Jeolojik açıdan 1-2 bin yıl gibi bir sürede oluştuğu tahmin edilen 56 bin hektar büyüklüğündeki Kızılırmak Deltası, tarlaları, bahçeleri, gölleri, ormanları, bataklıkları ve kıyı kumulları ile Türkiye’nin sulak sahaları arasında ayrıcalıklı bir yere sahip. Deniz, ırmak, göl, kumul, sazlık-bataklık, orman ve tarım alanları gibi yaşam ortamlarının sağlıklı bir ekosistem içinde birarada bulunması, deltaya zengin bir biyolojik çeşitlilik kazandırıyor. Dünyanın önemli doğal alanlarından olan delta, Türkiye’nin de taraf olduğu Ramsar Sözleşmesi ile koruma altına alındı.

Türkiye’nin en büyük ve en önemli sulak alanlarından biri olan Kızılırmak Deltası’nın turizm potansiyelinin geliştirilmesi gerektiğine ve özellikle bölgenin ekoturizm için son derece elverişli olduğuna işaret ediliyor. Kızılırmak Deltası’nın ekosisteminin biyolojik çeşitlilik açısından son derece zengin olduğu ve Türkiye’de İğneada Longoz Ormanları’ndan sonra ikinci sulak alan olma özelliğini taşıdığı belirtildi.

Kızılırmak Deltası’ndaki bitki örtüsü ve sazlıklar, deltanın canlılar için vazgeçilmezliğini sağlıyor. 1989 yılında tamamlanan Avrupa Önemli Kuş Alanları Envanteri’nde yer alabilmek için gereken dört kriterden üçü, deltada bulunuyor. Uluslararası öneme sahip sulak saha olma özelliğini taşıyan delta, dünyada bulunan yaklaşık bin adet kuş türünün 321’ini bünyesinde barındırıyor. Yaklaşık 13 bin insanın geçiminin sulak alan kaynaklarına, hayvancılığı, balıkçılığa, saz toplamaya ve tarıma bağlı olduğu ifade ediliyor.
Öte yandan tanıtıma ve ilgiye ihtiyacı olan deltayı, kaçak yapılaşma tehdit ediyor. Deltanın doğal zenginliğine rağmen yeterince ilgi görmemesi ise, bölge halkını üzüyor.