24
Nisan
2024
Çarşamba
RİZE
Nufus
316.252
Yüz Ölçümü
3.920
İlçe Sayısı
12
Vali

Rize Gezgin Gözüyle

Rize Kalesi:

Rize kent merkezinin güneybatısında yer alan kale, iç kale ve aşağı kaleden oluşmaktadır. İlk yapım tarihi konusunda kesin bilgiler bulunmamaktadır. İç kale M.S. 6. yüzyılda yeniden inşa edilmiş, 14. yüzyıl başlarında da Cenevizliler tarafından aşağı surlar yapılmıştır. Kale, Osmanlı döneminde onarılarak kullanılmıştır. Kısmen düzgün, kısmen moloz taşla yapılmış olan iç kale surları 1,5 m. kalındığındadır ve yarım daire planlı beş kuleye sahiptir. Zamanında iç kaleden kuzeydoğu ve kuzeybatıya uzanan ve denize ulaşan aşağı kaleden günümüze batı surlarının bir bölümü ve bazı kuleler kalmıştır.  

Bozuk Kale:

İl merkezinin 10 km. doğusunda Güneydoğu Köyü’nde, aynı adla anılan derenin kenarında yer alır. Denizden 30 m. yükseklikte kurulmuş küçük bir gözetleme kulesidir. Karadeniz sahillerinde sık görülen küçük Orta Çağ kalelerinden birisidir. 

İskender Cafer Paşa Camii:
İslam Paşa Mahallesi’nde geniş bir hazire içinde İslam Paşa veya Kurşunlu Camii olarak da anılmaktadır. H. 978/M. 1570 yılında İskender Cafer Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Büyük Gülbahar Sultan Camii:
İnşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Gülbahar Cami’si birkaç defa yıkılıp yapılmıştır. 

Kale Camii:
1658 yılında yapılan cami son zamanlarda yenilenmiştir. 

Küçük Gülbahar Hatun Camii:
16. yüzyılda, Yavuz Sultan Selim’in eşi, Gülbahar Sultan’a atfedilmiştir. 

Orta Camii:
Yeniköy Mahallesi’ndedir. İlk cami 1737 senesinde yapılmıştır. Bugünkü cami ise 1941 yılında yeniden inşa edilmiştir. 

Müftü Mahallesi Cami:
1785 tarihli eski caminin yerine biraz kuzeye kaydırılarak 1965 yılında yeniden yapılmıştır. 

Reşadiye Camii:
Eski caminin yapılışı 1671 olarak kabul edilmektedir. Bu günkü cami 1962 yılında yaptırılmıştır. 

Camiönü Camii:
Camiönü Mahallesi’nde yer alır. Halk arasında Fener Camii olarak da bilinir. Kitabesine göre eski cami 1698 yılında yapılmıştır. Eser 1949 yılında yenilenmiştir. 

Değirmendere Camii:
Değirmendere (Pindos) Mahallesi’nde yer alır. Bu cami de yenilenerek günümüze gelmiş tarihi eserlerden biridir. İlk cami H. 1200/M. 1786 yılında yaptırılmıştır. Bu cami H. 1327/M. 1911 yılında onarılmıştır. Bugünkü cami 1950’li yılların başında inşa edilmiş, minaresi sonradan yapılmıştır.

Taşçıoğlu Camii:
Yenimahalle’de yer alır. Yıkılıp yenilenen camilerden birisidir. H. 1126-1131/M. 1714-1718 tarihleri arasında Cezayirli Kapt’n Ali Paşa tarafından yaptırılmıştı.

Şeyh Camii:
Şehir merkezinde, Vilayet Konağı’nın güneyindeki eski Piri Çelebi Mahallesi’nde yer alır. İlk cami 1711 yılında yapılmıştır. Bu yapı bazı onarımlarla 1953 yılına kadar gelmiştir. Bugünkü caminin inşası 1953-1965 yılları arasında tamamlanmıştır.

Merkez Uzun Kaya Köyü Camii:
Köyün merkezinde eski bir mezarlığın kenarından yer alır. İlk olarak 19. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen cami son yıllarda yıkılarak yenilenmiştir.
 

