19
Mayıs
2024
Pazar
KASTAMONU

Kastamonulu Şairler


ANDELÎBÎ
: Kastamonu’ludur.. İstanbul’da imamlık yapmıştır. Sesinin güzelliğinden dolayı Bülbül Hasan diye tanınmış ve bu yüzden de Andelîbî mahlasını kullanmıştır.

ÂRİF: Babası tanınmış kadılardan Kastamonu’lu Sâlim Efendi’dir. Reisü’l-küttâb Ârif Efendi olarak tanındı. Üçüncü defa nişancılık görevinden azledildikten sonra 1817de öldü. Türkçe, Arapça ve Farsça şiirler yazan şâirin bir de divanı bulunmaktadır.

ÂRİF MEHMED EFENDİ: Kastamonu’da doğmuş, Hoca Neş’et Efendi’ye intisab etmiş ve İdris Ağa’nın kâtibi olmuştur. Hâcegân rütbesine ulaşmış, dîvan tezkireciliği, padişah kethüdalığı, Yusuf Ziya Paşa sadaretinde rûz-nâme hocalığı ve çavuşbaşılık yapmış, nişancı olmuştur.

BEYÂNÎ: Kastamonu’da doğan şair hayıtını kâtiplik yaparak geçirdi.Hat sanatında tanınmış olan şair, Yavuz Sultan Selim devrinde ölmüştür. Şiirlerinde cinas sanatını bol ve ustalıkla kullanmıştır.

DÂÎ: Kastamonu’da doğan şair, cami görevlisi olarak çalışmıştır. Fatih döneminde yaşamış ve İstanbul’un fethinde bulunmuştur. Şiirlerinde ilk dönem şairlerin yolunu izlemiştir. Duahan’ların okuduğu duaların çoğu onun eseridir. Matlâlarının çoğunda ya îham ya da cinas sanatını kullanmıştır.

DİLÎRÎ: Kastamonu sancağında yetişmiş bir sipahidir. Kanuni devri şairlerinden dir.Sipahi edası taşıyan gazelleri ve pek çok şiiri bulunmaktadır.

FÂHİR: Kastamonu’da doğdu. Asıl adı Ahmet’tir. Öğrenimini tamamladıktan sonra müderrislik yaptı. Râmiz’in tespitlerine göre döneminde şiir ve inşâsıyla tanınmıştır.

FERİDE HANIM: Kastamonu’lu olup, 1837 de doğmuştur. Babasında Arapça ve Farsça dersleri almış, hat sanatıyla uğraşmıştır. İcazet aldıktan sonra 8-10 kadar Kur’an ve bir o kadar da Muhammediye yazmıştır. 16 yaşında Kastamonulu Ali Ârif Efendi ile evlenmiş, eşinin rahatsızlanarak dört yıl sonra ölümüyle kendini okumaya ve ilmî çalışmalara adamıştır.1903 yılında Kastamonu’da ölmüştür.


DERVİŞ AHMED: Derviş Ahmed ya da Ahmed el-Garbî mahlasıyla şiirler yazmış olup Tosyalı olduğu rivayet edilmektedir.12.yy.da yaşadığı divanındaki bazı kayıtlardan anlaşılmaktadır. 16 yaşında ölen oğlu için hece ve aruzla mersiyeler yazmıştır.

İZZET EFENDİ: Tosya’lı, eğitimini İstanbul’da almış, şehzadelere hat sanatı hocalığı yapmıştır. Ârifâne ve mutasavvıfâne şiirleri bulunmaktadır. İzzet Efendi aynı zamanda neyzenlikle de tanınmıştır. Avamil Mu’ribi ve Keşfü’l-İrab gibi eserleri de bulunan şair, mûsiki sanatında “tarz-ı cedîd” adlı bir makamın da mucididir. Aynı makamın peşrevi de kendisinindir.

FERRUHÎ: Ferruhî, Kastamonu’da doğdu.Kanuni Sultan Süleyman dönemimde yaşamıştır. Halk arasında tanınmış bazı matla ve kıtaları bulunmaktadır.

