gelecekte başta Şili olmak üzere Güney Amerika ülkeleri olacağını söyledi.

Dünya üretimi ve ihracatında Türkiye'nin lider olduğu fındık ürününde son yıllarda Türkiye dışındaki ülkelerdeki üretimde ciddi artış yaşanıyor.

Türkiye'nin doğu komşuları Gürcistan ve Azerbaycan'daki yeni fındık üretim alanları hızla artarken buna bir de Güney Amerika'nın 15 milyon nüfuslu ülkesi Şili eklendi.

Bir kilo fındık üretim maliyetinin yaklaşık 40-50 sent ile Türkiye'nin 3'te birine karşılık geldiği Şili'deki üreticilere dünyanın en büyük fındık alıcısı firmalarının destek verdiği göz önüne alınırsa Şili'nin ilerleyen dönemlerde sektörün lideri Türkiye'ye ciddi bir rakip olabileceği düşünülüyor.

Dünya Sert Kabuklu Meyveler ve Kurutulmuş Meyveler Konseyi'nin (INC) bu yıl Şili'de yapılan kongresine Türkiye'den 40 civarında fındıkla ilgili kurum ve kuruluş temsilcisiyle birlikte katılan Ulusal Fındık Konseyi (UFK) Başkanı Sebahattin Arslantürk, Şili'deki fındık üretimi ve yeni sezon öncesinde Türkiye'deki fındık piyasası ve politikalarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Şili'de, fındık bahçelerinde inceleme fırsatı bulduğunu ve bu inceleme sırasında çok şaşırdığını belirten Arslantürk, fındık üretiminin 24 yıl önce başladığı Şili'de bugün itibarıyla mevcut fındık alanlarının 11 bin hektara ulaştığını ve bu miktarın önümüzdeki 10 yıl içinde 50 bin hektara çıkarılmasının hedeflendiğini söyledi. Bugün itibariyle 10-15 bin tonluk kabuklu fındık üretiminin yapıldığı Şili'de 50 bin hektara ulaşıldığı zaman üretim miktarının da 100 bin tona çıkacağına işaret eden Arslantürk, bu durumda Türkiye'nin İtalya'dan sonra en büyük rakibinin yakın bir gelecekte başta Şili olmak üzere Güney Amerika ülkeleri olabileceğini söyledi.

Şili'nin iklim koşulları ve üretim yapısı ile organize tarım uygulanmasına elverişli olması sebebiyle maliyet fiyatların kilogram başına 40-50 sent, yani yaklaşık yarım dolar civarında olduğuna dikkat çeken Arslantürk, "Şili'de organize bir tarım var ve sulu tarım yapılıyor. Bu durum da maliyetleri düşürüyor" dedi.

Şili'de üreticilerin Türkiye'nin en az 3'te biri maliyetine fındık ürettiğini anlatan Arslantürk, şöyle konuştu: "40 ton üretim yapan bir üreticiyle maliyetleri konuştuk. Kilogramını 41 sente mal etmiş. Yani orada 40 ila 60 sent arasında bir maliyet varken bizde bu rakam bin 500 ile 2 bin 500 lira arasında değişiyor. Ayrıca orada şu an yaz mevsimi yaşanıyor ve fındık toplama sezonu yeni sona erdi. Bu şekilde bir durum da var. Bu nedenle, bizim birinci derecede ürünümüzün tamamını pazarlayacak politika geliştirirken, birim maliyeti de minimum düzeye düşürecek bir üretim metodunu geliştirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde kısa vadede belki bizim için problem oluşturmayacak gibi görünse de uzun vadede kesinlikle önemli bir problem oluşturacağı ortadadır." 