Şehitler Çeşmesi:
İslampaşa Mahallesi’nde eski Güneysu yolu üzerinde 1917 yılında yapılmıştır. Dairevi kemerli bir cepheye sahiptir. Tek lülelidir ve lülesi üzerinde taslağı vardır. Çeşme, 1916 yılında şehrin savunması sırasında şehit olan askerilerimizin gömüldüğü bir yerde yapılmıştır.

Kütüphaneler:
Bunların en eskisi Tatoğlu Abdülkerim Efendi kütüphanesidir. Orta Cami civarında 1848 yılında inşa edilen bu kütüphanenin sadece kitabesi günümüze gelmiştir. Bu kitabe şimdiki İl Halk Kitaplığı’nın giriş kapısının sağına yerleştirilmiştir. Abdülkerim Efendi’nin kurduğu kütüphane binasında fakirlerin barındığı odalar ile bir de gasilhane bulunuyordu. Daha sonra Altıkulaçzade Ahmet Efendi’nin 1863 yılında 485 kitaptan oluşan bir kütüphane kurduğunu biliyoruz.

Rize Atatürk Müzesi (Mataracı Mehmet Efendi Evi):

Müftü Mahallesi, 127. sokak üzerinde yer alır. Kuzeyinde geniş bir bahçesi vardır. 20. yüzyılın başlarında yapılmıştır. İç sofalı planlı üç katlı bir evdir.İkinci katta kuzeydoğudaki oda Atatürk’ün kaldığı odadır. Ulu Önder Atatürk 17 Eylül 1924 yılında Rize’yi ziyaret ettiği sırada Mataracı Mehmet Efendi’nin evinde misafir edilmiş ve bu odada kalmıştır.

Mataracı Mehmet Efendi Evi restore edilerek müze olarak 27.12.1985 tarihinde ziyarete açılmıştır. Zemin katta Rize il merkezinden toplanan kitabeler ve mezar taşları, birinci katta ise bazı ahşap oymalı mimari parçalar, dokuma araç gereçleri, etnografik eserler sergilenmektedir. İkinci katta ise Atatürk zamanından kalan eşyalar Atatürk’e ait giysiler, Kurtuluş Savaşı ve Atatürk’e ait fotoğraflar bulunmaktadır.

Eski Rize Evleri:

Şehir merkezinde çok az sayıda eski ev koruma altına alınmıştır. Bunların da iki, üç tanesi korunup yaşatılmaktadır.
Rize evlerinin yapımında geleneksel yapı malzemeleri ve teknikleri kullanılmıştır. Yığma taş ve dolma göz tekniğinde yapılmış duvarlar, dört yana eğimli, kiremitle kaplı çatılara sahiptir.

Şehir evleri genellikle iki veya üç katlıdır. Zemin katta, ahır kiler gibi servis hacimleri kullanılır. 1. Katta mabeyn, sofa ve odalar bulunmaktadır. Mabeyn (esas yaşanılan alan) de bulunan ocakta yemek pişirilir. Odalar geleneksel olarak tasarlanmışlardır ve bazıları ahşap süslemelidir.

Tuzcuoğulları Evi: Rize’nin en eski evlerinden birisidir. 18. yüzyıla tarihlenebilir. Üç katlı olarak yapılmış mabeynli bir evdir. İçerisinde de çok sayıda oda, hela ve banyo bulunmaktadır. Evin dışında ayrıca bir mutfak ve konak hamamı yer almaktadır.

Rize Müzesi Olarak Kullanılan Evler: Vilayet yakınında, Kültür Bakanlığı’nca iki eski ev satın alınıp restore edilmiştir. 19. yüzyıl sonlarında yapılmış üç katlı, mabeynli evlerdir.

