Bugün Bana, Yarın Başkasına!..

Bir rivayet vardır anlatılır. Tarihin birinde oğlunun yaptığı hatalardan bıkan bir baba "oğlum sen bu kafayla adam olamazsın" dermiş. Çocuk da " ben adam olayım sen gör" demiş babasına... Ve aradan yıllar geçmiş çocuk büyümüş iyi bir iş (kral, vali, kaymakam vb. değişik örnekleri var) sahibi olmuş. Sonra da emrindeki iki adamla babasını çağırtıp, "Baba hani bana adam olamazsın diyordun ya, bak gördün mü, ben ne oldum?" diye böbürlenmiş. Çocuğunun kendisine böyle kibirli davrandığından biraz rahatsızlık duyan baba; "Oğlum ben sana iyi bir işe sahip olamazsın demedim ki" demiş. Oğlu da "nedir öyleyse" diye sormuş. "Ben sana adam olamazsın dedim, iyi bir iş sahibi olamazsın demedim. İyi bir iş sahibi olmuşsun ama adam olamamışsın. Babanın ayağına geleceğine, sen babanı ayağına getiriyorsun" demiş.

Burada babayı da haklı bulanlar var çocuğu da... Aslında önemli olan; "kişinin elindeki yetkiyi adam gibi kullanabilmesidir" bence. Bir baba, büyüklüğünden dolayı oğluna daha itinalı, daha idareci yaklaşmalı, oğlu da geldiği makam ve mevki ne olursa olsun kendini kâinatın hâkimi gibi görmeyerek, babasına adam gibi yaklaşmalı…

Bu örnekle başlamak istedim yazıma. Başımdan geçen bir olaya açıklık getirebilmek için!

11 Kasım 2007 Pazar gününün sabahı saat 11.30 sıralarında ailem ile birlikte evimde kahvaltı yapıyorum, telefonum çaldı. Ben telefona yetişemedim, açana kadar kapandı telefon. Olacağı var ya işte, bu defa ben aradım karşı tarafı. Bir arkadaşım Pınarhisarspor'un Ahmetbey Karşıyaka spor ile oynayacağı maç için taraftara araç kaldırdığını ve beni beklediklerini söyledi. Ben de aceleyle hazırlanıp indim aşağıya. Bir Pınarhisar'lı olarak Pınarhisarspor'un maçını seyretmek amacıyla taraftar aracına bindim. Araç az ileride başka taraftarları almak için durduğunda yanıma Pınarhisarspor yönetiminden Koray Gezgin gelerek; "Süleyman Abi, kulüp başkanı Harun Özbinek senin bu araçtan inmeni istiyor, senin bu araçla maçımızı izlemeye gelmeni istemiyor" dedi. Önceki bir iki hafta taraftara araç kaldırılmamış, ben futbolcular ile aynı araçta gitmek istediğimde, yine Koray arkadaşımız bana aynı şeyi söylemişti. Ben de aracın sadece futbolculara tahsis edildiğini düşünerek saygı ile karşıladım ve araçtan inmiştim (gerçi yine başkaları araçla gitti ya neyse) . Ancal, taraftarlar için tahsis edilen araca bindiğimde yine aynı muamele ile karşılaşınca şaşırdım. Ben de; "kardeşim bu araç taraftar aracı ve Pınarhisarspor sadece Harun Abi'nin takımı değil, tüm Pınarhisar'ın takımı ve benim de bu araçla Pınarhisarspor'u izlemeye gelmek en doğal hakkım sanırım" dedim.

O sırada olayın yaşandığı yere yakın bulunan Pınarhisarspor Kulübü başkanı Harun Özbinek de yine uzaktan benim araçtan inmemi isteyen arkadaşa başka bir talimat verdi ve bu defa Koray Gezgin isimli yönetici, yanında yine yönetim kurulunda görev yapan Cafer Kılıç isimli bir başka arkadaş ile birlikte geldi ve "Harun Abi, senin araçtan aşağıya inmeni istiyor, yoksa aracın gitmesine izin vermeyecek, araç iptal edilecek" dediler.

Ben bu durumun adilane bir durum olmadığını, Koray ve Cafer'in yaptıklarının doğru olmadığını, önceki senelerde bizim deplasman maçlarına gittiğimizde yaşadığımız olumsuzluklara rağmen maçlara gelmeyen başkanlarının ve bazı yöneticilerinin niye şimdi böyle davrandıklarını sorarak, Başkan Harun Özbinek’in uzaktan talimat vereceğine, kendisinin gelip konuşmasının sorunları halletmek adına daha doğru olacağını belirttim. Yönetim kurulunda görevli Cafer Kılıç’ın benim söylediklerim zoruna gitmiş olacak ki, öfkelenip üzerime yürümeye başladı ve bana saldırdı. Neticede istemeyerek yaşanan tatsız birkaç olay yaşandı ve durum emniyet güçleri aracılığı ile şu an savcılığa intikal etmiş bulunmakta.

