6
Mayıs
2024
Pazertesi
YAŞAM

Tinercilere Yassıada sürgünü

24 Kasım’dan bu yana İstanbul Bakırköy’de bir utanç kampanyası yürütülüyor. Kampanya, tinerci çocukların toplanıp Yassıada’da tecrit edilmelerini öngörüyor. CHP’lilerin, Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’in öncülüğünde gerçekleştirdiği bu kampanya çerçevesinde, ilçe sınırlarındaki tüm tinerciler toplanarak Yassıada’ya götürülecek. Oluşturulacak köylerde iki yıl boyunca tecrit altında ’rehabilite’ edilecek olan tinerci çocuklar, diğerleri için ’tehdit’ olmaktan çıkarılacak.

Birgün gazetesinde Murat KARATAŞ - Esra CENGİZ imzasıyla yer alan haberi alıntılayarak aktarıyoruz.

Özellikle büyükşehirlerde gece el ayak çekilince, kentin hakimi oluyorlardı. Göz göze gelmemeye özen gösterip gizli gizli seyrettik. Ellerindeki paçavrayı derin derin solumalarını, zayıf vücutlarını kontrolsüz bir biçimde oradan oraya taşımalarını, birbirlerine sokulup uyumalarını... Hemen yanıbaşımızda bitip şuursuz bakışlarıyla yönelttikleri "Para verir misin?" sorusu bizi irkilttiyse de cebimizdeki bozukları verip vicdanlarımızı akladık. Bir iki adım gittikten sonra da unuttuk gittik... Ta ki adları peş peşe cinayet ve kapkaçla anılmaya başlayana dek. Düne kadar görmezden geldiğimiz yüzlerce, onbinlerce tinerci çocuk birden bire sokaklarda özgürce dolaşamamızın müsebbibi olarak vücut buldu. Kimine göre cinayet ve kapkaç bu çocukların işiydi, kimine göre de üstlerine yıkılıyordu. Sorun ortaya kondu... Ekonomik çöküş, göç, vs. vs. Çözüm elbette ortada yoktu. Soruna çözüm bulması gerekenler mi? Elbette yoktular.

Ancak sorunlar gibi çarelerin de tükenmediği Türkiye’nin İstanbul ilinin, Bakırköy ilçesinden çözüm geldi: İlçe sınırları dahilinde yaşayan tinerci çocukları toplayıp Yassıada’ya gönderelim. Orada iki yıl rehabilite edelim...

CHP Bakırköy Kadın Kolları’nın açtığı imza kampanyasına ilk gün 4 bin kişi, tinerci çocukların toplanıp tecrit edilmesi için hazırlanan kampanyaya imzayı çaktı. Bakırköy’ün CHP’li Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen de kampanyaya tam desteğini açıkladı. 24 Kasım’da Bakırköy’deki birçok noktada başlatılan CHP Kadın Kolları’nın imza kampanyasının amacı sokak çocukları için bir ’köy’ oluşturulması ve çocukların rehabilite edilmesi. Erzen’in ortaya attığı fikirler, konunun uzmanları tarafından tepkiyle karşılandı. Uzmanlar, Erzen’in sokak çocuklarını toplayıp, Yassıada’da tecrit ederek eğitme düşüncesi için ’çocukların tecrit edilmeleri, suç olarak görülen davranış biçimlerini büsbütün benimsemelerine neden olur’ yorumunu getirdi.

UZMAN GÖRÜŞLERİ:

Yapılmak istenen sembolik faşizm

Doç. Dr. Melek Göregenli - Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü

Bu tür projeler suçun ve suçlunun izole edilmesi ve böylece suçun önlenebileceği anlayışından kaynaklanıyor. Bir de suçun insanın içinde gerçekleşen birşey olduğu düşüncesinden hareket ediliyor. İlk çağlarda psikiyatrik hastalara ve suçlulara yapılan ’şeytan çıkarma’ töreninden farkı yok aslında. Bu tür olaylar için ’sembolik faşizm’ diye bir kavram kullanılıyor ve artık her yerde rastlanıyor. Neden hiç kimse 15 yıl önce tiner bağımlılığının, kapkaçın olmadığı gerçeğini görmüyor. Bu çocuklar yoksul, ihtiyaçları karşılanmayan çocuklar. Suç kişiliklerinde değil. Bu insan hakları ile ilgili bir mesele değil, bu sembolik faşizm. Faşizmin ari ırk düşüncesiyle aynı. Pisliği yaratan toplum zaten. Bu çocukları potansiyel suçlu olarak görmek, damgalamak ve bu tür projeleri -bırakın uygulamayı- dile getirmek bile faşizmin ruhumuza ne kadar işlediğini gösteriyor. Bu tür uygulamalara daha önce de rastladık. Örneğin Bodrum’da bir ara inşaat işçilerinin kent merkezine girmesi yasaklanmıştı. Bu insan haklarından çok daha geri bir şey.

***


Çocukları damgalıyorlar

Yrd.Doç.Dr Ferda Keskin Bilgi Üniversitesi



17’nci yüzyıldan itibaren Avrupa’da toplumsal ’tecrit’ olarak düşünülen, tehdit olduğu düşünülen başıboş, işsiz insanlardan oluşan grubun bir yerde toplanılmasıyla ilgili projeler vardı. Bu insanları ’normalleştirmek’ ve disiplin altına almak amacıyla hazırlanan bu projelerle bütün toplum disipline edilmeye çalışılıyor. Patolojik olduğu düşünülen bireyleri normalleştiremeseler bile toplumdan uzak tutmak istiyorlar. İster akıl hastanesi, ister cezaevi ya da başka herhangi bir yer bu projelerin başarıya ulaşma şansı yoktur. Bu olayda tam anlamıyla tecrittir. Sokaka çocuklarının iyi birer vatandaş olmayı öğrenebilecekleri yer buralar olamaz. Tam tersine bu çocukların tecrit ve disiplin yüzünden ’suç’ olarak görülen davranış biçimlerini büsbütün benimsemesine neden olur. Böyle mekanlar ’suça eğilimi olduğu’ düşünülen insanları damgalamaktır. Bu tür yerlerin örneğin hapisanelerin sadece cezalandırmak için değil, aynı zamanda rehabilite etmek için de uygun yerler olduğu düşünülür. Ancak bu ıslah projeleri genelde başarısızlığa uğrar. Faucaultcu perspektif buraları ’laboratuar’ olarak görür. Bu örnek üzerinden bütün bir toplumsal düzende disiplin sağlamak amaçlanır. Daha önce benzer bir uygulama köpeklere yapılmıştı. Çok büyük bir farkı var mı? Yardım için yapılan bir organizasyona karşı değilim ama suç işlemeye aday diye bu çocukların bir adaya kapatılması fikri çok korkunç. Anti-stigmata yılında hepsi bütün çocuklar damgalanıyor.

***

Kurtulmaya çalışıyorlar

Umut Çocukları Derneği Başkanı Yusuf Kulca:

Toplum bu çocuklardan kurtulmaya çalışıyor. Bu düşünce sağlıklı bir düşünce değil. Kaldı ki,sokakta yaşayan çocukların kaç tanesinin gasp ve kapkaç gibi olaylara karıştığını kimse araştırmıyor. Bu çocuklar bunlardan sorumlu değil. Son günlerde artan kapkaç olaylarından sonra, sokak çocukları yeniden gündeme geldi. Sokak çocukları zaman zaman bu tür haberlerle gündemin ilk maddesine yerleşiyor. Ancak bu çocuklar kısa bir süre sonra tekrar unutuluyor. Ailesinin yanında kalan madde bağımlısı çocuk sayısı azımsanamayacak büyüklükte. Bu sorun ancak bilimsel yöntemlerle ve toplumun tüm kesimlerinin biraraya gelmesiyle çözülebilir. Tecrit altına alınan çocuklar hepimize ağır bedeller ödetir.


BÜRGÜN GAZETESİ
Yayın Tarihi : 3 Aralık 2004 Cuma 00:02:19
Güncelleme :6 Aralık 2004 Pazartesi 13:07:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?