FUÂDÎ: 1560 yılında Kastamonu’da doğmuştur. Asıl adı Ömer olduğu için Ömer Fuâdî olarak da bilinmektedir. Şiirlerinde Fuâdî mahlasını kullanmıştır. Çocukluk yıllarını Şa’bân-ı Velî’nin sohbetlerine katılarak geçirmiştir. İlk tahsilini Kur’an mektebinde yaptıktan sonra medreseye devam etmiş, Arapça ve Farsça’yı, ilmî, edebî ve tasavvufî eserler verecek düzeyde öğrenmiştir.
Önceleri müfti müsevvitliği yaptıktan sonra Abdülbâki Efendi’ye intisap etmiş, onun vefatıyla da seyr u sülûkunu Muhiddin Efendi’den tamamlamıştır. On yedi yıllık müridlik hayatının sonunda Şa’baniyye tekkesine şeyh olmuştur. Bu süreçte pek çok hizmetlerde bulunan şair 1636 yılında ölmüştür.
Sanatında öğretici unsurları ön planda tutan Fuâdî, otuza yakın esere imza atmıştır. Şa’bâniliğin tanınmasında çok önemli bir yeri olan sanatçı, âşıkâne söylediği şiirleriyle de devrinde ses getirmiştir. Eserlerinde daha çok mutasavvıf kimliğini ön plana çıkaran sanatçı, Kasîde-i Pendiyye gibi şiirlerinde, devrin aksaklıklarını, bozulan ve yozlaşan yönleri, sebep-sonuç ilişkisi içinde sorgulamakta herhangi bir sakınca görmemiştir.

FÜNÛNÎ: Kastamonu’da doğan şair, başkalarına ait şiirleri çalmakla tanındı. Kendisine ait mesnevilerin de olduğu bilinmektedir.

HÂKÎ: Kastamonu’da doğdu. İlk dönem Osmanlı şairlerindendir. Çandarlı İsmail Bey döneminde yaşadı. Divanı halk arasında meşhurdur.

HALÎMÎ: Kastamonu’da doğdu. Öğrenimini bitirdikten sonra İran’a gider. Dönüşünde Trabzon valisi olan Yavuz Sultan Selim’in musahibi ve hocası olur. Padişahla birlikte Mısır seferine katılır. Hoş sohbet, Arap ve Fars edebiyatlarını iyi bilen Halîmî’nin gazelleri ve şiirleri bulunmaktadır.

HAMDÎ: Kastamonu’da doğan şair, fakih, bilge ve dindar kişiler zümresindendir. Latifî’nin dedisidir. Fatih dönemi şairlerindendir. Zamanında çok tanınıp okunmuş ama sonradan unutulmuştur. Şiirleriyle tanınan ilk Hamdî ‘dir. Çok sayıda kaside ve gazeli ile mürettep divanı vardır.

HARÎRÎ: Kastamonu’da doğdu. Dönemin önde gelenlerinden ve söz sultanlarının da en önemlilerindendir. İyi bir inşâ ustası, tarih düşürücü ve sanatın her alanında mükemmel ve iyi yetişmiş biridir. Arapça ve Farsça karmaşık, anlaşılması güç muhayyel beyitlerin anlaşılmasında büyük maharet sahibidir. Kanuni’nin fetihlerini de yazmıştır.

LÂYİHÎ: Kastamonu’da doğmuş ve öğrenimini tamamlayarak danışmend olmuştur. Ticaret hayatına atılmış ve gemiyle Hindistan’a giderken boğularak ölmüştür.

MAHVÎ: Kastamonu’da doğan Mahvî, köylü olmasına rağmen iyi bir öğrenim görerek kendisini yetiştirmiştir. Mülazım zümresinden olup oğlu ile karşılıklı şiir söyleşirdi. Âşıkane söylediği şiirleriyle tanınmıştır.

MUSTAFA: Tosya’da doğmuştur. Küçük Mustafa Efendi adıyla tanınmıştır. Doğduğu şehrin adı Tusiyye’den geldiği için bazı şiirlerinde Tûsî mahlasını kullanmıştır. Arapzâde Efendi’den mülazım olan Mustafa, Semâniye medresesinde de müderrislik görevinde bulunmuştur.Dönemin tanınmış şairlerindendir. Enteresan ve az görülen ilmî olayları ve latifeleri bir kitapta toplamıştır.

MUSTAFA ÇELEBİ: Tosyalı olup âlim ve şâir bir zattır. “Ahlaku’s-Saltana” adında ahlâki bir eseri, “Selciye” manzumesi ve bazı şiirleri vardır. 1595’te vefat etmiş olup İstanbul’daki Kurşunlu türbede gömülü bulunmaktadır. Şiirlerinde Tûsî mahlasını kullanmıştır.