İlerleyen dönemlerde Şili'yi örnek alacak Güney Amerika'nın diğer ülkelerinin de Türkiye için ciddi rakip olabileceğini vurgulayan UFK Başkanı Sebahattin Arslantürk, sözlerine şöyle devam etti: "Şili'de fındık üretiminin kısa sürede 50 bin hektara ulaşacak olmasının ardında, dünyanın en büyük fındık alıcısı olan firmaların bu ülkedeki üretime destek vermesi de yatmaktadır. Bu firmalar aynı zamanda Gürcistan ve Azerbaycan'da da aynı metodu uygulamaktadır. Bu gelişmeleri göz önünde bulundurarak Türkiye'nin acil bazı tedbirleri alması gerekmektedir. Bunların başında da birim maliyetleri asgariye düşürücü ve ürettiğimiz fındığın tamamını satabilecek politikaların acil devreye sokulması gelmektedir. Aksi takdirde, şu an 800 bin tona ulaşmış üretim kapasitemizi pazarlama sıkıntısı yaşıyoruz. Bizim pazarlayabildiğimiz ürün bugün itibarıyla 600 bin ton civarında. Maliyeti düşürücü politika geliştirmediğimiz takdirde Türkiye, yakın bir gelecekte ürettiğinin yarısını bile satamayacaktır."

Şili'de uygulanan tarım politikasının Türkiye'dekinden farklı olduğunu belirten ve bu ülkede devletin sadece tarımı organize ettiğini ve diğer organizasyonları bireylere bıraktığını anlatan Arslantürk, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hükümetler sadece tarımı organize ediyor, diğer organizasyonlar bireylerin kendi isteklerine bırakılmış durumda. Türkiye'de maalesef bugüne kadar bu olmadı. Bugün itibariyle ithal ettiğimiz tarım ürünlerine baktığımız zaman, Samsun'da, Akçakoca bölgesinde bulunan o düz ve taban arazilerinin bugün tamamı fındık alanlarına döndü. Mevcut üretim yapılan klasik bölgede ise verimlilik ve maliyet adına hiçbir şey yapılmadı. Aslında gelinen nokta üzücü. Bizim hedefimiz fındıktan daha fazla gelir elde edebilmek, daha fazla satabilmek." Bütün bunların bir organizasyon dahilinde olması gerektiğini anlatan Arslantürk, "Dünyaya gözümüzü kapayarak bunu yapmamız mümkün değil. Bizim bundan sonra ciddi olarak maliyetleri minimum düzeye düşürürken, maksimum fayda sağlayacak, üreticinin yüzünü
güldürecek, bunun yanında tüketicinin de yüzünü güldürecek politika geliştirmek durumundayız. Aksi takdirde son yıllarda yaşamış olduğumuz sıkıntıları, bundan sonra daha da ciddi boyutlarda yaşayabiliriz" ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE EN PAHALI MALİYETLE FINDIK ÜRETEN ÜLKE
Arslantürk, Ulusal Fındık Konseyi olarak fındık konusundaki ilk raporlarını geçen ay hükümete sunduklarını belirterek "Biz UFK olarak fındıkla ilgili konularda çalışma yapıyoruz. İlk raporumuzu geçen ay içinde hükümete sunduk. Geliştirilmiş raporumuzu da haziran ayı başında sunacağız" dedi.

Dünyadaki gelişmeleri de yakından takip ettiklerini anlatan Arslantürk, şunları söyledi: "Haziranın ikinci yarısında Gürcistan ve Azerbaycan'da da gezi ve incelemelerde bulunacağız. Bizim içimizden bazı arkadaşlar bölgede inceleme yaptı. Şu an görülen bir gerçek var ki, en büyük fındık üreticisi ülke olan Türkiye aynı zamanda en pahalı maliyetle üretim yapan tek ülke konumunda bulunuyor. Yani bu iki unsur bir arada düşünüldüğü zaman kesin bir çözüm bulamadığımız takdirde önümüzdeki yıllarda bölge insanını ciddi sıkıntılar bekliyor. Bunun önüne mutlak suretle geçmek durumundayız."

Türkiye'de her sezonda ciddi tartışmaları da beraberinde getiren fındık rekolte tahminlerinin başladığını hatırlatan Arslantürk, bu yıl rekoltenin 2006 yılındaki benzer bir şekilde 800 bin ton civarında gerçekleşeceğini ifade etti.