KEMENÇE:

Kemençe ve TulumFransızların pochette, İngilizlerin kit adını verdikleri yaylı çalgıyla akraba olan Kemençenin Karadenize nasıl geldiğini veya buradan oralara naıl gittiğini belirlemek güç. Kemence çalınırken, sol elle sapından havada tutulur: aynı elin parmaklarıyla tellere basılarak istenen sesler bulunur. Bir tel üstünde melodi çalınırken yay bu telin yanındaki telke de sürülür. Rize kemencesinin boyu 50-60 cm dir. Baş, boyun ve gövde kısımlarından oluşur. Baş: 9 cm. En üst bölümdür. Bir kalp şeklini andırır. Üzerinde üç teli akort edecek burgular vardır. Burgulara halk dilinde kulak denilir. Tellerin geçtiği yerede tel yeri denir. Boyun-Sap : Çevresi 9-10 cm’dir. Üst kısmında el yeri vardır.Gövde- Tekne : Üst sapla birleştiği yerde genişlik 5-6 cmdir, alt kısma doğru genişler.En geniş yer 8 cm olur.Teknenin yan taraflarında ikişerden dört delik olup sesin çıkmasını temin eder. Teller kapak denilen kısmın üzerinden geçer. Tellerin üzerinden geçtiği deliklere kaşlar denir. İki kaş arasında tellerin düzgün biçimde durmasını sağlayan eşek adlı bir parça vardır. Teller : Kemençede üç tel bulunur. Zil, sağır ve bağırsaktan yapılan bom. Kurbağa : Tellerin sicimle bağlandığı bölüme kurbağa veya akrep denir. Yay / Sayta : Kalemden biraz kalınca yuvarlak yahut dört köşe olup kemence tellerine sürülerek ses çıkmasını sağlar. Uç kısımlarına hayvan kılları istenilen sayıda bağlanır. Genellikle iyi ses çıkarması için reçine sürülür. Yapımı: Kurutulmuş erik veya dut ağacından yapılır. Yapılacak büyüklükteki ağaç kesilip pizma haline getirilir. Dış kasnağın şekli çizildikten sonra oyulur. Etraf şekillendikten sonra iç kısımlar özel aletlerle oyulur.Çevre kalınlığı 0.5 cm’dir. En son rotuştan sonra zımpara çekilir. Kapak tahtası çamdan hazırlanır. İyice inceltildikten sonra köprü yeri işaretlenir. Her iki yanına 1, 1,5 cm ara ile ince delikler açılarak orta kısmına yakın ince bir direk yerleştirilir. Üzerine kapak konarak yapıştırılır Etrafı cilalanır. Tel bağlama yeri, köprü, ve germe tıpaları konarak üç tel takılır. akortu yapılarak hazır hale getirilir

TULUM:

Kafkasya’dan Türkiye’ye geldiği söylenir. Tulumla oynanan oyunlar daha ziyade Hemşin yöresinde gelişmiştir. 20 veya daha fazla oynanan oyunlardaoyunu idare eden bir kişi vardır. Tuluma bazı yörelerimizde Gada denilmektedir. Genellikle yol havalarında ve düğünlerde çalınan bu yöresel alet şimdilerde artık çoşkulu şenliklerin tümünde çalışmaktadır. Yapımı: Keçi yavrusunun derisinden yapılır. Oğlak derisi bütün olarak çıkarıldıktan sonra hasır denilen ilaçlama ve kurutma işlemlerine tabi tutularak, delik kısımları tıpalanıp bağlanır.Çalgı kısmına nav adı verilir. "L" biçiminde şimşir veya dut ağacından içi oyularak hazırlanır. İçine ses getirecek kamış dalından hazırlanmış eşit sesli, iki adet düdük yerleştirilir. Nav’ın karşılıklı beşer deliği mevcuttur. Tuluma doldurulan hava sıkıştırılarak nav kısmından dışarı çıkması sağlanır. Navın içine yerleştirilen zurna 7-8 cm. uzunluğundave eşit sesli olarak iki tane olur. Zurna kamışın ince kısmından hazırlanır.İyice kurumuş kamıştan kesilerek bir ucu kapatılır. Hemen altından başlayarak kapak olacak şekilde 2-3 cm kesilir. Kapak kısmı inceltilerek üflenince titreyecek hale getirilir. Sesleri eşit yaptıktan sonra beraberce nav’a takılır. Balmumu ile hava almayacak şekilde kapatılır. Üflenince hava sadece açılan kapağın altından geçer. Bu esnada kapak titreşir ve uyumlu ses meydana gelir.

 

Yayın Tarihi : 7 Şubat 2008 Perşembe 12:31:01
Güncelleme :12 Temmuz 2009 Pazar 11:13:16

Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?