22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

ABD Sancısı!

“ABD İLE SANCI” mı – yoksa “ABD SANCISI” mı? Aslında, bugünkü olanlara daha geniş perspektiften bakmakta ve öyle değerlendirmekte yarar var…Bugün, bütün dünyada ve özellikle Orta Doğu’da, bir “Amerikan Sancısı” var – ABD Başkanı George W.Bush ve “new –con” (Yeni Muhafazakarlar” denen ve muhafazakarlığın adını da kötüye çıkaran takımının yarattığı – ameliyat gerektiren bir ”sancı” . Ne var ki, görünürde de , bu ameliyatı yapacak, BM dahil, hiçbir “cerrah” yok. Dünyanın önderliğine soyunan ve geçmişte insanların umut bağladığı Amerika – şimdi Bush yönetimi atkında , bugün Irak’ta ve Orta Doğû’daki kaos’u kendisi yaratmış durumda. Kendisine çok pahalıya mal olan Irak “macerasından” kurtuluş yollarını ararken, gene de Büyük Orta Doğu Projesi gereği – bu sefer de İran’ı “halletmeye” çalışacak!

KÖTÜ TOHUMLAR

Bush’un süresi dolduktan sonra Orta Doğu’dan elini çekse bile, kötü mirası ,özellikle Türkiye’ye kalacak! ’Birinci Dünya Harbinden sonra Orta Doğu’da, Filistin’de Irak’ta bugünkü sorunların tohumlarını eken İngiltere ve Fransa’ nın çekilip gitmelerinden sonra olduğu gibi!
Bugün ABD ıle ilişkilerimizin “sancılı” olmasının asıl sebebi de, dünyada ve bölgemizde çektiğimiz ve kolay tedavi edilemeyecek, “Amerikan Sancısı”

SANCILI İLİŞKİLER

Galiba İsmet Paşa söylemişti ; “Büyük Devletlerle yatağa girmek, kaplanla aynı yatağa girmek gibidir” … ABD ıle ilişkilerimiz de aslında hep inişli çıkışlı ve zaman zaman da, “sancılı” olmuştur. Bizim bazı gafillerin adeta dilendikleri “ABD Mandasını” ABD senatosu , dünya olaylarına bulaşmamak ve kendisini tecrit etmek kararıyla geri çevirmişti.. Fakat o arada Amerikalılar, Ermenileri korumaktan da geri kalmadılar.

İkinci Dünya Harbinden sonra ABD , Tuman’ın uzak görüşlülüğü sayesinde Truman Doktrini ve Marshall Planı ile ,Rus Sovyet tehditlerine karşı yardımımıza geldi..Kore Savaşı esnasında ve sonrasında bir balayı dönemı yaşandı. Ancak daha sonra,Washington’un , 1959’da, Türkiye’yi çantada keklik sayıp ekonomik ve malı sorunlarımıza lakayt kalması ,Adnan Menderes’i Moskova’ya “ bakmaya” sevk etti… 27 Mayıs Darbesinin bir yerinde ABD parmağının bulunduğu, pek yabana atılır bir tespit değildir. ABD’nin, altmışlı yıllarda Çiğliye, bize danışmadan ,yerleştirdiği ,Türkiye’yi nükleer hedef yapan uzun menzilli , nükleer başlıklı füzeleri, Küba krizi üzerine, gene bize sormadan geri çekmesi , Kıbrıs konusunda Ambargo ıle “cezalandırılmaması” ve Afyon ekimi konusunda “Sultanahmet Camiini” bombalamak tehditleri ,dostluğa ve ittifaka yakışmayan , George Harrıs’in “ Sancılı İttifak” (Troubled Alliance” kitabını yazmasına sebep olacak ters hareketlerdi..

VE BUGÜN

Fakat gene de Amerıkan “sancımız” bugünkü kadar ağır ve tehlikeli olmamıştır. Çünkü ABD Bush Yönetimi döneminde ,, bunca yılımı geçirdiğim Amerika’yı ve Amerikalıları adeta tanınmaz bir hale getirmiştir.

Son yarım yüzyılda, Amerika ıle ilişkilerimiz ,anlaşmalarımız , Genelkurmay Ikıncı Başkanı İlker Başbuğ Paşanın dediği gibi “tek konuya bağlamayacak kadar” geniş ,kapsamlı hatta karmaşık olmuştur.

