5
Mayıs
2024
Pazar
RİZE

'Av turizminde durum içler acısı'

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi ve Yaban Hayatı Uzmanı Doç. Dr. Şağdan Başkaya, yaklaşık 2 asır önce, ilk defa Afrika ülkelerinde başlayan av turizminin bugün dünyanın pek çok ülkesinde en önemli turizm etkinlikleri arasında yer aldığını ancak Türkiye’de bu turizm dalına gereken önemin verilmediğini söyledi.

Çengel boynuzlu dağ keçisinin av turizmi kapsamında Rize’de avlattırılması ile ilgili olarak basında son günlerde değişik görüşlerin ortaya atıldığını belirten Doç. Dr. Şağdan Başkaya, çengel boynuzlu dağ keçisi ile ilgili olarak Rize’nin Ovit, Palavit, Çapans, Verçenik, Tatos, Kaçkar, Altıparmak ve Başkaya (Marsis) gibi bütün dağları da dahil olmak üzere Kuzeydoğu Anadolu’daki yayılış alanlarında doktora yaptığını hatırlattı.

Doç. Dr. Başkaya, halen bu tür ile ilgili araştırmalarının sürdüğünü ifade ederek “Av turizminde avlattırılan yaban hayvanlarının avlattırılmaması ile ilgili görüşler, sadece Rize’de değil ülkemizin hemen her yerinde sürekli gündeme gelmektedir. Öncelikle av turizminde dünyada nerede olduğumuzu irdelememiz gerekir. İki asır önce, ilk defa Afrika ülkelerinde başlayan av turizmi, bugün dünyanın pek çok ülkesinde en önemli turizm etkinliği durumundadır. Türkiye’de ise yabancılar, 1970'li yıllara kadar herhangi bir sınırlama olmaksızın gelişi güzel avlanabilirken, av turizmi yasal olarak ilk defa 1977 yılında sadece avı bütün yıl serbest olan yaban domuzu ile başlatılmıştır. Ülkemizde bugün av turizmi uygulamaları, 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’na göre, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından çok daha planlı ve kontrollü bir şekilde sürdürülmektedir. Ancak, ülkemiz bu konuda, halen istenen ve olması gereken seviyeden oldukça uzakta bulunmaktadır” dedi.

"TÜRKİYE'DE İLK YASAL AV 1977 YILINDA BAŞLADI"
Almanya’da 1965'lerde bir av sezonunda yaklaşık 30 bin geyik ile 600 bin karaca avlandırılırken, ülkemizde yasal olarak ilk av turizminin yaban domuzu için ancak 1977 yılında başlatıldığını kaydeden Doç. Dr. Şağdan Başkaya “Bugün gelinen noktada Almanya’da yılda 58 bin geyik, 1 milyon 200 bin civarında da karaca avlandırılabilirken, ülkemizde toplam 38 adet geyik, 30 adet de karaca av turizmine sunulabilmiştir. Yine anavatanı ülkemizin Akdeniz ve Ege Bölgeleri olan ‘Alageyik’ bugün ülkemizde yokolmakla yüzyüze iken, ülkemizden götürülerek çoğaltıldığı birçok ülke gibi Almanya’da da yılda 50 bin kadarı av turizmine sunulabilmektedir. Av turizmindeki durumumuz içler acısıdır” diye konuştu.

Doç. Dr. Şağdan Başkaya, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 2007-2008 Av Dönemi’nde Merkez Av Komisyonu Kararı’na göre av turizmi kapsamında yaban keçisi, melez yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, geyik, karaca, Anadolu yaban koyunu, yaban domuzu, tilki ve çakalın avına izin verildiğini belirterek “Bu türler için ayrılan kotalar; yaban keçisi için toplam 238 adet, melez yaban keçisi için toplam 6 adet, çengel boynuzlu dağ keçisi için 21 adet, Geyik için toplam 38 adet, Anadolu yaban koyunu için toplam 10 adet, karaca için toplam 30 adet ve yaban domuzu için ise toplam 65 adettir. Bu rakamların, Almanya, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri gibi gelişmiş ülkeler bir yana, geri kalmış ülkelerle bile kıyaslandığında çok çok az olması bizleri oldukça üzmektedir. Yanıbaşımızdaki komşumuz İran, bu konuda ülkemize göre çok iyi bir durumdadır. Son yirmi yılda Polonya, Macaristan, Romanya, Çekoslavakya ve Bulgaristan gibi Doğu Avrupa ülkeleri av turizmine önem vermiş ve doğal kaynaklarını koruyup geliştirerek bu sektörden büyük yararlar sağlamışlardır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından hem Türk Cumhuriyetleri’nde hem de Rusya’da av turizminde büyük bir uyanış başlamıştır. Moğolistan, Çin, Hindistan ve Pakistan gibi ülkeler, Asya'da av sahalarını yabancı avcılara açarak bu olaya katılmışlardır. Güney yarım kürede Yeni Zelanda bir av cenneti olmuştur. Güney Amerika'da Arjantin, Kuzey Amerika'da Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa'da Fransa, Almanya, İspanya, İskoçya, Yugoslavya, Avusturya ve Danimarka gibi birçok ülke av turizmine ciddi bir kaynak olarak önem vermektedirler” şeklinde konuştu.

