22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

12 Eylül

DARBE – MUHTIRA –MÜDAHALE 

12 Eylül 1980 “Askeri Müdahalesinin , 27. Yıldönümü… Önce, terimleri doğru tanımlayalım: 27 Mayıs 1960 hareketi bir “albaylar cuntasının” klasik bir “darbesi” idi. .. Buna karşılık , . “12 Mart 1980 , “Muhtıra”- uyarı idi.12 Eylül ise, Komuta zinciri içinde yapılmış, askeri bır “müdahale” idi.

27 MAYIS  

“Darbe”, Deniz Baykal’ın da dediği gibi elbette ” sorunlarımıza çözüm değildir. ,“27Mayıs darbesinin” çözüm olmadığı, bütün değerleri ve dengeleri alt üst etmesinden belli oldu. . Hemen sonra, 1961 Anayasasının “bolluğu” yüzünden, kaynatılan “Cadı kazanından”, APO, PKK başta, terör ve bugünkü sorunların tohumları üredi.
Şimdi herkes –sağdan ve soldan , “12 Eylül’e ve zamanın Komutanlarına,” ,yargılanmalarını isterken, sonra olanları, biraz da fazla, dramatize ederken, 27 Mayıs darbesinden sonra yaşananlar ve bu “darbenin” suçluları unutuluyor… 27 Mayıs “darbecilerinin” de yargılamasından söz edilmiyor. Galiba o “darbe” bazı gönüllere göre, bir “darbe” idi! Gerçi, o “darbecilerin” çoğu mevlalarını buldular ve kalanların da “cezai ehliyetleri” kalmadı, Ama , hiç olmazsa, tarihi hakkaniyet gereği, bunları belirtmek gerek!

12 EYLÜL

Komutanlar, 12 Eylül Müdahalesini yapmaya zorlanmışlardı, çünkü 12 Mart muhtırası siyasileri uyarmaya yetmemişti; sokaklarda, her gün, onlarla Genç öldürülürken, terör kol gezerken, onlar, gereken tedbirleri almak yerine, kısır çekişmeler sen- ben kavgasına dalmışlar ve bir iç savaşa, ordunun da bölünmesine ramak kalmış, “müdahale” kaçınılmaz olmuştu.
Sormak gerek: 12 Mart ve 12 Eylül olmasaydı, ne olurdu ve bugün ülke nerede olurdu ?
Komutanların, amacı iktidarda kalmak değildi; “süngünün üzerine oturulamayacağını” biliyorlardı ve samimi olarak istedikleri demokrasiyi gene rayına oturtmak istiyorlardı. Metotları, uygulamaları yanlıştı… İş şirazesinden çıktı, büyük yanlışlar, haksızlıklar yapıldı-. En başta “devleti korumak” için mücadele edenlerle “devleti yıkmaya çalışanları “aynı kefeye koydular. Solcuların çektikleri, sonra filmlere vb konu oldu, ama milliyetçilerin çektikleri unutuldu.
Doğrudur: bu dönemde, binlerce kişi gözaltına alındı, fişlendi, yargılandı, idama mahkûm oldu, 50 kişi idam edildi. Ama terörün öldürdüklerinin ve zararlarının ise çetelesi tutulmuyor!
“Fidan gibi geçler”, elbette, idam edilmemeliydi, ancak, bu bazı geçlerin, ülkeye terör dehşeti yaşattıkları. Masum insanları öldürdükleri, Kızıldere vb olaylar unutuldu… Ve bazı gençlerin “bağımsızlık” –“Kürt ve Türk halkları” demekle, ülkenin bölünmesinin ilk işaretlerini verdikleri gerçeği de unutuluyor. Bu, bu gençleri, aydınlar yazarlar dolduruşa getirmişlerdi ve “yeraltında” da, muhakkak Sovyet KGB’ sinin parmağı vardı.

ACI HATIRALAR

Deniz Baykal 1980’dekı acı hatıralarından söz etmiş.
Çoğumuzun da 1960 “Darbesinden” sonra yaşananlar yüzünden, acı hatıralarımız var. Yüzlerce insan işkence gördü, dayak yedi. Kendileri aileleri ve hatta çocukları” “düşükler” ,diye hakarete uğradılar. Banka hesapları, dövizleri didik didik edildi hatta “bakmaya mecbur olmadıkları halde baktıkları” soruldu. Aile hayatları alt üst oldu. Aylarca hapishanelerde, e Yassıada’da, en güç manevi -maddi yaşam koşullarında, hapis kaldılar ve "makabiline teşmil edilmiş" hükümlere göre, düzmece. Sadece adı “Yüksek" Adalet Divanında, yargıladılar hüküm giydiler ve üç değerli insan –Menderes- Zorlu ve Polatkan, idam edildiler. 12 Eylülü hatırlayalım ama bunları da unutmayalım.
Rahmetli Bal Mahmut’un Balmumumucu tutukevinden, “koyuverilirken”, kendisinden helâlık isteyen komutana söylediği gibi: “. Günahımız sevaplarımıza denk geldi –çektiklerimiz, ,yediğimiz dayaklar da yanımıza kâr kaldı”.

GEÇMİŞ VE GELECEK

Evet, hepimiz 1960’da ve 198O’de çok çektik. Ama artık bu yaraları kaşımak, kanatmak neye yarar. Eğer bu geçmiştekilere takılıp kalırsak, geleceğimizi tehlikeye düşürürüz. Ve- “geleceğimiz” için- bütün gerçek vatanseverlerin. Cumhuriyetçilerin ve Atatürkçülerin artık asgari müştereklerde – “Kuvvay-ı Milliye cephesinde” birleşmemiz, lazım: tehlike her zamankinden büyük!
“Darbeler, , müdahaleler” , muhakkak ki, çözüm değil. Ancak birileri, entel ukalalık yapmadan , soyut kavramlarla değil somut önerilerle söylesinler; şu bağlamda “Çözüm” nasıl olacak? AKP, iktidarıyla mı? . ?AB ve ABD yardımlarıyla ve soyut temennilerle mi? Söyleseler de, rahat uyusak!******!

Yayın Tarihi : 13 Eylül 2007 Perşembe 12:56:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?