12
Mayıs
2025
Pazertesi
SİLİVRİ - İSTANBUL

Yedi bela Cem, konuştu

“Yedi Bela Cem” yeniHarman’a konuştu

Cem, Hürriyet’in, “Lisede tokat atan öğretmenini belediye hoparlöründen ‘öldü’ diye anons ettirdi. ANAP ve AKP ilçe başkanlarının cep telefonlarını, ‘Ben gay’im. Gece 24.00’den sonra beni bu numaradan arayın’ diyerek internette yayınladı. Belediye Başkanı Hüseyin Turan’ın çim sahada pantolonunu çıkarırken çekilen fotografını, ‘Karısı türbanlı ama kendisi E. ile yaşıyor’ diye yayınladı” suçlamalarına yanıt verdi.

“Yedi Bela Cem” siz misiniz?

Estafurullah, daha neler? Yani Cem benim ama “Yedi bela” falan değilim. Vallahi neredeyse beni Sedat Peker yapacaklardı. O kadar korkulacak bir adamsam, sopayı elime alayım da, Türkiyemiz’i düzgün yönetsinler diye şu insanları biraz korkutayım.

Kimdir bu “Yedi bela Cem”?

1972 İstanbul doğumlu, orta dereceli bir memur ailesinin tek çocuğu olan, çocukluğunda bol bol haşarılık ve zıpırlık yapmış, büyüdüğünde ise, Türkiye’deki çarpıklıklarla savaşmak istediği için gazetecilik yapan bir insanım. Eğer bu ülkeye zarar vermek isteyenler bana, “yedi bela” diyorlarsa, bu doğru yolda gittiğimin işaretidir..

Gazeteciliğe ne zaman başladınız?

Lise yıllarımda, dayak yediğim öğretmeni şikayet ettiğim Milli Eğitim, şikayet dosyasını hasıraltı edince bu çarpık işleyişi şikayet etmek amacıyla gittiğim bir yerel gazeteden muhabirlik teklifi alarak başladım bu mesleğe..

En son ulusal düzeyde yayınlanan haberiniz neydi? Gazetelere, tv’lere haber geçiyormuşsunuz.

Şu anda herhangi bir medya kuruluşunda çalışmıyorum. Ancak gerek gördüğüm olayları, halkın gerçekleri öğrenme hakkı adına ve sevabına, ulusal gazetelerle tv’lere gönderiyorum. Son olarak Silivri Kaymakamlığı, “lâiklik” kelimesinin anlamını “dinsizlik” olarak yazan bir sözlük dağıtınca bunu tüm medyaya duyurdum. Aynı gün olay ulusal kanallarda bangır bangır yayınlandı.

Bu sözlüğün yazarı Vakit gazetesinden Mehmet Doğan değil mi?

Evet, “Generallere hakaret ettiği” iddiasıyla, 312 generale tazminat ödemeye mahkum olan RTÜK Üyesi Dr. Mehmet Doğan. Ansiklopedi boyutunda devasa bir sözlüktü dağıtılan. Mehmet Doğan’a 67 milyar lira ödeyerek, bin 800’e yakın sözlük alıp, bunları Silivri’deki okullardaki öğrencilere dağıttılar. Heralde amaçları adamın tazminat parası bulmasına yardım etmekti.

AKP’li Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan, pantolonunu çıkartmak üzereyken, fotoğrafını çekip internette yayımlamışsınız. Doğru mu?

O fotoğrafı ne ben çektim, ne de internette yayınladım. Kimin çektiğini de bilmiyorum. Ancak bildiğim bir şey varsa pantolonuna, küloduna sahip olamayan bir Belediye Başkanı’nın yönetiminden kimseye hayır gelmeyeceğidir...

