5
Mayıs
2024
Pazar
ÇANAKKALE

Bianel devam ediyor

1. Uluslararası Çanakkale Bienali, sergi salonları yanısıra yat limanı, eski kilise, eski mahallelerdeki çeşitli depo ve metruk binalarda sürüyor. Açılışta, Yong-Gu Shin’in geleneksel uzak doğu müziği eşliğinde gerçekleştirdiği performans ilgi çekiciydi

ÇANAKKALE - Denizhan Özer ile Seyhan Boztepe’nin küratörlüğünde Çanakkale’de iki yıl önce ‘Geçmiş Zaman Düşleri’ adında yirmi beş sanatçının katıldığı ulusal bir sergiyle başlayan, geçen yıl ‘Sınır Çizgisi’ adı altında uluslararası bir başarıyı yakalayan çağdaş sanat sergileri, bu yıl ‘Şeffaf Yansımalar’ temasıyla I. Çanakkale Bienali olarak düzenlendi. Çanakkale Belediyesi Uluslararası 45. Troia Festivali kapsamında yapılan bienal, Kanada, İngiltere, Almanya, Kore, Japonya, Azerbeycan, Fransa ve Türkiye’den 56 sanatçının katılımıyla gerçekleştiriliyor. Bienalin kavram çerçevesi, pek çoğumuzun çocuk yaşlarda tanıştığı, zamanla kabullendiğimiz ‘kandırma’, yalan söyleme, yok olanı varmış gibi göstermenin yarattığı ‘illüzyonlar’ı içeriyor. Bilerek yaratılan savaşlar, inip çıkan borsa, internet ortamının yarattığı güç, kirletilen çevre, eğitime ve sağlığa ayrılan bütçenin yetersizliği gibi farkına varılan sorunlar ın yarattığı ‘Şeffaf Yansımalar’ı irdeliyor.

Bienal kente hizmet ediyor
Merkezdışı kentlerde bienalin anlamı üzerine küratörler, bienalin etkinlik olarak İstanbul’la özdeş olduğunu, oysa kültürel, lojistik, ve tarihsel zenginlik açısından Çanakkale’nin bienal için zengin bir potansiyel oluşturduğunu belirtiyorlar. Üç yıl öncesinde burada açılan sergilerle sanat adına güçlü bir çimento döktüklerini, kullanım dışı kalmış binalarda sanat eserlerini sergileyerek sanatı halka götürdüklerini söylüyorlar. Şehrin kimliğine katkıda bulunmuş aynı zamanda kullanım dışı kalmış binalarda, kent dokusunu bozmadan çağdaş sanatın hizmetine dönüştürülmesi konusunda önemli adımların atıldığını gözlemlediklerini belirtiyorlar. İlk serginin açıldığı eski Tekel deposunun bugün, içinde sanat galerisini de barındıran Korffman Kütüphanesi olarak sanat ve kültür adına önemli bir hizmet verdiğini vurguluyorlar.
Serginin kavramıyla örtüşen eserlerin seçimleri konusunda Özer, ‘yanılsamanın’ bir kandırmaca olarak çocuk masallarıyla başladığını zamanla kabullendiğimiz gerçeklerle donatıldığını, delillerle önümüze konulanlara zamanla inanmaya başladığımızı belirtiyor. Eskiden bu kandırmacanın maskelendiğini, günümüzde ise kabullenmelerin gittikçe kanıksadığımız gerçeklere dönüşmeye başladığını, ortaya çıkan yanılsamanın şeffaflığını irdelemeye başladıklarını bu tavır karşısında duran sanat eserlerini özellikle seçtiklerini söylüyor. Bazı sanatçıların da bu ortam için eser ürettiklerini, Fevzipaşa Mahallesi’nde at, eşeklerin arasında sergi gezdiklerini, izole edilmiş yaşamlarının içine dünyanın sorunlarını şeffafça anlatan çalışmalar getirdiklerini sözlerine ekliyor, Özer. Paris’te yaşayan Brezilyalı sanatçı Rafael Suriani’nin şehrin değişik noktalarında şehri kirletmeden kağıt yapıştırma yöntemiyle mitoloji temelli, günümüz insanının doğadan uzaklaşmasına gönderme yapan çalışmalarını Çanakkale için ürettiğini belirtiyor.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin kullanımına verilen Eski Kilise’de dünya çapında ün kazanmış performans sanatçısı, Yong- Gu Shin’in geleneksel Uzakdoğu sanatları ve müziği eşliğinde, üstü bez çiçeklerle kaplı dünya şeklindeki toptan uzattığı iplerle insanları dünyaya bağlamaya çalışan gösterisinin büyük ilgi gördüğü açılışta çevresel felaketle yüz yüze kaldığımız bu dönemde insanların doğaya sahip çıkması gerektiği vurgulandı. Sanatçı, sarı-mor kâğıt çiçekleri gökyüzünde dağılmasını sağlayarak çevre ve doğa adına herkesi sanatın çekim gücünde birleştirdi. Özbekistan’lı sanatçı, Ernest Kurtveliev’in dramatik kurgularla Aral Gölü’nün tahrip oluşunu anlatan fotoğrafları, Nazan Azeri’nin kaşıktan ütüye bıçaktan, mikrodalgaya kadının günlük hayat içinde yoğun olarak kullandığı objelerde yansıyan görüntüsü, bienalin en çekici çalışmaları arasında.

Atölye çalışmaları da var
Nurettin Erkan ise büyük boyutlu tuvalleriyle örgüsel bir kurgu içinde biçimlenen bedenlerde dünya sorunlarından uzaklaşan insanın boşluktaki varlığına odaklanıyor. İngiliz sanatçı Behany Murray, Britanya’da yaşayan kadınların sosyal hayattan uzak ve yalnızlığına gönderme yapan dış mekan fotoğraflarının yanında İsrail’li sanatçı Dafna Talmor, kadının iç dünyasındaki yalnızlığını anlatıyor. Orhan Tekin, insanın iç organlarına kadar sinen olumsuzlukların fosilleşmesini iç gövdeye yerleştirdiği kömürlerle dile getiriyor. Gül Ilgaz, günlük hayat içinde sürekli kullandığımız vapuru deniz üzerinden alıp gökyüzünde giderken gösteren fotoğraf çalışmasında, vapurda hayallerine kapılıp giden insanın kendi içinde bulunduğu mekanla birlikte mekan dışındaki varlığını hissettiriyor. Yakup Öztuna’nın karışık teknikle yaptığı insanın iç dünyasının okumalarının yansıtıldığı karalama defteri, Lynn Mac Ritchie’nin, Vienam şavaşına giden Amerikan askerlerinin yaşadığı sendromla, Versace’nin defileleriyle birleştirdiği video çalışması traji-komik sahnelerle vurgulanıyor.
Sanatçılarla çocukları ve gençleri buluşturacak olan atölye çalışmaları, eğitim programlarının da yapıldığı bienal, 9-25 Ağustos tarihleri arasında Devlet Güzel Sanatlar, Deniz Müzesi Sanat Galerisi, Çanakkale Kordon Yat Limanı, Eski Kilise, Fevzipaşa Mahallesi’ndeki çeşitli depolar ve metruk binalarda izlenebilir.

Radikal
Yayın Tarihi : 16 Ağustos 2008 Cumartesi 16:10:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?