Ben hangi spor kulübü olursa olsun almış olduğu kararlara saygı duyarım. Eğer Pınarhisarspor Kulübü kendi içerisinde resmi şekilde benim Pınarhisarspor’a zarar vereceğimi düşünerek, kendilerince kaldırılacak araçlara binmemem gerektiğine, maçlarını dahi izlemeye gelmemem gerektiğine ilişkin ispatlı bir resmi karar almışsa buna da saygı duyarım. Ama kişiler ellerindeki yetkiyi farklı yönde kişisel çıkarları doğrultusunda kullanıyorlarsa, hakkımı sonuna kadar da ararım.

Ki ben; zamanında sabahın köründe kalkıp, yağmurda çamurda Pınarhisar’ın sahasına bayrak bağlarken, Pınarhisarspor’un evrak işlerini bir ayakçı gibi hallederken, sakatlanan oyuncularını hastaneye götürürken Pınarhisarspor deplasman maçlarında hakarete uğrayıp, elimden fotoğraf makinem alınırken, Pınarhisarspor’un sahası çimleneceğinde kepçe ile kazılan çukurları kürekle toprak atarak doldururken (benden yana helal olsun), EN ÖNEMLİSİ DE PINARHİSARSPOR’UN MADDİ KAZANÇ SAĞLAMASI İÇİN YAPILAN TOMBALA ÇEKTİRME İŞLEMİNDE HER AKŞAM BELEDİYE DÜĞÜN SALONUNA GELEREK PARA İLE KART ALIP PINARHİSARSPOR’A CEBİMDEN TOMBALA PARASI VERİRKEN BU BAŞKAN VE YÖNETİCİ KARDEŞLERİMİZ NERELERDEYDİ? SORARIM ONLARA.

Benim Pınarhisarspor ve Pınarhisar sahası ile ilgili yazdığım yazılarımda hiçbir art niyet ve taraf gütmediğim halde, Kulüp Başkanı Harun Özbinek’in bana gerek telefon ile gerekse şifahen tehditler savuracağına, önce kendisi Pınarhisarspor Kulübüne nasıl başkan olmuş onu incelesin ve inceletsin.

Madem başkan ve yöneticiler Pınarhisarspor Kulübünü bu kadar düşünüyorlardı niye “Sarhoş Zabıta” diyerek dalga geçtikleri Pınarhisarspor Kulübü önceki başkanı Mustafa Akbaş ve diğer üyelerin haberi bile olmadan kendi aralarında sahte imzalarla kongre yaptılar.

Harun Özbinek’i bu kulübün başına kim getirdi?

Kaç kişi genel kurula gelerek çoğunluk sağlandı da seçim oldu?

Kaç kişi alınan karara imza attı. Pınarhisarspor Kulübü’nün çıkarları için ve menfaatleri için mi, yoksa şahsi menfaatler için mi başkan seçimi bu şekilde yapıldı?

Pınarhisarspor Kulübü’nün Yönetim Kurulu çatısı altında bu denli ince eleyip sık dokuyan kardeşlerimiz bu seçimi gerçekleştirirken hangi akla hizmet ettiler?

Pınarhisarspor’un Kulüp Binası niye kapatıldı? Şimdi nerede faaliyetini sürdürüyor?

Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne ait Kapalı Spor Salonu’nda Pınarhisarspor Kulübünün malzemelerinin depolanması için kimden izin aldılar, bu yetkiyi kendilerine kim verdi?

Mademki her şey Pınarhisarspor Kulübü’nün menfaatleri doğrultusunda yapılıyor. Bu yapılan kişisel yanlışlıklar, şahsi hareketler bir Pınarhisarspor Kulübü temsilcisine ne kadar yakışır. Yarın öbür gün yapılan bu şahsi entrikaların ardından, yapılan yanlışlıklar ortaya çıktığı zaman bunun neticesinde zararı Pınarhisarspor Kulübü görmez mi?

Pınarhisarspor Kulübü sadece birkaç kişinin babasının malı değil, tüm Pınarhisar halkının kulübüdür. Lütfen herkes gerek başkan, gerek yönetici, gerek üye, gerek taraftar her ne olursa olsun elini vicdanına koyarak, yükümlü oldukları kurumu veya kuruluşu adam gibi temsil etsin. Bugün bana yapılan, yarın bir başkasına yapılmasın…

Bu arada son olarak hiçbir kurum, kuruluş ve kişi ile şahsi bir sorunum olmadığını dile getirerek, yukarıda yazdıklarım hakkında Kırklareli Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu, Dernekler Kurulu, Gençlik Spor İl Müdürlüğü ve ilgili yargı organlarının gerekli duyarlılığı göstererek olayların üzerinde titizlikle duracağından emin olduğumu da ayrıca belirtmek isterim.