2008 REKOLTESİNİN 800 BİN TON ALTINDA OLMAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM
Gerçekleşmesi beklenen yüksek rekoltenin iyi bir fiyatla beraber üreticinin yüzünü güldürmesini dileyen Arslantürk, şöyle konuştu: "Gerek özel gerek kamu sektöründe çeşitli rekolte sayımları gerçekleştirildi. Bizim edindiğimiz tecrübelere göre, 2006 rekoltesi yaklaşık 800 bin ton civarındaydı. Bu yıl 2006 rekoltesinin ağabeyi bir rekolte geliyor. Yani şu anki koşullarda 800 bin ton altında bir görüntü yok. Bu durumda iyi bir rekolte geliyor. Umarım bununla birlikte piyasalarda oluşacak fiyat da üreticinin yüzünü güldürecek bir fiyat olur. Ama bu yıllara kadar gelinen fiyatları bu yıldan sonra, özellikle bu mahsulle birlikte beklemek de bana biraz yanlış olacak gibi geliyor. Yani fiyatlarda önemli bir düşüş yaşanması ihtimali oldukça yüksek görünüyor."

Türkiye'de fındık piyasasında yaşanan sorunlarla ilgili konuşan Arslantürk, şunları söyledi: "Bilindiği gibi son 2 yıldan beri Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) devrede olması fındık fiyatlarının yine devlet eliyle organize edilmesi anlamına geliyor. 2001 yılından bu yana FİSKOBİRLİK kendi başına bir fiyat açıklaması yapardı. Son 2 yılda bunu TMO yaptı ve piyasanın üzerinde, özellikle dünya piyasasının beklentisinin üzerinde bir fiyat verdi. Fındık üreticisinin beklentisi her zaman yüksektir.

Fakat mevcut siyasi tablo ve TMO'nun fındıkta tekrar devrede olup olmayacağı konuşuluyor. Ama var olan bir gerçek var ki, son 2 yılda TMO'nun kendisinin aldığı, gerek FİSBKOBİRLİK'ten devraldığı ve şu an stokta bulunan fındık 320 bin ton civarında. Bugün ödedikleri para yaklaşık 1,3 milyar dolar. O ürünün bir kısmının değerlendirilmesinden dolayı belki 300-400 milyon dolar geri gelebilir. Bu gösteriyor ki Türkiye'nin son iki yılda fındıktan net kaybı, devletin ödediği 1 milyar dolara yakın bir para söz konusu. Bu yıl genel rekoltenin miktarına baktığımız zaman bunun miktarı da çok büyük."

Türkiye'nin en çok pazarladığı miktarın 600 bin ton olduğunu belirten Arslantürk, sözlerine şöyle devam etti: "Öyle olunca 800 bin ton üzerinde bir rekolteye de en az 200 bin ton ve üzerinde arz fazlalığı söz konusu olacak. Bunun devlet eliyle tekrar bir fiyat verilerek alınması mı alınmaması mı? Üreticinin mağduriyetinin önüne geçmek için yeni bir organizasyon şekline gidilmesi mi gidilmemesi mi? gibi soruların net cevaplarının olması gerekir. Aksi takdirde bu oran daha da büyüyerek devam edecektir. Biz bunu istemiyoruz, biz ürünün tamamını iyi koşullarda ve üreticiyi memnun edecek bir şekilde yapılmasının daha doğru ve kalıcı olduğunu düşünüyorum."

Arslantürk, 2008 fındık sezonunun herkese hayırlı olmasını dileyerek sözlerini şöyle tamamladı: "Umarım 2008 mahsulüyle birlikte bölge insanının yüzü güler. Çünkü, son yıllarda insanlarımızın tüketim toplumlarına hızla geçişi, bütçesiyle orantılı harcama yapmamaları. mikro ekonomiyi yani halkı önemli ölçüde etkiliyor. Bu ölçünün giderek azalan, insanların daha rahat ve huzurlu edebilecek bir yapının oturmasını diliyorum."

.
Yayın Tarihi : 22 Mayıs 2008 Perşembe 11:51:11


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?