19
Mayıs
2024
Pazar
KUMRU - ORDU

Şenliklerimiz "Geleneksel"miş!

Şenliklerimiz "Geleneksel"miş!

"Beni anlamıyor!" sitemi kelime ve kavramları kullanmamaktan değil, kullanılan kavram ve kelimelerin ne anlama geldiğinin bilinmemesindendir. Aynı dili konuşsak da, aynı kelime ve kavramlardan farklı anlamlar çıkarabiliyoruz. Cahilde olsak, çok bilmiş havalarına da girsek bu tür ukalalığı "bana göre" sözünü kaynak diye etrafımızdakilere dayatmaya çalışıyoruz. Oysa, bir konudan söz ederken, ilgili konunun olmazsa olmazlarını ortaya koyup, işin uzmanlarınca bilinen kelime ve kavramların orijinaline bağlı kalınması, olmazsa olmaz bir yöntem olmalıdır. Desteksiz "bana göre, sana göre" çekişmesi "sapla samanın birbirine karışması"na neden olur ki, buna bağlı olarak arzu edilen bir sonuçta hiçbir zaman ortaya çıkmaz. Bu yüzden de tartışmalar ya kavga ile ya da dargınlıkla sona erer.

Geçen haftaki "Şenliğe Hayır" yazım üzerine olumlu ve olumsuz enteresan tepkiler aldım. Bana gelenlerden bir tanesi epey ilgimi çekti. Gelen mesaj kısaca aynen şöyle " Gelenekleşmiş bir şenliğin ortadan kaldırılmasını nasıl olumlu buluyorsunuz?"

Ben bu yazımda şenlik falan yazacak değilim. Gelen mesajlarda benim dikkatimi çeken "gelenek" kelimesi. Zaman zaman çok bilmişlerce "Birinci Geleneksel bilmem ne proğramına davetlisiniz." Türünden kartlar elimize ulaşır. Çok bilmişliğin bu kadarı ya bizim ilçeye mahsustur ya da bu bir ülke insanı manzarasıdır. Prof ve Dr. Unvanlı hem de bir dekanın "evlenecem" hesabı ile 135.000YTL dolandırılmasını gazetelerde okuyunca "Birinci geleneksel davetiye" türünden etkinliklerin kocaman afişlere yazılmasını işin doğrusu pek yadırgamasam da, çokta doğru bulmuyorum.

Kumru şenliklerini "geleneksel" olarak algılayan ve bu yüzden "Gelenekçi Bilmişler"e faydalı olması açısından kaynağından "Gelenek" kelimesine orijinalinden bakmakta yarar var. Meydan Larousse, 7. Cilt, Sayfa: 457 de Gelenek ne anlama geliyor bir göz atalım. Gelenek : Uzun bir zaman süresi boyunca, efsane, olay, doktrin, görüş, töre v.b. sözlü ve fiili aktarımı. Nesilden nesle aktarımla bilinen veya yapılan her şey. Gelenek yoluyla aktarılan adetlere bağlılık. Hayat Büyük Türk Sözlüğü, Sayfa 418'de ise Gelenek : Alışıla gelmiş şeyler. Ananelerin cemiyet hayatında temelli vazifelerinin bulunduğuna inanan doktrin.

"Nesilden nesle aktarımla bilinen veya yapılan her şey" cümlesinden ya da "temelli vazifelerinin bulunduğuna inanan doktrin."cümlelerine zorlama ya da "demagoji" ile de olsa yaptıkları her etkinliğe "geleneksel" ifadesi kullananlar bundan sonra böyle bir ifade kullanmazlar sanırım.

"Gelenekçi bey" asıl içinden geçenleri söylemek istemediğinden sokakta duyduğu "gelenek" sözüne yine sokak duyumları ile yorum getirmeye çalışsa da asıl kaynaklar kendisini yalanlamaktadır. Bir şeyin gelenekleşmesi için "nesilden nesile aktarımı" olması gerekir ki, bizim yayla şenliklerinin böyle bir tarihi geçmişi bulunmamaktadır. Birkaç yıl için yapılan her hangi bir şeye "geleneksel" ifadesi kullanma, emin olun çet yaparken dolandırılan Prof'u bile güldürür.

Kumru ve köyleri olarak düğünlerimizde, davetlerimizde ve cenazelerimizde olmazsa olmaz geleneklerimiz vardır. Dini yaşantılarımızda ya da ailevi hayatımızda ya da sosyal hayatımızda da bir çok geleneklerimiz mevcuttur. Ancak Kumru olarak gerek şenlik, ya da festival ya da folklor kültüründe bir geleneğimizin olduğunu kimse söyleyemez. İstisna olarak İki Fizme'nin Kurban ve Ramazan Bayramlarında yaptıkları bayramlara "geleneksel" denilebilir.

İnsanların yönlendirilmeleri ile yapılacak işe bin bir tantana ile çağrılması söz konusu ise bu bir araya geliş gelenekleşmiş olarak adlandırılamaz. Geleneğin yerleşmesi ve kökleşmesi uzun yıllara dayanır. Suni ya da geçici etkenler ortadan kaldırıldığında yapılan iş sürdürülmüyorsa bu nasıl gelenekleşmiş olur? On yılda bir darbe yapılması darbeyi gelenekleştirmeyeceği gibi numaradan şenlikte şenliği gelenekleştirmez.

