25
Nisan
2024
Perşembe
ENEZ - EDİRNE
Belediye Sayfaları
Nufus
396.462
Yüz Ölçümü
6.276
İlçe Sayısı
9
Vali
Nufus
10.714
Yüz Ölçümü
458
Belediye Sayısı
20
Köy Sayısı
0
Kaymakam

Ainos (Enez)


Trakya’nın en önemli akarsularından biri olan Meriç Nehri’nin (Hebros) denize döküldüğü yerde, yarımada üzerinde kurulmuş olan Enez’de tarihin erken dönemlerinden itibaren yerleşmeler peş peşe birbirini izlemiştir.

Anadolu’dan başlayarak kıyı boyunca Balkanlara ulaşan kara yolu üzerindeki bu yerleşim, aynı zamanda Batı Karadeniz kıyı kentleriyle Anadolu arasındaki ulaşımı sağlamıştır.

Bütün bunların yanı sıra Taşoz’dan Çanakkale’ye kadar uzanan bölgenin tek doğal limanı olma özelliğine de sahiptir.

Antik Çağda Ainos olarak bilinen Enez’in kuruluşuna ait, tarihi kaynaklarda değişik kayıtlar bulunmaktadır. Ainos adına ilk kez Homeros’un ünlü eseri İliada Destanında rastlanmaktadır.

Homeros, bu eserinde Enez’den bir Trak şehri olarak söz etmektedir. Aynı şekilde Antik Çağ yazarlarından Strabon, Homeros’un görüşüne katılarak, Enez’in Trak kralı Poltys’ten dolayı, Poltyobria olarak adlandırıldığını yazmaktadır.

Kentin akropolünü oluşturan bugünkü kale içinde yapılan arkeolojik kazılarda M.Ö.4. ve 3. bin yıla tarihlenen çömlek kalıntıların bulunması, buradaki yerleşimin Kalkolitik çağa kadar gittiğini kanıtlamaktadır. Ancak, Antikçağ tarihçilerine ve kaynak niteliğindeki diğer belgelere göre Enez (Ainos), ilk kez Aioller, daha sonra Mitilene (Midilli) ile Kymeliler tarafından koloni olarak kurulmuş ve M.Ö. 7. yüzyıldan itibaren Eski Yunan kültürü çerçevesinde bir şehir devleti (Polis) olarak gelişmiştir.

Bazı antik kaynaklar Ainos’un Odesseus’un arkadaşı Gencus’un kardeşi tarafından, diğerlerinde ise, Aineas şehrin kurucusu (Eponoymos) olarak gösterilmektedir. 1971 yılından itibaren kale içinde ve dışında yapılmaya başlanan kazı ve sondaj çalışmalarından ele geçen çeşitli buluntular ile kale girişinin 30 m doğusunda yapılan inşaat temeli kazısında, M.Ö. 6.yüzyılın sonlarına tarihlenen dört adet Aiol sütun başlığının bulunmuş olması, söz konusu edilen tarihi bilgilerin en önemli kanıtlarıdır.

Enez, MÖ. 6. yüzyılın sonlarında, Pers Kralı Darius’un 513 tarihinde yaptığı İskit seferinden sonra kısa bir süre için Pers egemenliğine girmiştir. M.Ö. 5. yüzyılda Pers Yunan savaşlarında Kserkes Çanakkale Boğazı’ndan Trakya’ya geçtikten sonra ordusu ile birlikte Enez üzerinden Yunanistan’a yürümüştür. Bu tarihe kadar bağımsız bir şehir devleti olan Enez, Salamis savaşından sonra (M.Ö.480/479) Attik-Delos Deniz Birliğine girmiş ve birliğe yıllık olarak önceleri 12 talent, M.Ö.439’da 10 ve daha sonra ise, 4 talent vergi ödemiştir. Enez, Kral Barışı ile bağımsızlığa kavuşmuş ise de, daha sonra Makedonya hakimiyetine girmiştir. Hellenistik Çağda Ptolemayos Krallığı'nın egemenliğinde kalan Enez, M.Ö.190 yılında Romalıların Trakya’yı ele geçirmeleriyle tekrar bağımsızlığına kavuşmuştur.

Enez, Geç Antik Çağda küçük Rodop bölgesinin başşehri olmuştur. Orta Çağda ise, Semadirek ve Gökçe adalarını da içine alan bir prensliğin iyi korunmuş merkezi durumuna gelmiştir. Bu çağda Enez’e, Genovalı Gattelusi ve Doria aileleri 200 yıl süreyle egemen olmuştur. Enez,1456 yılında da Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Enez’in Eski Çağda erişmiş olduğu yüksek kültür ve maddi refah düzeyi M. Ö. 5. yüzyılda bastırdığı sikkeler, plastik eserler ve keramik eserlerde de görmek mümkündür. Bu zenginlik ve kültür düzeyin Enez, bütün Antik Çağ boyunca koruduğunu, Geç Antik Çağda da bu seviyenin düşmediği mevcut kalıntılardan anlaşılmaktadır.

Antik Enez, kalenin bulunduğu Akropol’de kurulmuştur, yerleşim alanı ise Meriç’e bakan dik yamaçlarda sona ermekteydi.

Kale: 

Antik Çağda, Akropol denilen yüksek bir tepe üzerindeki kaleyi, tarihçi Prokopios, Balkanlardan gelen barbar akınlarını önlemek amacıyla yapıldığını yazmıştır.

Kalenin yapım tarihi kesinlik kazanmamakla birlikte, duvarlarındaki devşirme yapı malzemeleri Bizans öncesi yapıldığını işaret etmektedir. M.S.6.yüzyılda Iustinianus’un kaleyi onardığını kaynaklardan öğrenmekteyiz. Ana girişi kuzeyde olan Kale, doğu-batı doğrultusunda uzanmakta, güneyinde sur duvarları ile birleşmektedir.

Denize bakan tarafta iki tane çok köşeli kulesi bulunmaktadır. Bunlardan sağdaki günümüze gelememiştir. Batıdan uzanan sur duvarı ise içeriye doğru bir eğim çizerek güneyden gelen duvarla birleşmektedir.

Böylece kalenin bu bölümü yarım kubbe biçiminde olup, Meriç nehrinden gelecek tehlikelere karşı savunmayı güçlendirmektedir. Kuzey-doğu köşesindeki köşeli kule batı yönünde yine köşeli bir kuleyle çıkıntı yapmaktadır.

12. yüzyılda onarılan kalenin yapı malzemesini kesme taş, tuğla ve antik mimari parçalar meydana getirmiştir. Kaledeki antik mimari parçalar bugün Enez’in ev ve bahçelerinde karşımıza çıkmaktadır.

Kalenin içerisinde, Enez’in simgesi özelliğini taşıyan Ayasofya, zengin mozaik döşemeli küçük bir kilise ve bir de şapel olarak kullanılmış mağara bulunmaktadır. Burada bulunan Pan ve dans eden su perilerini tasvir eden kabartma Edirne Müzesin'dedir. Kalenin anıtsal giriş kapısı yanındaki duvarda da beyaz mermerden bir Trak süvarisinin tasviri görülmektedir.

Ayrıca kale içerisindeki sivri Osmanlı kemeri de yapının Türkler tarafından da kullanıldığını kanıtlamaktadır.

Yayın Tarihi : 18 Kasım 2004 Perşembe 19:10:31
Güncelleme :22 Temmuz 2008 Salı 15:31:32

Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
İLGİLİ SAYFALAR