18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

"Tsunami" mi, "yılanların öcü" mü?

Bu kaçıncı “sonbahar”, kaçıncı “dalga”? Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği tarafından yürütülen 28 Şubat soruşturmasının 4. dalgasında birçok yörede, 6’sı muvazzaf 11’i emekli toplam17 şüpheli gözaltına alındı. Bugünkü yazımda “dalga” değil “tsunami”, nerede nasıl biteceği belli değil, boğuluyoruz diye yazıyordum ki Erdoğan önleyici vuruşu yaptı; “Tek adamımız” sefer dönüşü “Dalgalar artık boğuyor. Bir dalga, iki dalga, üç dalga, dört dalga falan bunlar toplumun huzurunu da kaçırıyor kusura bakmasınlar (her halde özel yetkililer) o dalgalarda ülke boğulur” dedi!

***

“Good Morning Mr. Prime Minister;” daha önce, “Gittiği yere kadar gitmeli” buyurmuş, Özel Yetkili Savcıları desteklemişti. Şimdi ne oldu? Başına taş mı düştü? Hidayete mi erdi, yoksa dışarıdan uyarılar, endişeler mi aldı? Her halde intikam duygularına rağmen onun da vicdanı rahatsız olmuştur. Keşke suni vicdan muhasebesini “fahri savcılığınca” yürütülmekte olan diğer dava ve tutuklama dalgalarında da gösterse...

“Dalgaların” esbabı mucibesi “mâlumdan” malum: 28 Şubat’ta Anayasal görevleri icabı Başbakan Erbakan’ın altı kızarmış irtica hareketini durdurduğu için askerlerden intikam alıyorlar. Erdoğan’ın yardımcısı Bülent Arınç, “Yumruğumuzu sıkarak bugüne kadar bekledik. Şimdi yumruğu vurma sırası bizde” diyor.

Ne kadar zaman beklemiş? Herhalde Menemen’de 1930’da Asteğmen Kubilay’ın başını kesen Derviş Mehmet irtica ayaklanması bastırıldıktan, kendisi ve avanesi Muğlalı Mustafa Paşa Divani harbi tarafından idam edildikten bu yana! Arınç ve Erdoğan anlaşılan Türk Ordusu’nun TC’yi korumasını ve kollamasını hiç bağışlamamışlar. Şimdi boyuna İstiklal Mahkemesi’ni, İskilipli Atıf Hocayı idama mahkum ettikleri için suçlarlar. Ama sıra henüz Derviş Mehmet’e gelmedi. O da yakındır!

Öteden beri Derviş Mehmet’in, Bülent Arınç’ın, hısmı hatta dedesi olduğu söylenir. Ansiklopedilerde aynen, (Menemen-Sümbüller Köyü) ikinci eşinden torunu, babadan Girit Rum’u, anadan Mısırlı Arap “Menemen isyancısı Derviş Mehmet’in, Bülent Arınç’ın dedesi olduğu” yazılmıştır..

Ancak Arınç, şimdiye kadar bu iddialara ve benim sorularıma cevap vermedi... Acaba “sükut” ikrardan mı geliyor?

İnsanlar tabii, babalarının analarının ve dedelerinin yaptıklarından dolayı suçlanmazlar.. Ama “soya çekim”, “yılanların öcü” müthiş olur!

***

Türk Ordusu’ndan öç alma dalgalarının zamanlaması yanlış. “Fahri Başkomutan” Suriye’ye saldırmaya hazır. Ama komutanların çoğu esarette. Gerçi elhamdülillah Türk Ordusu, son subayına ve son neferine kadar dövüşür ama “dalgalar” durulmazsa... Sıra neredeyse manga komutanlarına “onbaşılara” gelecekti!

Şimdi sormak isterim; Dalgalar artık Erdoğan’ı bile rahatsız etti, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in vicdanı, silah arkadaşlarının kendi komutanlarının tutuklanmasından ve ordusuyla böyle dalga geçilmesinden rahatsız değil mi? Ondan “darbe” isteyen yok. Ama Işık Koşaner Paşa ve diğer komutanların onurlu örneği var. Şimdi belki Başbakan’ın vicdan muhasebesinden örnek alır!

Merak ediyorum; Amerika’da meslektaşlarından bu “dalgalar” hususunda sorular olmuşsa nasıl izah etti!...
 

