18
Mayıs
2024
Cumartesi
NİKSAR - TOKAT

Kalkınmada alternatif model

Kalkınma ve sanayileşme uzun yıllardır ülkemizin gündeminde ilk sırada yer alıyor. Mutluluğun ve huzurun anahtarının kalkınmışlıkta olduğu gerçeği herkesçe kabul görmekte. Bu nedenledir ki; Özal’lı yıllarda yoğunlaşan ve bugünde değişik biçimde de olsa devam eden teşviklerle sanayileşmenin yaygınlaşması isteniyor.

5084 Sayılı Yasa ile 36 İl teşvik kapsamına alındı. Yakında 13 İl daha ilave edilecek böylece, İllerimizin yarıdan fazlası teşviklerden yararlanmış olacak. Uzun yıllardır uygulanan böylesi teşviklerden istenen ve olması gereken faydanın bir türlü sağlanamadığı da görülüyor.
Hakkari’ye tanınan bir imkanın aynısının Düzce’ye de tanınması zaten ta başından dengeleri altüst ediyor. İstanbul’a bir adım yerde aynı teşvik imkanlarıyla yatırım yapmak varken, sermaye ne diye Doğu’nun en ucuna gitsin!

Bir diğer sıkıntı, maalesef teşvik yasalarıyla tanınan imkanlar istismar ediliyor. Yakın çevremizde, Özal döneminde, sırf teşvikli kredi almak için başlanmış ve yarım kalmış yüzlerce işletme var. Teşvikli bölgelerde başlanan ve hatta üretime geçirilen yatırımlar bir müddet sonra rantabl olmadığı için ya kapatılıyor, yada Batı’ya naklediliyor. Verilen teşviklerde, harcanan paralarda amacına ulaşmadığı gibi, israf olup gidiyor.

Üstelik, bu şekilde teşvik hormonu verilerek, suni teneffüsle oluşturulan sanayinin yörenin doğal şartlarına ayak uydurması, rekabet edebilmesi de zaten imkansız. Teşvik adı altında; belli bir kesime verilen imkanlar yada alınmayan vergi, harç ve pirimler de; diğer vatandaşların hakkı olduğu gerçeği de dikkatlerden uzak tutulmamalı.. Yani kul hakkı var. Amacı ne olursa olsun, belli kesimlere değişik ad altında karşılıksız kaynak aktarmak her halde hakkaniyete uygun düşmez.

O halde kalkınma da alternatif model ne olmalı; Öncelikle, Ülke coğrafyasının genelinde ki dengesizlik giderilmeli. Batı’da hangi imkanlar varsa, Orta Anadolu’da da, Doğu’da da o olmalı. Yatırımcı, yer seçimi yaparken; İstanbul ile Erzurum arasında kararsız kalabilmeli; verilecek suni teşviklerden değil, sunulan altyapı hizmetlerinin denkliğinden dolayı.

Mesela; Anadolu’nun bir uçtan öbür uca iki otoyolla bağlandığını düşünün. İstanbul-Erzurum ve İzmir-Van olmak üzere iki otoyol. Ve aynı güzergahta hızlı trenler. Van şehrinin Mersin’e, Erzurum’un Trabzon limanına sorunsuz bağlandığını, komşu ülke kentleriyle otoyol bağlantılarının olduğunu hesap edin. İki ilimizde, her türlü şehircilik altyapısının tamamlandığını; eğitim, sağlık, sanayi ve ticaret merkezi olarak her biri 3’er milyonluk şehirler olarak ortaya çıktığını düşünün. İki uçtan kalkınmış ve birbirine entegre olmuş bir Anadolu’yu kim tutabilir? Teşvikler adı altında, değişik kesimlere verilen veya alınmayan kaynaklar; Devletin altyapı kuruluşları olan; Karayolları, TCDD, Tedaş, Botaş, Özel İdareler, Belediyeler ve Telekom’a aktarılsa yukarıda söylediğim kalkınma modelinin uygulanması işten bile değildir.
Kafkaslar, İran, Rusya ve Orta Asya için Batı sayılan, Doğu Anadolu’muz; alt yapı bakımından mükemmel hale getirilse, dört bir yana bağlansa, başkaca hiçbir teşvike gerek kalmaz, Türkiye topyekun kalkınır.

Yukarda izah ettiğim model doğrultusunda; Niksar’dan, Doğu’yu Batı’ya bağlayan; bir otoban, hızlı tren, doğalgaz, kesintisiz elektrik hatları geçmiş olsa; Samsun ve Ünye limanlarına duble yolla ulaşımımız sağlansa ve hemen yanı başımızda hava alanımız, haberleşmede çağın tüm imkanları önümüzde bulunsa; misafirlerimizi (müşterilerimizi) ağırlayacağımız tesisler, sosyal altyapımız tam anlamıyla faal olsa; fuar alanlarımız, uluslar arası etkinlikler düzenlenecek mekanlarımız velhasıl, kalkınmışlık için gerekli her türlü donanıma sahip olsak; başkaca teşvike gerek kalır mı?

Sermaye kârı sever. Asıl teşvik, kârlılığı sürekli kılacak biçimde altyapının hazırlanması, sunulmasıdır. Yoksa, yasalarla getirilen, geçici ve parasal teşvikler hormon etkisi yapar, bir müddet sonra o yöreyi eskisinden daha kötü hale getirir, fabrikalar mezarlığına döndürür.
Bu sadece bir görüş….

Abdullah Yıldız
Yayın Tarihi : 10 Mart 2005 Perşembe 20:01:08
Güncelleme :12 Mart 2005 Cumartesi 14:07:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?