19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

AB Doğru - Yanlış Testi: 1

Bugün ortada tartışılamayacak bir gerçek, bir doğru var; AB Konseyi 17 Aralıkta Türkiye’ye , 3 Ekim 2005’de müzakerelere başlamak için bir tarih vermiştir ve “ taramaların” ne zaman başlayacağı hususundaki tereddüt de Konseyden yapılan açıklama ile zail olmuştur; “taramalar” da 3 Ekim 2005’de başlayacak...  Konseyin sonuç belgesinde, hükümetin pek görmek istemediği gerçekler de var!
Çok engebeli bir arazi olan Kıbrıs konusunu, şimdilik , bır tarafa bırakıyorum. İlk çapanoğlu orada çıkacak, ama bu konuda kararı , görüş birliği yapabilirlerse- önce hukukçular , verecekler…Sonra da Hükümet, Abdullah Gül’ün deyimiyle , “pire için, -yani Kıbrıs için- yorganı, yani AB’yi yakıp yakmamaya – karar verecek. Başbakan ilk işareti verdi “AB’yi Kıbrıs sürtüşmesine feda edemem" dedi. “ Yani, Kıbrıs “pire”, davası da “sürtüşme” ! . Ve Erdoğan “pire için yorganı, AB’ni yakmayacağını ima etmiş oldu. Papadopulos artık rahat edebilir! Zaten Başbakan ,Hükümet bu tutumunu da ,,17 Aralık!tan evvel – “Kıbrıs bizim canımız” gibilerden, her halde iç tüketime mahsus hamasi sözlerine rağmen , protokol konusunda, diplomatik cambazlık ve kelime oyunlarıyla, tatmin olarak, Brüksel’de masaya dönmekle belli etmişti, Gül’ün şu sözlerine “mim “ koyun; “Protokolü imzalamamız AB ile genel ilişkilerimizin icabıdır!” … Şimdi Arap bacının dediği gibi “ Du bakali, n’olacak?” .

DİGER GERÇEKLER

Ben şimdi kendi tespit ettiğim bazı gerçekleri sıralayacağım .Bunların doğru mu-yanlış mı olduğuna ,lütfen siz karar verin; ;
• Ucu açık- sonunda- üyeliğimizin garanti edilmediği müzakereler en az 10 ,muhtemelen 20 yıl sürecek,..
• Müzakerelerde Türk kanunlarının,hukukunun AB müktesebatına uygun olup olmadığı ve sonra da 31 bölümde, ,sözde müzakere edilecek fakat hakikatte , “ ya alırsın ya da alınsın” diye Erdoğan’ın favori tabiriyle, AB bakımından, “kazan-kazan” diye dayatılacak. Gerçekte itiraz hakkımız yok; müzakere değil sanki savaş kaybetmiş bir ülkeye ültimatom! Bu süreçte AB müfettişler beğenmezlerse ,,her an müzakereleri durdurabilecekler.
• Tarım ve serbest dolaşım konusundaki konulacak,derogasyonlar –istisnalar, yıllar boyu , Avrupalılar istediğinde , her an uygulanabilecek..
• Bu arada, AB istediği an müzakereleri kesebilecek ve son unda da AB ülkeleri, “hazmedemeyecekleri” için , Türkiye’ yi, Parlamentolarının kararıyla veya halk oylarıyla veto edebilecekler . Sadece bir tanesinin vetosu da yetecek.
• O zaman Türkiye’yi tampon olarak TSK’ni lejyoner olarak kullanmak için, başka yönlere gitmeyelim diye, oltalarının ucundan kaçırmamak için , bizi bir yerimizden , AB’ ye değil “kurumlarına” iliştirecekler.
• Ve bu uzun sürüngenlikte , Türkiye ne olacak, kim müzakereci olacak ve karşımızda hangi Avrupalılar olacak? Belli değil, …Kim öle kim kala.!
Lütfen birileri bana , bana bu tespitlerimin doğru mu ,yanlış mı, veya benim hayalhanemin ürünleri mi olduğunu söylesin.! Eger doğru iseler, demek ki Türk milletinin kaderi Cumhuriyetimizin geleceği , meçhul bır amaç uğuruna, karşımızda kimlerin olacağı bile belli olmayan, fakat muhakkak Türk milletinin sırtından oynanacak ,bir kumarın neticesine havale edilmiş olacak… ve ne uğruna? Doğru mu, yanlış mı?
Diyorlar kı “AB gelecek kuşaklar için büyük bir uygarlık projesidir” Görünüş o kı Avrupalılar – Lozan’ı fitil, fitil burnumuzdan getirecekler ve bu kumarın borcunu, Lord Curzonb’un Lozan sonunda hınçla "vaat ettiği gibi o gelecek kuşaklara ödetecekler!

