1
Mayıs
2024
Çarşamba
SİNOP

Diogenes


Diogenes   (MÖ 413-324) 

Yunan düşünürü.M.Ö. 411, 412 veya 413 yılında, Sinop’ta dünyaya geldiği bilinen tarihte Sinoplu Diogenes(Diyojen) diye ün yapan bu Kinik filozof, asıl mesleği kuyumculuk olan ve kalp para bastığı için Sinop’tan sürülmüş, baba oğul Atina’ya yerleşmişlerdir. 

Kinik felsefe okulunun kurucusu Antisthenes’in en ünlü öğrencisidir. Bu okulun düşünce sistemine göre en üstün iyi, erdemdir. Bilim, şan ve şeref, servet, hor görülmesi gereken iyilerdir. Her yerde özentiyi kötülemek ve onun karşısına doğal olanı koymak gerekir. Bilge kendini istek ve duygulardan uzak tutmalı, gereksinimlerini en aza indirmeli. 

Diogenes’in yeni bir öğretisi yoktur. Ruh ve Beden için iki ayrı disiplin benimsemiştir. Beden jimnastikle, ruh erdemle gelişir. Erdem doğaya uygun bir biçimde yaşamak, yani olabildiğince istek ve gereksinimleri azaltmaktır. Bu nedenle refah, incelik, güzel sanatlar, bilim, güzellik, varsıllık, soyluluk gereksizdir. 

Antisthenes’in daha önce savunduğu bu düşünceleri Diogenes daha uca götürür. Her mevsimde yalınayak dolaşır, harmanisine sarınıp tapınak kapılarında yatar ve bir fıçı içinde yaşardı. Tüm eşyası bir değnek, bir torba, bir de çanaktı. 

Sözlerini esirgemeden ve yerinde karşılık vererek, insanların boş gurur, tutku ve budalalıklarıyla alay eder. Diogenes’in gündüz fenerle gerçek adamı aramaya çıktığı herkesçe bilinen bir öyküdür. 

Diyojen aşırı gururlu bir insandı ve herkesi küçümserdi. Sıradan insanlardan nefret eder ve hepsini o derece küçük görürdü ki, bir öğle vakti elinde fener "bir adam arıyorum" diye bağırarak Atina sokaklarında dolaşmış, böylece Atina’da adam görmediğini anlatmak istemiş. Her şeye rağmen Atina’da sayılan bir insandı, krallar bile onun ilmine, zekasına ve kişiliğine hürmet ederlerdi.

Corinth’e gelen Büyük İskender, Diyojen’i ziyaret etti ve bir dileği olup olmadığını sordu. O ise bu soruya "Evet var, gölge etme başka ihsan istemem." yanıtını verdi.
Kış günleri çıplak ayaklarla karlar üzerinde dolaşır, donmuş heykelleri kucaklar, vücuduna zulüm ederdi. Eflatun (Plato), ona Çılgın Sokrat (Sokrates) derdi. Servet ve varlık düşmanı idi ve bunların erdeme (ahlakin övdüğü iyilikçilik, acıma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin adi, fazilet - virtue) ters düştüğünü iddia ederdi. 

Zamanın felsefe (madde ve yaşamayı ve bunların dünya, toplum, ruh gibi türlü belirtilerini neden, ilke, amaç bakımından inceleyen zihin çalışması ve bu çalışmanın verimi. 2. Görüş, düşünce sistemi - philosophy) okullarına da dokunmaktan çekinmeyen çekinmeyen bir tabiata sahipti. Günün hatiplerine "zamanın uşakları" tabirini uygun görür, Eflatun’un öğretimine "zaman kaybettirme" derdi. Eflatun ona "Çılgın Sokrat" demiştir. Servet ve varlık düşmanı olan Diogenes bunların erdeme ters düştüğünü iddia etmiştir 

Çok güzel konuşan, üstün zekası ile herkesi etkileyebilen bu ünlü Kinik filozof bütün gariplik ve anormal hal ve tavırlarına rağmen saygı görmüş, ölümünden sonra Onun adına Korintoslular bir sütun, Sinoplular da bir heykelini dikmişler, adını ve anısını yaşatmışlardır.

Vekilinize soru sormak/sorununuzu iletmek ister misiniz?
Sorular/Cevaplar