25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Abdullah Bey'in Aklı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün iki “tecrübeli çanak” ile, Cengiz Çandar ve Hasan Cemal’le, CNN TÜRK Televizyonunda söylediklerini dinledikten sonra artık geceleri rahat uyuyacağım... Meğer ülkemizde ne “güzel şeyler” oluyormuş da biz bilmiyormuşuz; Sayın Gül, bunları “1041 Rakımlı” tepesinden, dağ ve kentlerinde gördüğümüzden çok daha iyi görüyormuş! Türkiye’de her şey, tıkırında gidiyormuş... Yenilmeyecek sorun yokmuş. Artık darbe, muhtıra gibi şeyler olmayacakmış... Ve Abdullah Gül yüreklerimize su serpti, dedi ki; “Kurumlar arasında, çeşitli uygulamalardan dolayı, çeşitli yetki yorumlarında farklılıklardan dolayı, ortaya çıkan problemler olabilir ama aralarında çatışma çekişme yok.”

Sayın Gül Anayasaya göre, TSK’nın Başkomutanıdır... Ordusunun en mahrem yerlerine girilmiş olması da, onu fazla rahatsız etmiyor anlaşılan!

Hem O mu bilecek, yoksa her günkü olayları; polisle asker arasındaki, askerle yargı arasındaki, yargıyla yargı arasındaki artık “ahvali adiyeden” olan olaylara yakından tanık olanlar mı? Aklımız fikrimiz, Sayın Cumhurbaşkanımıza sonra da Allah’a emanet. Arık rahat uyuyabiliriz! Sayın Cumhurbaşkanı bugünün şartlarında her ay, bir ninni - “Ulusu rahat uyutma” - programı yapsa ne iyi olacak.

O SIRADA

Abdullah Gül bu sözleri söylerken Kirazlıdere’de, Hakim Kadir Kayan “kozmik odalarda” araştırma ve incelemelerine devam ediyor. Genelkurmayın haklı itirazları, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ret edildi.

Hukuk Devletinde,“Yargıya güven ve saygı” esastır, ama olanlara, yargıçların yargıçları dinletmesine bakınca ve “bizim mahkeme, sizin mahkeme” denildiğinde, “hangi yargıya”?

ELEKTEN GEÇEN SIRLAR

Gül “Hakim varsa devlet sırrı yoktur” buyurmuş. Ama açık söylemeli, Sivil bir hakimin, “Kozmik Odalarda” günlerdir aramalar, incelemeler yapmasının, yasal olup olmadığı tartışma konusu... Sayın Hakim Kadir Kayan’a da güvenimiz tamam olsa da -bugünün ortam ve şartlarında- bu ülkenin güvenliğine ait diğer bilgilerin sırların, birileri tarafından -bir surette- birilerine hatta başka ülkelere sızdırılmayacağından tam anlamıyla emin olabilir miyiz? Yargıyı böyle bir yük ve sorumluluk altında bırakmak haksızlık! Bunları “farazi” olarak düşünmek bile ülkemizde, kişiler ve kurumlar arasında nasıl bir güven bunalımı olduğunu gösterir.

Problem maalesef, Sayın Gül’ün dedikleri gibi “çeşitli uygulamalardan dolayı, çeşitli yetki yorumlarında farklılıkları” değil. Bunalım -yara- çok daha derin ve müzminleşmiş durumda!

Sayın Cumhurbaşkanı, terör örgütlerinden yetişme, Cengiz Çandar ve Hasan Cemal’in, “Artık Hukuk Devleti gerçekleşiyor değil mi?” yolundaki “çanak” sorularına can-ı gönülden, “evet” dedi... Fakat “tecrübeli ikili”, müzmin hukuk ihlali haline gelen “Ergenekon Davaları” hakkında hiç soru sormadılar. Mesela “Türkiye’yi hiçbir örgütün karıştıramayacağı kadar karıştırmakta olan bu eza, cefa ne zaman biter” diye sormadılar. Cumhurbaşkanı bile “bağımsız yargının işine” karışamaz.

Ve sokaklardaki işçi eylemeleri ve iç savaşın provaları olan PKK eylemleri, “açılımdaki” son durum hususunda, fazla soru sormadılar. Sorsalardı, Gül, her halde “Canım bunlar, yorum farklılıkları” derdi.

Bugün Sayın Gül’ün hasb-el kader, ikamet buyurdukları Çankaya’da –“1041 Rakımlı” tepenin ebedi sahibi Mustafa Kemal Atatürk, şöyle bir başını kaldırsa da ülkenin “ahval ve şeraitine- umumi vaziyetine” , bir baksa * acaba ne derdi.

FIRTINA

Eş zamanda, her nedense ve her nasılsa eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına’nın, Ergenekon savcılarına verdiği ifade, malum medya organlarına sızdırıldı... Sorular, Ergenekon iddia ve duruşmaları yüzünden, devletin nasıl elek haline getirildiğinin, sırlarının nasıl sorumsuzca ortalığa saçıldığının yeni bir örneği... Paşa’ya sorulanların çoğu Kıbrıs’la ilgili... Özel Harp Dairesi’nin oradaki geçmiş operasyonları ve şimdiki “durumu” ... Paşa’nın dediği gibi gerçekten “lanetlenecek” sorular!

Önceki akşam NTV Televizyonunda, bir kadın sunucu, KKTC eski Cumhurbaşkanını Sayın Rauf Denktaş’a telefonla, bir Ergenekon savcısı edasıyla ısrarlı sorular yönetti… Gül’ün karşısındaki kadar “tecrübeli”-saygılı ve soruları da çanak değildi...  Denktaş’ı, adeta suçluyordu: ”Kıbrıs’ta sizin de üyesi olduğunuz TMT –“Türk Mücadele Teşkilatı” , “Gladyo değil mi… Siz Gladyo Eğitimi almadınız mı? “ Diye’ Bu konuya döneceğim! ****

Yayın Tarihi : 6 Ocak 2010 Çarşamba 11:31:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?