MUSTAFA KEMAL UYARMIŞTI –

Mustafa Kemal , 1926’da ve sonra defalarca Mardacılara ve işbirlikçilerin yabancılara sığınmak önerilerine karşı; “Hangi istiklal vardır kı ecnebilerin nasihatleriyle ve planlarıyla yükselebilsin” uyarsını yaptı.
10 Kasımlarda her vesileyle Anıtkabirde saygı duruşunda bulunan deftere bağlılık yazıları yazan, sözde Atatürkçüler , bu sözlere hiç kıymet ve ehemmiyet vermezle mi? Bilirim; “Koşullar artık değişti” diyorlar ve açıkça ifade etmeseler bile “ Mustafa Kemal Atatürk’ün ve düşüncelerinin demode olduğuna, yani O’nun ilklerinin , bir İngiliz dergisinde yazıldığı gibi, Anıtkabir müzesinde , O’nun sofrasından kalmış bayat sarı leblebiler olduğuna inanırlar. ..Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünceleri ve uyarıları - ve Cumhuriyeti Anıtkabir’in kubbesinde sadece hoş bır seda olarak mı kalacak! Doğru mu, yanlış mı?
Daha da gerçekçi olarak diyelim ki , haydı bütün AB’lilerin bütün istediklerini, Kopenhag vs. kriterlerinden de öte, Avrupa Parlamentosunun da diğer şartlarını da ,, uyum uyum yerine getirdik
Bunlar benım uydurmam değil, hepsi Avrupa Parlamentosu kararlarında ve AB Konseyi kararlarında mevcut ; Kıbrıs’ı verdik, Ermeni soykırımını kabul ettik ve Ermenilerden özür diledik ve tazminat vermeyi de kabul etti.. Güney Doğuda federasyonu kabul ettik…Teröristlerle mücadele etmiş subay ve Generalleri AIHM’ne verip Mustafa Muğlalı Paşa gibi cezalandırdık.. , Zana ve şeriklerini salıverdiğimiz gibi, APO ‘yu da serbest bırakıp karşımıza müzakereci olarak aldık… Ege’deki haklarımızdan da vazgeçtik. Ökümenik Patriğe de -Vatikan misali bir statüyle Fenerde özerklik verdik…
Ancak, en sonunda, on veya yirmi yıl sonra, Avrupa Parlamentolarının ve halklarının kararlarıyla “ hazmedemedikleri” Türkiye’yi veto ederlerse , ve “Sizin Avrupa Maceranız buraya kadar; “ deyip, Türkiye’yi başka statüyle kurumlarına “iliştirmek” isterlerse ne olacak?” Uyum uyum verdiklerimizin hangisini geriye alabileceğiz? Bu ihtimalin çok yüksek olduğu “Doğru mu,yanlış mı?”
"AB gelecek kuşaklarımız için bir medeniyet projesidir" diyorlar…O gelecek kuşaklara, aslında ve sonunda, "hazmedilmiş" bır Türklükten “arta kalanlar”, , temelleri sarsılmış bır Devlet miras kalacak.
Hiç bir iktidar ,iktidar hiç bir hükümet milletin sırtından böylesine bır kumar oynamak hakkına sahip olmamalıdır Doğru mu yanlış mı?
(Gelecek yazımda 17 Aralık Kararlarındaki maddelerin " doğru veya yanlışlarını" sormaya devam edeceğim ).

Yayın Tarihi : 27 Aralık 2004 Pazartesi 12:25:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?