19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

AB’nin Yolu, Atatürk’ün Yolu mu?


Veya , başka bir deyişle, “Atatürk’ün yolu AB’nin yolu mu? “…  Uzun bir süredir , AB kriterlerinin ve sürecinin ,Mustafa Kemal’in m “çağdaş uygarlık düzeyine” ulaşmak hedefiyle özdeş olduğu, adeta bir aksiyom olarak, zihinlere yerleştirildi. Hatta bu sürece AB baskılarına karşı koyan, sivil ve asker liderler bile - bu“aksiyoma” (mütearifeye) dayanarak, ”AB’ne taraftarız” amentüsünü tekrarlıyorlar…Hangi AB’ne ve hangi Avrupalılara güvenerek “taraftar” olduklarını düşünmeden, irdelemeden!
Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Hilmi Özkök de,, Yeni yıl mesajında ,aynı düşünceyi , başka şekilde ifade buyurmuş.; “Avrupa Birliği üyeliği, Atatürk’ün bizlere vermiş olduğu Türkiye’yi çağdaş uygarlığın ötesine taşımak hedefi için önemli bir araçtır”

Oysa, Mustafa Kemal Atatürk, Kaç defa, kaç yerde ,türlü şekillerde, hep , “çağdaş uygarlık düzeyi hedefine ,Avrupalıların ve yabancıların nasihat ve planlarına göre ulaşmak istemenin ,yanlış olduğunu, ve bağımsızlığımıza ters düşeceğini “ ifade etmiştir.Eger O’nun bu sözleri fantezi değil idi ise ve artık çağdışı kaldığı için, Anıtkabir Müzesine kaldırılmayacaksa, Atatürk’ün “yolunun” AB yolu, “önemli aracın” da ,AB olduğunu söylemek ne kadar doğrudur.?’

AVRUPALI OLMAK…

Avrupa’nın parçası olmak –Türklüğümüzden ,milli çıkarlarımızdan taviz vermeden,” Avrupalı olmak”, hem coğrafyamızın ve tarihimizin gereği, yolumuzdur. Viyana kapılarına bunun için dayandık. Bugün de Avrupa’nın kapılarında bu hakkımızı ,ısrarla istemeliyiz. Ama ne pahasına? O kapıları topla tüfekle yıkamayacağımıza göre , nasıl? Köpek deliği önünde yalvararak mı? Milli değer ve çıkarlarımızdan ödünler vererek mi?

Gerçek şu ki ,çoğu Avrupalı liderler ve Avrupa halkının ekseriyeti , kendi ataerkil ve güncel endişeleri yüzünden- kısacası Türklerden korktukları için -i Türkiye’yi Avrupa’ya sokmamakta kararlıdırlar. Ne yaparsak yapalım, ne kadar taviz verirsek verelim ,çok muhtemeldir ki “ ucu açık “ müzakere sürecinde veya sonunda ,üyeliği veto edecekler ve artık geri alamayacağımız “verdiklerimiz” yanımıza ka^ar kalacak! Bu gerçekler karşısında bu hayal “üyeliği” Atatürk’ün yolunda “önemli araç” kabul etmek- yani ” olmayacak duaya amin demek” ne dereceye kadar doğrudur? ?.

HAZIM MESELESİ

Bazı Avrupalılar, toptan “reddiyecilerden” daha kurnaz; Türklerden hala korkarlar ama, hem ekonomik Pazar getirileri hesaplarıyla – hem de, dışarıda kalan bır Türkiye , başka yönlere gidip, başlarına bela olur ,korkusuyla “içimize alırsak kolay hazmederiz, zararsız hale getiririz,” diye düşünüyorlar..Böyle “hazmedilmenin” neticesinin ne olacağını takdirlere arz ederim. .

Tabii , son ihtimal ,Avrupa’ya, bir yerinden “iliştirilmemiz”…Yani- Avrupa kapısını yaramadık ama yamacında kurulacak bir çadırda Avrupa’ya hizmet edelim! ..Avrupalıların hesapları arasında “ruhu” , etkisi zayıflatılmış fakat t insan gücü olan Türk ordusunu , Avrupa Ordusunda lejyoner olarak kullanmak da var! Sayın Özkök Paşamız – bütün Avrupalı liderlerin bugünkü Türk ordusunun gücünü , etkisini kırmak için hep neler yazıp ,söylediklerini de herhalde hatırlıyordur. .

Bütün bunlar böyle olduğuna ve “Müzakere sürecimde “bize “ ya alırsınız ya da alırsınız” diye nelerin dayatılacağı, daha önceki beyanlardan Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi belgelerinin paragraflarında açık-seçik belli olduğuna göre , AB’yi - Ataturk yolunun “önemli aracı” kabul edebilir miyiz? - Türkiye’nin kaderini - bu Avrupalıların “ellerine” emanet edebilir miyiz? Takdirlere arz ederim!

Ben, TSK Başkomutanından – Mustafa Kemal’in kutsal hedefine, AB aracıyla değil, kendi gücümüz, kendi değerlerimize ve milli çıkarlarımıza göre ulaşmak inancını vurgulamasını ve bu yoldaki direktifini bekliyorum! .

Sayın Özkök’ün “Türkiye’nin Ulu Önder Atatürk’ün gösterdiği yolda ilerlemekte olduğu” şeklindeki sözlerini, de şu bağlamda ince bir “temenni” ve hatırlatma olarak anlıyorum.


Yayın Tarihi : 5 Ocak 2005 Çarşamba 13:43:37
Güncelleme :5 Ocak 2005 Çarşamba 13:47:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?