17
Mayıs
2024
Cuma
KUMRU - ORDU

HOCANIN İŞİ ZOR!

HOCANIN İŞİ ZOR!
Herkesin bildiği bir Nasrettin Hoca fıkrası ile bu yazıma başlamayı düşünüyorum. Fıkra şu, “Hoca’nın evine hırsız girmiş. Feryat içersinde derdini paylaşacak birilerini arıyor. Ama nerde! Herkes : “ –Hocam suç sende!” Kimi kapıya daha iyi kilit vursaydın, kimi evi boş bırakmasaydın, kimi eşyalarını daha uygun bir yere saklasaydın”. Gibi sözlerle Hocayı sürekli suçlarlar. Hoca bunalmış bir vaziyette “ Tamam da dostlar bu hırsızın hiç mi kabahati yok?” diye sıkıntısını anlatmaya çalışır.
            Şu cümleye birlikte göz atalım. “Bir şahsın insanlık ve  mürüvveti,  dost ve ahbaplarına karşı yakınlığı ve bu yakınlığında devamıyla kabildir. Onlara yakınlık gösterilmeden mürüvvetten dem vurmak, mücerret bir iddiadır.”  
            Cümle bitmiş gibi gözükse de aslında cümle bitmiş değil. Söylenen söz çok açık ve net. Eğer yukarıdaki sözde aynı düşünceyi paylaşıyorsak cümlenin devamına göz atmak yararlı olur.
            Cümle aynen şöyle devam ediyor; “ Onlara karşı iyiliklerimizi onların bize olan iyiliklerine bağlamak ve yer yer o iyilikleri keserek onları cezalandırmak da ham ruhluluk ve hakikate ermemişliğin ifadesidir.” Ve ilgili cümle şöyle bitiyor. Vicdanında huzura ermiş kamil kimseler ne ettikleri iyilikleri başa kakarlar, ne de gördükleri alakasızlıktan şikayet ederler.
            Başlangıçta bir şekilde oluşan beraberlikler, zamanla anlamlaşarak kendiliğinden yararlı ve zararlı bir hukuka dönüşür. Evlilikler bu süreçlerden sadece bir tanesidir. Eğer evlenme ile noktalanan beraberlikte siz eşinize “tamam biz evliyiz ama, ben istediğim gibi yaşarım.” Deme hakkına sahip olamazsınız. Bu durumda hakim size “ sizleri boşuyorum.” Diyerek noktayı koyar. Sizde “hayır hakim haksızlık yapmıştır.” Eşler birbirlerine katlanmalıdır. Ya da eşin birine “siz bu evlilikte sabretmelisiniz.” Kaderinizde bunları yaşamak varmış.” Diyerek sabır tavsiye etmeyi düşünmek çok zor bir durum olsa gerek. Evlilikte olduğu gibi her işte asıl olan devamlılık ve sadakattir.
             “Bir şahsın insanlık ve  mürüvveti,  dost ve ahbaplarına karşı yakınlığı ve bu yakınlığında devamıyla kabildir. Onlara yakınlık gösterilmeden mürüvvetten dem vurmak, mücerret bir iddiadır.” 
            Bu cümleden ben dost ve dostta olacak özellikleri görüyorum. Dostta aranan nitelikleri. Bu hukuk oluştuktan sonra başa kakma ve şikayet şiddetli bir şekilde ayıplanıyor. Bu cümle bütün insanı ilişkileri kapsaması mümkün değildir. Nikah bile karı koca arasında kıyılıyor. “Bir yastıkta kocayınız” ifadesi tüm kadın ve erkekler için söylenemez.  Siz bu cümleyi karı –koca için söylenmiş bir söz yada her hangi bir konu için de düşünebilirsiniz. Yakınlık ve devamlılık cümlede asıl işlenen husus. Eğer haksızlık bu noktaları gözetmemekse yerden göğe kadar haklılar Nasrettin Hocayı suçlayanlar…O zaman hırsıza hak verenler şu durumu göz ardı etmemeliler. En azından Hocaya “ Ya Hoca! Biz hep senin yanındayız. Olmayız hiçbir zaman hırsızın yanında. Hatta ve hatta hırsızı tanımayız bile. Ancak sen tedbirini iyi almış olsaydın hırsız da bu ışık gözü ile bu kadar sana zarar veremezdi.” Demeleri gerekir. Ama Hocayı suçlayanlar, hırsızla dolaylı ve dolaysız beraber görüntüsü veriyorsa ya da hırsızın şerrinden korunmak ya da nimetlerinden yararlanmak gibi bir düşünceleri varsa Hocada böyle bir izlenim oluşuyorsa söylenen sözlerin hiçbir yararı olduğunu düşünmek zor bir durum.
            Vicdanında huzura ermiş kamil kimseler ne ettikleri iyilikleri başa kakarlar, ne de gördükleri alakasızlıktan şikayet ederler. Cümlesi normalde Nasrettin Hocayı suçlar nitelikte. Hoca hırsızın yaptıklarını söylemekle şikayet etmiş olur mu? Eğer hırsız “ya arkadaş ben yanlışlıkla eve girdim. Bir anda evde şeytana uydum. Ve pişmanım. Cezamda ne ise çekerim.” Diyerek Hoca’ya özrünü beyan etmişse, Hocanın daha şikayet etme hakkı olamaz. Hocada zaten ondan şikayetçi olmaz. Hırsızın anladığı “devamlılık “ ; “ hırsızlık ve zarar vermede” devamlılık ise Hocanın En yüksek Yargıya şikayet etme hakkı her zaman vardır.
            Dengeli beslenmeyi tüm doktorlar öneriyor. Asıl olan  demek ki dengede durabilmek. Cambazlar bile dengesizlikten aşağıya yuvarlanıyor. “Ya göründüğün gibi ol! Ya da olduğun gibi görün!” sözünün, dengeli beslenme ile mutlaka bir ilişkisi var. İnanır mısınız son zamanlarda son derece dengem bozuldu.
            “Mevla görelim neyler, Neylerse güzel eyler!
            Buluşmak ümidiyle…
 
                                                                      BEKİR AKKAYA-KUMRU-
BEKİR AKKAYA
Yayın Tarihi : 23 Haziran 2004 Çarşamba 00:14:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?