Yayın Tarihi : 11 Mayıs 2012 Cuma 09:38:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
K. Mükremin BARUT IP: 78.163.198.xxx Tarih : 11.05.2012 12:06:24

Her iki taraf; gerek sayın yazar, gerekse hükümeti temsil eden fikir adamları bir araya gelip geçmişte yaşanmış olayları masaya yatırmalılar. Önce hakikatler üzerinde ortak bir zemin yaratılmalı sonra tartışılmalı. Ya da bu ülke için doğru olan, halka fayda getirmesi gerekenler nedir işte bunlara o vakit ulaşılmalı.

ŞÖYLE BAKALIM: 

1. Menemen DİINDARLARI, DİN ADAMLARINI TASVİYE etmek için planlanmış kirli bir tiyatrodur. Bu tiyatro sahnesinde Menemen'in seçilme nedeni; Menemen halkının Fethi beyin Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı destekliyor olmasıdır.

Bu olayda Asteğmen Kubilay bile bile, din ve imanla alakası olmayan esrarkeş ve meczup bir grubun önüne yem olarak atılmıştır. Yarası hafifken kaçtığı kayamakamlık binasının kapısı açılmamış, bu da meczupları cesaretlendirmiştir. Günümüzde Kubilay'ı anma törenlerine, ailesinin katılmamasının nedenini araştırın. Olayın çirkinliği; buradaki kişiler üzerinden azmettirici ve azmettiriciler aranmasıdır. Bu cadı avında değerli ve sevilen din alimlerine ulaşılmaya çalışılmıştır.

2. İskilipli Atıf Hoca burada defalarca yazıldı. Suçsuz olduğuna inananlardanım. Bu nedenle detaylara girmiyorum. Ancak kimi jakoben cumhuriyetçilerinin korkulu rüyası bu Ergenokon soruşturmalarının ucunun İstiklal mahkemelerine ulaşacağı olgusudur. Ama korkmayın AKP bunu becerecek potansiyel ve yeteneğe sahip değil. Üstelik objektif olması çok zor. Bir şeyler yapacağım derken, haklıyken haksız duruma düşecek kadar, işleri karıştırabilir.

3. "Ancak Arınç, şimdiye kadar bu iddialara ve benim sorularıma cevap vermedi... Acaba “sükut” ikrardan mı geliyor?" Bu cümlenizin o kadar tahrik edici ve savaş ilan eden bir yapı gösteriyorki, düşündüğünüz karşılığı yarattığınız üslup üzerinden aldığınızda, ne sizin ne de onun yanında hiç bir yandaş olmayacaktır.

4. Benim kuşaktan başlamak üzere (78 KUŞAĞI) hepimizin modası çoktan geçmiş bu saldırgan üslubu bırakmamız gerekir. Bu ötekileştirici ve nerfrete dayalı söylemin kimseye getireceği bir yarar yok. Hele ülkeye hiç mi hiç.

5. YÜKSEK YETKİLİ MAHKEMELER, DGM karşılığı kurulmuş mahkemelerdir. DGM'ler devleti, bir takım "kötü huylu" vatandaşlara karşı koruyordu. Yüksek Yetkili Mahkemeler ise; sivil siyasetçileri, darbeciliği iş edinmiş "kötü huylu" askerlerden koruyacak. Hukuk içinde, özelleştirilmiş hukuk alanları olamaz. Ama maalesef her iki mahkemenin de selefi, ya da atası İSTİKLAL MAHKEMELERİ'dir. İstiklal Mahkemelerinde çıkan idam kararlarında meclis onay şartı yoktu. İzmir Suikasti davasında aldıkları cezaya itiraz eden iki vatandaşın itirazları incelenmiş ve haklarında beraat yerine idam kararı çıkmıştır. Maliye Nazırı Cavit Bey (rahmetli Şiar Yalçın'ın babası) yargılanmamış, resmen katledilmiştir.

Milletçe bireyi merkeze oturtmuş bir hukuk sistemini hak etmiyor muyuz? 

6. Bir yanda köşe yazarları diğer yanda siyasetçiler, millet sisizn bu "kayıkçı kavganızdan" bıkıp usandı. Ama siz bıkmadınız.

7. Şimdi başbakan yarattığı kaos altında ezilmeye başladı. Danışmanları uyarıda bulundular ki böyle bir açıklamada bulundu. 

8. 28 Şubatın kodları deşifre olmuşken ve durum tamamen bir emek-sermaye çelişkisinin kendine askerler ve hükümet üzerinden savaş alanı yarattığı biliniyorken siz hala 28 Şubatı savunun. Yaptığınız tek iş; kendinizle birlikte bu ülkenin laik vatandaşlarınını elini zayıflatmak. Çünkü bilginin doğru olan temmellerine dayanmadan savunma yapıyorsunuz. Yani değişmeyen ezber üzerinden. Saygılarımla. K. Mükremin BARUT