6
Mayıs
2024
Pazertesi
ÇANAKKALE

Ok: Laiklik karşıtları devlete sızdı

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, yeni Türk Ceza Kanunu’nun yürürlülüğe girmesiyle iddia edildiği gibi felaket kopmayacağını söyledi.

Çanakkale Baro Başkanlığı tarafından Kolin Otel’de düzenlenen, "Yeni Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu" konulu panelde bir konuşma yapan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, yeni yasanın 1 Nisan tarihinde ertelenmesinin adeta 1 Nisan şakası olduğunu belirterek, "Son gün sürpriz olacak şekilde ertelenen kanun, bu panelin önemini azaltmamıştır. Anlaşılan 1 Nisan şakası gerçekleşmiştir. Yeni Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nu özenle inceleyip, eleştiri ve önerilerini açıklayanlara teşekkür borcumuz var. Kaygıların olmaması mümkün değil. Bu konuda değerlendirmeler için harekete geçildiğini de görmekteyiz. Ancak kanunların yürürlülüğe girmesiyle birlikte felaket kopacağı düşüncesinin de abartılı bir değerlendirme olduğunu söylemek zorundayım. Ceza Kanunu’nu hazırlayanlar, önceki 2 tasarıdan yararlanmış olsalar da, farklı bir kanunu ortaya çıkardıkları ve hazırlık için kendilerine çok kısa bir zaman verildiği gerçeğini hepimiz biliyoruz. Yenisinin eskisinden çok ileride olduğundan da kuşku yok. Ama anlam, terim ve kavram birliğinin sağlanmadığına, soyutluk ve bulanıklık olduğuna, dilinde zafiyetler bulunduğuna dair eleştirilerde haklılık payı olduğunu unutmamak gerekir" dedi.

Başsavcı Nuri Ok, yeni TCK’yı hep birlikte yaşatacaklarını ifade ederek, "Öncelikle objektif bir yaklaşımla bu yasının aksayan yönlerini birlikte düzelteceğiz. Sonra da eskitmemeye çalışacağız. Yani toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde tutacağız. Bunun için özellikle kanunlarda zamanla oluşabilecek işlevsel zaafları gidermek, açıkçası, eskimelerini önlemek için her temel kanun için sürekliliği olan kurullar oluşturmalıyız. Adalet Bakanlığı, yüksek yargı organları, TBMM ve üniversite temsilcilerinden oluşturulacak uzmanlar kurulunun en az yılda 1 kez toplanıp, kendilerine ulaştırılan veya bizzat tespit ettikleri olumsuzlukların değerlendirmesini yapması ve değişiklik önerilerini Adalet Bakanlığı’na ve TBBM’ye sunması ve takip etmesinin yasal temelini oluşturmalıyız" diye konuştu.

Ok, sadece temel kanunlarda değil, diğer kanunlarda da uygulama sırasında görülen adaletsizlik, boşluk ve yanlışlıkları gidermek için yüksek yargı organlarına, TBMM’ye doğrudan kanun değişiklik yapma yetkisi tanınması gerektiğini savundu. Anayasanın 88. maddesine bir fıkra eklenerek bunun sağlanabileceğini anlatan Ok, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun suç ve suçlulukla mücadelede kesinlikle zaafının olmayacağını kaydetti. Yeni düzenlemeyle kolluğun adli soruşturmadaki yetkisi konusunda eski ve yeni kanunlar arasında hiçbir farkın olmadığını, sadece savcının görevini yapmaya davet edilip, adli kolluğun emir ve talimatla gerektiği kararları ondan almakla zorunlu tutulduğunu bildirdi. Ok, Cumhuriyet Savcıları’na ulaşmada zorluk olduğu iddialarını ise yalanladı.

"LAİKLİK KARŞITLARININ DEVLETE SIZDIKLARI BİR GERÇEK"

Konuşmasında ağırlıklı olarak laiklik üzerinde duran Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, sözlerine şöyle sürdürdü:

"Türk ulusunun aydınlık geleceğinin çağdaş ve uygar demokratik toplum olmanın temel unsuru olan laiklik, özü itibarıyla din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, dinin devlet işlerine karıştırılmamasıdır. Laik demokratik rejim karşıtlarıyla etkin mücadele, bu rejime inanmış, değerlerini özümsemiş kadrolar tarafından yapılabilir. Bundan dolayıdır ki, gerek siyasi partiler, gerekse devlet kadrolarına otoriter rejimin yanlılarıyla kökten dinci kesimlerden sızmasına fırsat verilmesi, mücadele etkinliği azaltacaktır. Bütün bunlara rağmen laiklik karşıtlarının ülkemizde güçlenme ortamı buldukları, yandaş sayılarını ve imkanlarını arttırdıkları, bunların doğal sonucu olarak devlete sızdıkları bir gerçektir. Yine kullandıkları saf ve temiz kadın ve kızlarımızla kamusal alanı zorladıkları da bir gerçektir. Kamusal alanda kamu görevlilerinin hangi dine ait olursa olsun simge, işaret ve bu yönde mesaj veren her türlü nesne taşıması, kullanması kesinlikle laikliğe aykırıdır. Okullar kamusal alandır ve böyle kabul edilmelidir. Okullar bir tapu nüfus dairesi değildir. Öğrencilerin okulda dini simge ve işaret taşımaları da kesinlikle laikliğe aykırıdır. Kadın ve kızlarımızın, dinimizi temsil etmeyen, türbana özgürlük sloganı ile sürdürülen radikal hareketin, özgürlüğü dışlayan dinci siyasal bir rejimin parçası olduğunu anlamaları gerekir. Bu amaca hizmet etmeyeceklerine, topumda sosyal gerginliği tırmandırmayacaklarına, halen tamamına kazandıramadıkları ve kazandıklarını da kullanamadıkları haklarından vazgeçmeyeceklerine inanıyorum."

Konuşmasında yeni yasada yer alan basınla ilgili kısıtlamalara da temas eden Ok, "Büyük güç, büyük sorunluluk getirir. Gücün kötüye kullanılmaması, sorumluluğunun göz ardı edilmemesi için, basının kendi içinde kontrol mekanizmalarını kurması, işlerlik ve etkinlik kazandırması, kurumsal özeleştiriyi geliştirmesi ve basın ettiğini hayata geçirmesi öncelikle düşünülecek önlemlerdir. Her şeyden önce, basın suçlarına zorunluluk dışında hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmemeli, panik düzenlemeler ise hiç düşünülmemelidir. Bu konu sadece basınla sınırlı olmaksızın, yeni TCK’nın siyasi irade tarafından değerlendirmeye alınması, bunun için yürürlülüğün ertelenmesi sevindiricidir" açıklamasında bulundu.

Panelde Çanakkale Barosu Başkanı Adnan Güler ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok da birer konuşma yaptı. Konuşmaların ardından panelistler söz aldı. Paneli Vali Vekili Yusuf Ziya İnce, Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Er ve çok sayıda avukat takip etti.

İHA
Yayın Tarihi : 1 Nisan 2005 Cuma 18:19:10
Güncelleme :4 Nisan 2005 Pazartesi 13:57:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?