AV TURİZMİNE GEREKEN ÖNEMİ VERMİYORUZ
Rize’de bu av döneminde av turizmi kapsamında avına izin verilen çengel boynuzlu dağ keçisi sayısının yabancı avcılar için 4 adet, yerli avcılar için 2 adet olmak üzere toplam 6 adet olduğunun altını çizen Doç. Dr. Başkaya, şunları söyledi: “Rize ili veya diğer bütün illerimiz gözönüne alındığında kaçak avcılığın yanında bu sayılar maalesef devede kulak kalmaktadır. Av turizmi, yöre insanlarının bu işten gelir elde etmeleriyle kaçak avcılara cephe almasını sağlayan önemli bir unsurdur. Bu konuya bir yerden başlamak gerekmektedir. Rize ili için toplam 6 adet çengel boynuzlu dağ keçisi kotası normalde yok denecek kadar azdır, ancak bu konudaki eğitim ve bilinçlenme için yeterli bir sayıdır. Türkiye genelinde Rize ili dışında çengel boynuzlu dağ keçisi avına izin verilen diğer iller Artvin, Erzincan ve Erzurum’dur. Çengel boynuzlu dağ keçisi avında yabancı avcıların ava katılma ücreti olarak 150 YTL, yerli avcıların ise 100 YTL ödemesi gerekmektedir. Ayrıca, erkek bir hayvan vurabilmek için yabancı avcıların bakanlık, belde belediyesi ve köy tüzel kişilikleri katılım payı olarak bin 650 YTL, katılım payı olarak 650 YTL (KDV dahil değil), yerli avcıların ise bakanlık, belde belediyesi ve köy tüzel kişilikleri katılım payı olarak 800 YTL (KDV dahil) ve katılım payı olarak da 325 YTL (KDV dahil değil) ödemeleri gerekmektedir.”

“Ülkemizdeki av turizminin sürekliliğini ve gelişmesini doğrudan etkileyen başlıca olumsuz etkenler, yetersiz populasyonlar, kötü ulaşım, yetersiz alt yapı tesisleri, yetersiz av organizasyonu ve rehberlik hizmetleridir” diyen Doç. Dr. Başkaya, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Ancak bütün bunlara ilaveten, av turizminde çok iyi bir durumda olmayışının en önemli nedeni, ülkemizin henüz bu konuya istenen önemi göstermekten oldukça uzak olmasıdır. Memeliler ve kuşlar gibi en önemli yaban hayvanı sınıfları ile doğrudan ilişkili Araştırma Enstitüleri, Araştırma Merkezleri ve ileri ülkelerde 1930’lardan buyana düzinelercesi bulunan dört yıllık Yaban Hayatı Bölümleri üniversitelerimizde halen daha maalesef mevcut değildir. Dünyada uygulanan av turizmi, avlaklardaki av hayvanlarının tür bazındaki sayımlarını (envanter) esas alarak yapılan çalışmalar sonucunda hazırlanan avlak planlarına uygun olarak yapılmaktadır. Ülkemizde son yıllarda hız verilen sayım ve planlama çalışmalarının olması gereken seviyeye ulaşması için epey zamana ve kesintisiz sıkı bir çalışmaya ihtiyaç olduğu aşikardır. Ülkemizin yaban hayatı işleri, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından halen kısıtlı imkanlarla ve yetersiz elemanlarla yürütülmeye çalışılmaktadır.”

“KAÇAK AVCILIĞA DİKKAT”
Doç. Dr. Şağdan Başkaya, yaban hayvanları için dünyada olduğu gibi ülkemizde de en önemli tehdidin yaşam alanlarının bozulması, dönüştürülmesi, parçalanması veya yok olmasının yanısıra kaçak avcılık olduğunu belirterek açıklamasını şöyle tamamladı:

“Dünyanın ileri ülkelerinde de önemli bir sorun olan kaçak avcılık, ülkemizdeki birçok yaşam alanında tehdit olarak maalesef ilk sırada yer almaktadır. Av turizmine katılan avcılar, trofe (av hayvanının hatıra değeri taşıyan kısmı) avcısı olmaları nedeniyle genelde yaşlı erkek hayvanları avlayarak boynuz, diş veya postlarını almaktadırlar. Bunun sonucunda, dişiler, yavrular ve genç erkekler korunmuş olmakta ve bu durum ülkemiz insanı için iyi bir örnek olmaktadır. Av turizminde tahsil edilen ücretlerin önemli bir kısmının belde belediyesi ve köy tüzel kişilikleri katılım payı olarak bırakılması, kamuoyunun gözünde av hayvanlarının öneminin de artmasında büyük rol oynamaktadır. Av turizminden pay alan köylüler, av hayvanlarını koruyarak kaçak avcılığı önlemektedirler. Sonuçta, av turizmi yaban hayatının korunmasına, av hayvanlarının sayısının artmasına bütün dünyada olduğu gibi büyük bir katkı sağlamaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde av turizmi gelirleri turizm girdileri içinde oldukça önemli bir paya sahiptir. Av turizminden direk olarak elde edilen yararlardan olan; avlanan hayvan için ödenen avlanma bedeli, ava katılma bedeli, seyahat acentalarının av organizasyonu için aldıkları para, ulaşım, konaklama ve yeme içme bedellerinin yanısıra pek çok yararlar sağlamakta birçok kişi için iş imkanı olmaktadır.”

iha
Yayın Tarihi : 6 Kasım 2007 Salı 15:05:15
Güncelleme :6 Kasım 2007 Salı 17:25:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yigit erdem yılmaz IP: 78.186.205.xxx Tarih : 15.08.2008 21:31:43

hocam basından sonuna kadar haklı kesinlikle av truzimine yeterli ilgiyi göstermiyoruz önemini ve kazancını bilmedigimiz bi konu tabiki umarım biligilendirme yapılır ve önemli bi ekonomik kazanc haline gelir