Belediye başkanı Turan, “Cem çekip yayınladı” diyor. İddiasına göre, bir de fotoğrafın altına, “E. adlı bir bayanla yasak ilişki yaşıyordu ve bu fotoğraf E. tarafından ilişki öncesi cep telefonuyla çekildi” notunu düşmüşsünüz. Muhafazakar Zaman gazetesi yazdı bunu, ayrıca Kanal 7 de Haber Saati’nde yayınladı.

Mehmet Doğan’ın sözlük olayı, benim sayemde kamuoyunun gündemine gelince, hem gündemi saptırmak, hem de intikam alınması amacıyla hakkımdaki bu gülünç iddiaların Zaman gazetesi’nde yayınlanması size düşündürücü gelmiyor mu?

Nedir peki bu olay?

Adamlar resmen cemaat dayanışması yapıyorlar... Ama yalan söylemenin ve iftira atmanın günah olduğu akıllarına gelmiyor. Öbür dünyada cayır cayır yanacaklar mazallah. Ben kendilerini buradan tövbe istiğfar etmeye davet ediyorum. Yahu bu adamların yaptığı resmen münafıklık, inanır gibi gözüküp her haltı yiyorlar.

Başkan Turan diyor ki; “Seçimlerden önce halı saha maçına gittik, Cem de vardı. Fotoğrafı soyunma odasında çekti.” Siz, bu halı saha maçına gittiniz mi?

Seçimlerden önce Hüseyin Turan üç kez evime geldi. Israrla danışmanlığını yapmamı istedi. Ben de eski arkadaşım olduğu için kabul ettim. Halı saha maçına da gittik doğru. Ama soyunma odasında resmini çekeceğim ve o da suratıma bakıp sırıtacak.

Aranızda çıkan ilk problem neydi?

Seçimlerin ertesi günü, “Cem artık ben başkan oldum. Açık söylemek gerekirse senden korkuyorum. Bir müddet uzak duralım. Benim gizli danışmanlığımı yap” dedi. Ben de “Ya resmi yaparım ya da hiç yapmam” cevabını verdim. Ama Türkstar Yarışması’nda canlı yayında eleştirilince yana yakıla beni aradı. Aldım O’nu yarışmaya götürdüm.

Türkstar Yarışması da nereden çıktı şimdi?

Hani şu Zerrin Özer’in elektrik vukuatının olup bayıldığı yarışma.

Elektrik borcu yüzünden?

Evet.

Ne oldu o yarışmada? Yarışmacı mıydınız?

Yok canım daha neler. Benim sesim karga gibidir. Zerrin Özer’in Silivri’deki evinde elektrik problemi olunca Ercan Saatçi canlı yayında, “Silivri Belediye Başkanı’nı daha duyarlı olmaya davet ediyorum” demişti. Hüseyin Turan da yana yakıla beni aradı. Ertesi gün de elinden tutup yarışmaya götürdüm.

Nasıl?

Gülümsün Saatçi’yi aradım. Silivri Belediye Başkanı ile programa katılmak istediğimizi söyledim. O da protokol sırasından bize 2 davetiye ayırdı.

Türkstar’da neler oldu?

Yayın sırasında Haldun Dormen, “Silivri Belediye Başkanı da aramızda” diye anons edince kamera bize doğru döndü. Ancak kameraman Hüseyin’i şoför, beni de başkan zannetmiş. Ekranda benim yüzümü zoomlamışlar. Başkanın eşinin akrabaları da kaynanasına telefon edip “Ne kadar temiz yüzlü damadın varmış maşallah” demişler. Kayınvalide bunu hem benim, hem Başkan’ın bulunduğu kalabalık bir ortamda anlatınca Hüseyin kıpkırmızı oldu.

AKP Silivri İlçe Başkanı Tülay Kaynarca, “Bizim adımıza mail adresleri alıp her yere müstehcen içerikli mailler atmaya başladı. Bizim cep telefonlarımızdan başkalarına mesajlar atıyordu. Eşcinsel sitelere girip bizim cep telefonu numaralarımızı bırakıyordu” diyor Zaman Gazetesi’ne yaptığı açıklamalarda.

