Sadece Bir Tavsiye

Her insan muhakkak ki bir olmaz. Herkesi de kendimiz gibi zannetmemeliyiz. Bir iş veya bir emanet teslim ettiğimiz kişilerin, kendilerine teslim edilen emanetlerine ve işlerine ne kadar sadık olduklarına dair kafamızda soru işaretleri varsa, hatta buna dair bir takım söylentiler kulağımıza geliyorsa, hiç zaman kaybetmeden bir takım çözüm yolları aranmalıdır.

Örneğin; bir amirin ya da bir sorumlunun emri altındaki kişilerin tamamını aynı anda takip etmesi mümkün olmayabilir. Bu doğrultuda yaptıkları işler hakkında da aynı anda bilgi sahibi olamayabilirler. Tabi her türlü olumsuzluğa rağmen, gelişmeleri kontrol altında tutabilmesi için bir takım formüller muhakkak mevcuttur. Öncelikle sıkıntı nereden kaynaklanıyorsa, o yönde çözüm yolları aramak atılacak ilk adımların en mantıklısıdır.

Bu arada hiç kimseden dört dörtlük bir performans beklenemez kesinlikle. Ama çalışan bir kişinin, hele ki vatandaşa hitap eden bir sorumluluğu varsa, bu durumda kendisine çok dikkat etmesi gerekmektedir. Hem kendini temsilen, hem de ekmeğini yediği iş yerinin adilane bir şekilde temsil edilmesi doğrultusunda görevini hakkaniyet çerçevesinde yerine getirmelidir. Bazen öyle insanlarla karşılaşıyoruz ki; adam ne iş yaptığını kendi de bilmiyor!.. İnanın aldığı paranın hakkını veremeyen öyle insanlar var ki bazı işlerde, şaşar kalırsınız. Şaşırıp kalmayı bir yana bırakın müthiş derecede öfkelenirsiniz… Tüm bu saçmalıklar karşısında insanın ağzına geleni söyleyesi bile gelir bazı zaman, ama kendinizi zor tutarsınız.

Kimi sabahtan akşama kadar üzerindeki elbisenin bir yeri dahi buruşmadan aylak oturur, kimi ise eve gittiğinde çoluk çocuğuna bile zaman ayıramaz işinde yaşadığı yoğunluktan ve yorgunluktan. Kimini ise hesapta işte olduğu halde, arasanız da bulamazsınız. Kim bilir belki akşamdan kalmadır, belki de akşam hızını alamamıştır, akşamdan yarım kalan işini tamamlamaktadır. Olmaz olmaz demeyin, oluyor maalesef bunlar hayatımızda. Bu arada şu iş yerlerine ait araç gereçleri fuzuli yere kullananları hiç hesaba katmıyorum!.. İşyerlerine ait araçları babalarının malı gibi kullananlar, sanki o araçlar alınırken ceplerinden para çıkmış gibi, araçları kendi zevkleri doğrultusunda kullananlar, boş yere söz konusu araçları meşgul edenler de madalyonun diğer tarafında kalan şaklabanlardır.

Hani akşamdan kalmalar ya da akşamdan yarım kalan işini halletmeye çalışanlar demiştik ya! Yani iş saatlerinde, mesai saatlerinde kafa çekenlerden bahsediyorum. Bu tipler en tehlikeli olanlarıdır. Adamı arasan da bulamazsın, gerçi adresi bellidir ya, sen de biliyorsundur ama adama iş vermeye korkuyorsundur. İdare etmeye çalışıyorsundur, onun günahına sen de ortak oluyorsundur farkında olmadan, ya da bile bile…

Neyse aslında böylesi durumlar birçok yerde cereyan etmektedir ama bazı şeyler de hep lafta kalır. İşte ben bu konuda değerli yetkililerimize, idarecilerimize bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Bu tip olayların önlenebilmesi için, veya en aza indirgenebilmesi için; şirketlerde, ofislerde, kamu kurum ve kuruluşlarında, vatandaşa hizmetin olduğu tüm birimlerde bir promil (alkol derecesi) ölçme cihazı olsa, işyerlerine girişlerinde çalışanlar kart basmadan önce, ya da imza atmadan önce promil (alkol derecesi) ölçme cihazına bir nefes üfleseler bence işlerimiz daha sağlıklı yürür. Hatta bu durum hem sabah, hem de öğlen girişlerinde, hatta vardiyalı çalışan yerlerin tüm girişlerinde uygulanabilir. Olur ya, belki dalgınlıkla biri alkol almıştır!.. Hiç değilse o şekilde çalışmaktansa gidip biraz istirahat eder. En azından hem işveren çalışanının durumunu görmüş olur, hem de çalışanın ve sunacağı hizmetin sağlığı açısından biraz faydalı bir durum yaratılmış olur.

Benimkisi sadece bir tavsiye. Ama bu durum değerlendirilirse bence ülke çapında oldukça önemli bir icraat gerçekleştirilmiş olur. Artık bu durum saygıdeğer idarecilerimiz ve yetkililerimiz tarafından dikkate alınır mı, yoksa konu ile ilgili yeni bir kanun hükmünde kararname mi çıkartılır bilmem ama adam gibi uygulandığı sürece çok faydalı olacağına inancım sonsuz.