Bu her kelimesi tartılarak bu çok dikkatle söylenmiş sözü ,ben ,sadece bizim ABD ‘den çıkarlarımız olduğu şeklinde değil , ABD’nin de bizden çıkarları olduğu ve onların da ilişkilerimizi korumak hususunda dikkatli olmaları gereğinin nazikane hatırlatılması şeklinde yorumluyorum . Başka bir deyişle, “ABD den çıkarlarımız var” diye , Kuzey Irak ve Kerkük’teki ciddi tehlike ve tehditleri, göz ardı edecek değiliz. ABD bize mali vb. yaptırımlar uygulayacaksa bizim de Amerika’ya karşı uygulayacağımız yaptırımlar ve caydırıcılar vardır!
Bazı gafiller ,. ABD’nin Kerkük ve Kuzey Irak konusunda Türkiye’yi dışlamasını ve Türkiye’nin ,şu sırada, Kürt oyunlarına engel olmak için şu sırada orada bulunmamasını, Birinci Tezkerenin geçirilmemesinden dolayı, Washington’un bizi “cezalandırmasına” bağlıyorlar.. Amerika’yı Kürtlerle, ittifaka Tezkerenin ret edilmesi itmiş! Bir defa, müttefikler arasında “cezalandırmak” ne kelime ve bunu kabullenmek ne aşağılık! ABD *Kürt ittifakı şok daha evvelden vardı…Sonra Tezkere kabul edilse idi bunun Türkiye için ne kadar büyük tehlikelere yol açacağını ve ABD nin geme de Kürtleri ve Kürt Devletini destekleyeceğini görmemek de ne büyük gaflet! Böyle düşünenlerden biri- meseleyi, “Türkmen dostlarımın" haklarının korunması olarak algılamanın, yanlış olacağını yazarak , gafletini hatta ihanetini , vurgulamış. Türkmen soydaşlarımızı kardeşlerimizi “dostlarımız” diye, veya, bir süre önce Abdullah Gül’ün yaptığı gibi, “Irak’taki etnik guruplardan biri” telakki ederseniz, karşımızdakiler de, bizim kaygılarımızı pek umursamazlar..
ABD , Orta Doğu’da kendi çıkarları için Kürt Kartına Bush’ Başkan olmadan çok önce sarılmış, Çekiş Güç hareketinde PKK’ya fiilen yardım etmişti ve Kürdistan’ın kurulmasına o zamandan yeşil ışık yakmıştı, bugün de açıkça yardım ediyor. Bu, onların kendi çıkarları ve planları gereği! .
Ama biz, geçmiş hükümetler, şimdiki iktidar bunlara karşı, ne yaptık? Kürt devleti oluşumlarına karşı belirli bır politikamız var mı idi? Hatta, bu devletin temellerinin kurulmasına seyirci kalmaktan öte yardımcı bile olduk,Ankara’ya gelen Bazanı ve Talabani’ye kırmızı halılar serdik - kemdi kırmızı çizgilerimiz pahasına! . Bir taraftan Avrupa Birliğine takılıp , o alanı ihmal ederken AB’den tarih koparabilmek uğruna, geçirdiğimiz uyum yasalarıyla, mesela Kürtçe eğitim ve yayın yasasıyla kendi bölünmemize imkan verirken, “Kürt Devletinin” tek dilinin oluşturulmasına yardımcı olduk.

Bundan sonra yapmamız gereken şey ABD ‘den çıkarlarımız ve ABD nın çıkarlarını düşünmek yerine kendi çıkarlarımızı kollamaktır. Ve bunları ve kendi yaptırımlarımızı, hiç çekinmeden ,ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Bayan Condolleezza Rice’ın önüne koymaktır.
Sedat Ergin ABD Savunma Bakanlığı Müsteşarı ,ve “en şahin” Douglas Feith ‘le yaptığı konuşmayı hasta yatağından yazdı; bizim kaygılarımız anlayacak kafada değil. Rice anlayacak mı?

Ama görüyorum kı bu hususta, bizde de kafalar karışık; Geçen akşam bir TV programında, “aman Kürt vatandaşlarımızı incitmeyelim" diyenler vardı. Emekli bir Koramiral “Kürdisstanın kurulmasına biz yardım edalım, Eger hadlerini aşarlarsa o zaman cezalandıralım” dedi. Sorasım geldi; “ A sevgili Amiralim, o devlet kurulunca nasıl cezalandıracaksın? Ve bu devletin ülkemizdeki Kürt kökenli vatandaşlarımız için, çekim ve umut merkezi- Büyük Kürdistan Devletinin nüvesi olmasına nasıl engel olacaksın? Çok da doğru tespitleri olan kıymetli bir profesör de, Kerkük’e askeri müdahale “ Devletler Hukukuna aykırı olur,düşünülmemeli’” buyurdu …A ,sevgili hocam Devletler Hukuku sade bize mi kaldı. Milli çıkarlarımız tehlikeye düşünce, elbetteki müdahale hakkımız doğar! …Bır başkası da, Kerkük-Kürt sorunun AB ye girince, çözüleceğini” söyledi. AB’ne girecek miyiz? Ne zaman? O zamana kadar olanlar, bir da ger gelmemesine, “olmuş” olacak. Hem Kürtlere asıl destek olanlar da Avrupalılar değil mi?...Önce kendi içimizde bu konuda kafa karışıklığını önlemek gerekiyor.i
Nihayet bir soru; ,eğer Ilker Başbuğ Paşa, önleyici-uyarıcı vuruşu yapmasaydı Başbakan ve Dışişleri Bakanımız Kerkük konusunda ,bu kadar celallenirler miydi?

Yayın Tarihi : 3 Şubat 2005 Perşembe 18:24:50


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?