NÂDÎ: Kastamonu’da doğmuştur. Öğrenimini tamamladıktan sonra kâtip olarak çalışmış, III.Ahmed’in sadrazamı Arabacı Ali Paşa’ya baş tezkireci olarak tayin edilmiştir. Zamanla defterdarlık, Kahire’de bazı vezirlere divan efendisi, rikap kaymakamı, Mehmet Paşa’ya tezkireci ve Basra valisi Ahmet Paşa’ya kethüda olarak görev yaptı.1622 yılında Basra’da yaşamını yitirdi.

NİHÂNÎ: Kastamonu’da doğan Nihânî kadılık görevinde bulunmuş ve gördüğü bir rüya üzerine bu görevinden ayrılmıştır. Mükemmel bir divan sahibi olan şair, Kanuni dönemi şairlerindendir. Şiirlerinde mutasavvıf yönü belirgin olarak göze çarpmaktadır.

NÛRÎ: Kastamonulu olup kadılar zümresindendir. Eyüp’teki Dârü’l-hadîse ilk defa müderris olan Arap Çelebi’nin babasıdır. Fatih devrinde yaşamış ve üç dilde şiir söylemiştir. Eserleri ve şiirleri zamanla unutulmuştur.

RÂTİP: Tosya’da doğmuş olup, asıl adı Seyyid Ebu Bekir Efendi’dir. Öğrenim görüp kâtip olmuş ve hâcegân sınıfına katılmıştır. Hayatının sonlarına doğru Rodos’a sürgün edilen şair orada 1800 yılında ölmüştür.Nakşıbendi tarikatına mensup olan Râtib’in divanı bulunmaktadır.

SENÂYÎ: Kastamonu’da doğdu. II.Mehmed döneminde camide na’t-hân görevini yaptığından “Senâyî” mahlasını almıştır. İyi bir lügatçi, Farsçacı ve güzel şarkı söyleyen biriydi

SIDKÎ: Tosya’da doğan Sıdkî’nin asıl adı Mustafa Paşa’dır. Önce divanda kâtiplik yapan şair, sonra sırasıyla tezkireci, reisü’l-küttâp ve nişancı olarak çalışmıştır

SUN’Î: Kastamonu’da doğan şair Necati’nin öğrencilerinden olduğu için Necâti Sun’îsi diye tanınmıştır. II.Bayezid’in şehzadelerinden Sultan Mahmud’un divan kâtibi, onun ölümünden sonra da oğlu Sultan Orhan’a nişancı olmuştur. Kaside ve matlaları güzel olan şairin pek çok şiiri bulunmaktadır.

ŞÂNÎ: Kastamonulu bilgin şairlerden tanınmış biridir. Kemalpaşazâde’den mülazım olmuştur. Bağdat seferine katılmış ve ı Kasr-i Şirin’de ölmüştür. Nükteci bir mizaca sahip olan şairin şiirlerinde de bu özellik gözlenmektedir. Şirin’in hikayesini nazmettiği Ferhatnâme adlı bir esri bulunmaktadır.

ŞÂVUR: Kastamonu’dan ve kadı şairler grubundandır. Necâti’nin öğrencisi olup müderrislik ve kadılık görevlerinde bulunmuştur. Kanuni döneminde ölmüştür. Şiir ve musikide ustadır. Şiirleri Necâtî tarzındadır. Gazel müfretleri de bulunmaktadır:

ŞEMSÎ: Kastamonu’da doğan Şemsî, Cenderecizâde olarak tanımıştır. Muhiddin Şemsî Efendi olarak da bilinmektedir. Meşhur sadrazam Hayrettin Paşa soyundan gelmektedir. Gençliğinde ticaret için İran’a gitmiş, dönüşünde ise Fatih ve Bayezid’e defterdar olmuştur. Üç dilde şiirleri olan Şemsî, 1492 yılında İstanbul’da ölmüş ve Süleymaniye türbesi ‘ne gömülmüştür.

TÂLİÎ: Kastamonu’dandır. Şiir alanında söz sultanı ve herkesin beğendiği bir kimsedir. Latîfî, Necâtî’ye denk bir şair olarak göstermektedir. Şiirlerinde atasözü ve deyimleri kafiye yapmış ve o güne kadar kullanılmayan redifleri kullanmıştır. Sultan Selim devrinde İstanbul’da yeniçeri katibi olmuştur.

ZAÎFÎ: Kastamonu’da doğmuştur. Asıl adı Mehmed Çelebi olup Hocazâde sanıyla tanınmıştır. Danışmentliği sırasında üne kavuşmuştur. Âlim şairlerden biri olup, ilmî çalışmalarını bırakıp Nakşıbendi tarikatına girmiştir

Vekilinize soru sormak/sorununuzu iletmek ister misiniz?
Sorular/Cevaplar