Gelenekleri ise hiçbir etken ortadan kaldırmaz. Bir süre baskılarla yapılan geleneksel etkinliklere ara verilebilir ama, kökleşmiş geleneklerin gizli olarak yapılmasını da kimse önleyemez… Eğer Kumru'da bize geçmiş nesillerden miras bir geleneğimiz varsa yapılacak şenlikleri de buna bağlı olarak yapmak en doğru yoldur. İlla da şenlik yapılacaksa, olmayan bir "gelenek" kelimesine sığınarak söz söylemeye çalışmakta doğru bir durum değildir.

Buluşmak ümidiyle…

****

Yemezler!

Gözlerimizin önünde gerçekleşenleri bizde yaşamamış olsak "inandık" diyeceğiz. Dünkü söylenenleri ve yapılanları duymamış olsak yine hayra yorumlayacağız. Olaylara iyi niyetle bakıp eleştirmek başka, art niyetli olarak kişi ve olayları değerlendirmek başka şeydir. Gündelik ilişkilerimizden tutun da üst düzey ilişkilerimize kadar bir çekememe ve yalanı yutturma sanatı üzerine kurulu bir yaşam şekli belki de dünyada bizler için geçerli. Hayatın her alanında "havadan kuş tutulsa" bile bireysel hırslarımız ve kinlerimiz yüzünden "bizimkilerin ya da benimkilerin" dışındaki tüm yapılanları inkar etme, yok sayma kabul etmeme mantığına uygun bir yaşam şekli çok geçerli bir durum.

Nesilden nesile düşmanlıkları ve dostlukları sorgulamadan kabul eden dünyada belki de biziz. İlk gördüğümüzde kime nasıl baktıysak "er olan sözünden dönmez" mantığı ile aynen sürdürüyoruz. Bu çocuksa "çocuk" olarak kalıyor, üstatsa "üstat" olarak. Efendi ise efendi olarak kalıyor beyse bey…Düşünce olarak ne elimize verildiyse hayatımızı da buna göre şekillendiriyoruz. Bu kadar kendini sabitleyen, bu kadar uzun yıllar aynı bakış açısını ve düşünceyi sürdüren ve bu kadar gelişmeye direnen bizlerin durumları iyi bir araştırma konusu aslında…

Kendi kendine bu kadar düşman olan, bireyselliği bu kadar öne çıkartan, en yakınına bile tahammülü olmayan bir yapı içersindeyiz. İnadına muhalefet ve karşı olma. İnadına gördüklerine bile yok deme pişkinliği. Bireysel ya da gruplaşmış çıkarlara dayanan bir zihniyet…

Doğruluğunu yanlışlığını bilmesem de Türkiye dışında yapılan bir deneyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Dünden bugüne fıkradaki esperiyi, dünya düzeyinden komşuluk ilişkilerimize kadar yakınlaştırmamız aslında gelişmişliğimizin de göstergesi. Bu deney Kumru ve Fatsa'da da yapılsa, hısım ve akrabalarımız dâhil büyük ihtimal aynı sonuç çıkardı her halde.

Eski zaman yamyamları bir yığın Yahudi, Çinli ve Türkü ele geçirmişler. Hepsini kaynatıp yavaş yavaş yemeği planlamışlar.

Yahudileri büyük bir kazanın içine doldurup üstünü sımsıkı kapatmışlar.

Çinlileri de büyük bir kazanın içine koymuşlar ama üstünü de yarım kapatmışlar.

Türkleri koydukları kazanın ise üstünü açık bırakmışlar.

Çünkü yamyamlar biliyorlarmış ki, bir büyük kazan içinde Türkler kaynatılıp pişirilmeye alındığında, hangisi tırmanıp kazandan kaçmaya kalksa, öteki Türkler bacaklarından yapışıp aşağıya çekerler onu…

Çinliler ise kazanın altındaki odunlar azaldıkça, dışarı çıkarak kazanın altına odun toplar, sonra yine girerler içeri…

Yahudiler ise en küçük bir aralık bulsalar, birbirlerine omuz verip kaçmakla kalmaz, bir de o kazana yamyamları doldurduktan sonra, tüm dünyada yamyamları kurtarma kampanyası için bağış toplamaya kalkarlar…

Bir kazan ve bu kazanın içersinde debelenen bizler. Kafamıza geçirilen tencere ama kimin geçirdiğini değil, kazanın içersinde bize yol göstermek isteyen kapağı kaldıranın ayağını çekmekle meşgulüz. Üretici ya da tüketici fark etmez bir sorun elbette ki var. Sorundan da öte bir sorunu ortadan kaldırmayınca çözüm oluşmaz.

Başımdan geçen olayı aynen yazıyorum. İlçe Tarıma gittim "gelir desteği" için. İşlemlerim tamamlandı ve beni bir başka yerde Kumru Ziraat Odasına gönderdi. Dosyayı oraya verdim ve benden para alındı. Ve ben sonra İlçe Tarıma gittim. Hep ben sorarım "bu ziraat odası" ne iş yapar diye?..Ve onlara da sordum "git internete bak!" dediler.

O zaman şu fıkra iyi gelir!

Azgın bir koca varmış. Her gün karısını dövermiş.

Kadınları koruma derneğinin mitinginde en güzel konuşmayı o yapmış.

-"Kadınlara her kalkan el uygarlığı hançerler, insanlık utansın." Demiş.

Eski bir dostu da kulağına eğilmiş:

-"Yemezler!"

Buluşmak ümidiyle…
Bekir Akkaya - Kenthaber
Yayın Tarihi : 7 Ağustos 2006 Pazartesi 10:44:25
Güncelleme :7 Ağustos 2006 Pazartesi 10:49:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
adnan baslik IP: 84.56.50.xxx Tarih : 17.09.2006 21:54:58
güzel yorumlar yaziyorsunuz ellerinize beyninize saglik kaleminize saglik,saygilarimla