Herşeyden önce haklarında devam eden iki ayrı kamu davasının seyrini değiştirebileceğini umarak, karşı saldırı taktiği doğrultusunda bu saçma iddiaları ortaya attıklarını söyleyebilirim. İki sene önce de böyle iddialari gündeme getirmişlerdi. Örnek bir hareketle hemen mahkemeye başvurup olayların araştırılmasını istedim. Yargılamalar sonucunda bu anormal iddialari ortaya atanlar, “Madde Tayini Suretiyle Hakaret” suçundan mahkum oldular. Zamanın ANAP İlçe Başkanı’nın (Nadir Benderlioğlu) “Cem’e komplo kuruldu” diye yerel gazetelerde yayınlanan beyanatı var. Yine mahkemeye vereceğim ve yine mahkum olacaklar. Ceza almak galiba bunlara zevk veriyor, orada yargılanırken hiç utanmıyorlar, yüzleri bile kızarmıyor.

Neden size komplo kurmuş olsunlar?

Bizim toplumumuzda doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğu zaten biliniyor. Direnip inatlaşırsanız adam tutup bıçaklatırlar. Bu olayı mahkemeye taşıyıp da onların yaptırdığını ispatlarsanız, bu sefer de komplo kurarlar. Ama başaramayacaklar, yine komik duruma düşecekler. Daha çok direneceğim ve daha da inatla doğru bildiğim yolda gitmeye devam edeceğim Benden kurtulmaları ancak öldürmeleriyle mümkün olabilir. Keşke Türkiye’nin her yerinde benim gibi inatçı idealistler olsa. Yılmak, yorulmak yok, böyleleriyle mücadelem hukuk kuralları dahilinde sonuna kadar devam edecek.

Tülay Kaynarca bir kadın. Sizi, seçimler sırasında, “Gencim, güzelim, Müezzinoğlu’na rakibim” diye mailler atmakla suçluyor. Bir kadın, kendini rencide edebilecek böylesi bir iddiayı neden gündeme getirsin?

Milletvekili olmak istiyor, hırslarına gem vuramıyor. “İlle de koltuk” diye yırtınıyor. Ben böyle bir şey yaptıysam niye mahkemeye vermedi, niye adalete koşmadı, niye hukuka gitmedi de şimdi dedikodu yapıyor? Seçimler bitene kadar niçin her gün yanımdan ayrılmadı ve danışmanlık yapmama izin verdi? Sorsanıza kendisine! Türkiye dedikodu değil, bir hukuk devletidir. Şikayeti olan hukukka gitsin. Hukuktan korkanın mutlaka bir ayıbı, bir açığı vardır. Ben niye korkmuyorum? Dedikodu yapmasınlar, ayıptır. Ama hukuka giden hep ben oluyorum. Bunlar iktidar partisinden ama hukuktan korkuyorlar. Niçin? Bir yaraları mı var? Demek ki var. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Silivri bunların eline kaldı ya.. İnanın içim yanıyor. Vah Silivrim vah, vah İstanbulum vah, vah Türkiyem vah...

Dayak yediğin öğretmenin evine telefon açıp, “sapık sözler” söylemişsin.

Yok daha neler! Başkan o evde miymiş? Yoksa o anda, benim yanımda olup da, yardım mı ediyormuş? Madem bu sapıklıkları yapıyormuşum. Seçim zamanı niye beni yanından ayırmamış. Hayatta, siz siz olun; sinsi ve yanar döner insanlara dikkat edin.

Babanız sana otomobil almadı diye, kendi evinizden 900’lü hatları arayıp, 20 milyarlık bir fatura ile intikam aldın mı?

Bunlar işin iyice cıvığını çıkardılar. Ne uyduracaklarını şaşırıyorlar, artık coştular bir kere sallayıp duruyorlar. Babam vefat edeli üç sene oldu. Üç sene öncesinin yirmi milyar lirası… “Yuh!” dedim ya. Zaman’daki yazıdan sonra gaza gelmişler, ne uyduracaklarını şaşırdılar.

