5
Mayıs
2024
Pazar
ÜSKÜDAR - İSTANBUL
Belediye Sayfaları

Neyzen Salim Bey


Neyzen Salim Bey   (1829 -1884)


Salim Bey Üsküdar'lıdır; bü yüzden Üsküdarlı Salim olarak da bilinir.Kardeşi Hacı Faik Bey gibi onun da hayat hikayesi hakkında ayrıntılı bilgimiz yok. Takriben 1829 ya da 1830 yılında Üsküdar'da doğdu.O zamana göre iyi öğrenim gördüğü yaptığı memuriyetlerden ve güçlü bir sanatkar oluşundan anlaşılıyor .Üsküdar'ın Kefçe Dede Mahallesi ve Karacaahmed Caddesi'nde bulunan Şeyh Cemal Efendi Tekkesi Şeyhi Fethi Efendi ya da Malatyalı Osman Ağa adı ile anılan bu zatın kızı Dürriye Hanımla evlenmiş, bu evlilikten Sadiye adında bir kız çocuğu doğmuştur . 

Genç yaşında kendini yetiştirmeye ve tasavvuf yolunda çalışmaya başlayarak Sâdiyye tarikatına girdi.Kısa zamanda kayınpederinin ''Hilafet'' aldı. Bu tarikattan olmasına rağmen Mevlevilik, Rufâilik gibi tarikatların da dostuydu. Pek çok tekkede ney çalmış, yeğeninin ifadesine göre ''Ticaret Nezareti''nde müdürlük yapmıştır .
 Salim Bey, 1884 (H.1302) Ramazan'ının 22. Pazar günü, Şeyh Edhem Efendi'nin Rifâî dergahında yapılan ayinde taksim etmiş, ayin devam ederken fenalaşmış, tekkenin zikirbaşısına ''Kerim Allah, Rahim Allah'' ilâhisini okumasını söylemiş ve o anda vefat etmiştir.Ertesi gün Üsküdar Yenicamii'nde öğle namazı kılındıktan sonra  kayınpederinin Salı Tekkesi altındaki türbesine ve onun yanına defnedildi. Usküdarlı Osman Şemsi Efendi'nin tarih şiiri şöyle: 

Ney çalar iken Rifâî dergahında nagehan,
Göçtü Allah diyerek i'lân kıldı vaslını.
Akl-ı âşir çıkdı yazdı fevtine tarih Şems,
Çaldı neyzen mîr Salim ömrünün son faslını.
Sonraları tekke ile bu türbe de harabe olmuş, iki tarafına nar resmi işlenmiş mezar taşı da, mezarı da ortadan kalkmıştır.

Salim Bey , Fethi Efendi'ye damat olduktan sonra tasavvufa ve edebiyata yönelerek etraflı bilgi sahibi oldu. Çok dindar bir kimse olduğunu, bir çok tekkeye birden devam ederek âyinlere katıldığını çeşitli kaynaklardan öğreniyoruz. Ney üflemesini Beşiktaş Mevlevihanesi Şeyhi Neyzen Salih Dede'nin üvey kardeşi neyzen ve giriftzen Said Dede'den öğrendi. Hoşsadâ adındaki eserde ney hocasının neyzen ve tanburi Oskiyan Efendi olduğu belirtiliyor. Oysa bütün kaynaklar bu konuda hocasının Said Dede olduğu noktasında birleşiyor. Bununla beraber Oskiyan Efendi'den de ders almış olması uzak bir ihtimal değildir. 

Ünü İstanbul’a yayıldıkça mûsiki sever çevrelerce aranan bir neyzen oldu. Üsküdar Mevlevihanesi'nde ki neyzenliğinden başka Kıyami tekkelerinde ''İsm-i Celâ1'' sırasında mansur çalardı. Giriftzen Rıza Bey'in (öl.1886) yakın dostu olduğundan, gidilecek yerlere genellikle birlikte giderler , biri ney üflerken diğeri dem tutardı. Şiirlede uğraşarak bazı şiirler söylemiştir .Yaşadığı sürece isteyen her heveskara bu sanatı öğretmiş, hayli öğrenci yetiştirmiştir Bunların içinde en ünlüsü Neyzen Aziz Dede'dir .Söylendiğine göre bazı hatırlı kimselerin konaklarına derse giderdi. Bu yıllarda piyano konaklara girmeye ve Türk musikisi icrasına katılmaya yeni yeni başlamıştı. 

Salim Bey de bu gidişe ayak uydurmaya çalışmış, piyano ile eser icra edilirken akort tutmadığından, ney'in boyunu biraz kısaltarak akordu tizleştirirmiş.
Söz eseri de bestelemiş olmasına rağmen daha çok saz eserleriyle tanınmış, bunların çoğu sevilmiş ve tutulmuştur. Zevkli ve güçlü istidadı sayesinde saz mûsikimize ölmez eserler hediye etmiştir .Bir tarikat müntesibi ve tasavvufla uğraşan bir kimse olmakla birlikte, eserlerinde daha çok duygu ve düşüncenin hakim dolduğu bir yolda ilerlemiştir. 117 Saz eserlerinin repertuarımızda beş peşrevi ile dört saz semaisi bulunmaktadır .

Vekilinize soru sormak/sorununuzu iletmek ister misiniz?
Sorular/Cevaplar