Başkan’ın iddiasına göre, ANAP İlçe Başkanı Nadir Benderlioğlu ve Refik Bek’in cep telefonlarını bir internet porno sitesine, “Ben Gay’im. Gece 24.00’den sonra beni bu numaradan arayın” diyerek yayınlamışsınız. Hürriyet gazetesinde yazıyor.

Tövbe tövbe ya… O olayı da anlatayım: Bu adamlar birbirlerine eşek şakası yapmaktan çok hoşlanırlar. Birgün birbirlerini internete vermişler. Gay sitesindeki arkadaş arama bölümüne, “iri yarı, kıllı, pala bıyıklı, katana gibi erkek arıyorum” yazıp, altına da birbirlerinin cep telefonlarını yazmışlar. Bu işlere bakan ne kadar adam varsa, bunları aramaya başlamış. Bu olayı da bana Hüseyin Turan anlatmıştı. Anlatırken de gülmekten konuşamıyordu. Kendi bürosunda bilgisayarını açıp gösterdi. Sitenin adını da ezbere yazıverdi. AKP’li adam, gay sitesinin adresini nereden biliyor? Kıllı kıllı adam resimleri vardı, koca gün bunlara mı bakıyor?

Bir gazeteciye kin bağlamışsınız. Onun mailinden, “Silivri Kaymakamı Ali Dursun öldü” diye haber geçmişsiniz. İstanbul Valisi de, gazetede yayımlanan haber üzerine ilçeyi arayıp başsağlığı dilemiş.

Allah Allah ya... Sefa (Kara) adlı bir arkadaş vardı. Geçen sene, birisi bununla, “Kaymakam kalp krizi geçirdi” diye dalga geçmiş. Adam da, tutup araştırmadan Zaman’a göndermiş. Zaman Gazetesi de, sazan gazetesi gibi ataklık yapıp haberi yayınlamış. Kendi saflıklarına güleceklerine, “Bu işi de Cem yaptı” diyorlar. Anlayın işte Zaman’ın gazeteciliğini. Bana çamur atacaklarına aynaya bakıp kendilerine gülsünler…

Bundan sonra ne olacak?

Basın Konseyi’ne başvurdum. Hakkımda soruşturma açılmasını ve gerekirse söz konusu kişiler ile konsey önünde yüzleşebileceğimi belirttim. Davet geldi. Yakında Konsey’de görüşülecek.

Orası karışmasın bari. Oktay Ekşi’nin fotoğrafları da dolaşmasın sonra internette.

Hah ha. Yok be abi. Olan biteni herkes biliyor, görüyor. Herşey tüm açıklığı ile ortaya çıkacak. Bende herşeyim belgesi mevcut ve dileyen herkese sunabilirim.

(Röportajın tümü, yeniHarman’ın gazete bayiilerindeki sayısında)
Yeniharman
Yayın Tarihi : 22 Aralık 2004 Çarşamba 17:46:50
Güncelleme :21 Nisan 2005 Perşembe 14:34:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
arslan karabey IP: 81.215.68.xxx Tarih : 29.03.2005 16:18:04
CEM GÜNER NE DİYORSA HATTA NE SÖYLÜYORSA DOĞRUDUR..BELEDİYE BŞK VE ETRAFINDAKİLERİN İŞİNE GELMEYİNCE O BÜYÜK BİR YALANCIDIR DİYORLAR ÇIKARLARINA TERS DÜŞÜNCE BU ARKADAŞIN EVİNİN ETRAFINI BİLE YIKMAYA KALKTILAR ES KAZA TAPUSU OLMASAYDI EVİNİDE YIKARLARDI MAZALLAH SİLİVRİYİ PEŞKEŞ ÇEKMELERİNE İZİN VERMEYECEĞİZ. GERİ SAYIM BAŞLADI SON 4 YIL