Ahlaksız Aydınlar

Türkiye,Türk toplumu bir takım sözde “aydınların”, güya liberal, yalaka yazarların, saldırısı, fesat-tezvirat “mahallesinin” baskısı altında… Baskı gittikçe artıyor. Bu, sollu, sağlı güruh Birinci Cumhuriyet, TSK ve de Atatürk düşmanlığında buluşuyor, biri birlerini buluyorlar!

Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığı, artık iyice aşikâre çıktı, Ordu düşmanlığı da! Atatürk düşmanlığına gelince, bunu, “şimdilik” açığa vuramıyorlar, ama eli kulağındadır; Mustafa Kemal’i kenarından, köşesinden didiklemeye başladılar!

“Büyük ustaları” Çetin Altan, bir türlü “Atatürk – Mustafa Kemal” diyemez, ısrarla, kasıtla; “Gazi” der… Sanki Atatürk sadece Kurtuluş Savaşının, sıradan bir “Gazi”siymiş… Diğer başarıları, devrimleri “devlet adamlığı” yokmuş gibi! Bir aralık “kalpaklı GAZİ” ile “fraklı Atatürk’ü” çatıştırmak çabası vardı… Bazı gericiler bunun başını çekerler. Ama çoğu, Mustafa Kemal’in askeri dehasını kabul etmez, mesela Çanakkale Zaferini, Kurtuluş Savaşını Gazi Mustafa Kemal, Mehmetçikler değil de, “Evliyalar” kazandı derler. “Liberal” yandaşları da Kurtuluş Savaşının emperyalizme karşı muhteşem, diger mazlum ülkelere yol gösteren bir zafer değilmiş de, sadece Yunanlılara karşı, yerel bir muharebe olduğunu iddia ederler…”Gericilerin”, Mustafa Kemal’i bağışlamadıkları muhakkak, çünkü köklerini kurutmaya çalıştı… Ya “sözde ilericiler”? Onların bugün böyle pervasızca yazmalarına konuşmalarına imkân veren devrimlerini, acaba neden inkâra yeltenirler? İşte bu güruh böyledir!

Bir TV programında bunların önde gelenlerinin karsısına çıkıp, “Bırakın evelemeyi, gevelemeyi, asıl Atatürk hakkında ne düşünüyorsunuz” diye sormak isterdim. Eminim, kem küm edecekler, kıvırtacaklardır.

Çünkü şimdilik pabuç pahalı! Ama bekleyin ucuzlayacak. Sıra, ANITKABİR’İN etnografya müzesine çevrilmesine, hatta “manzarayı bozuyor” diye yıkılmasına kadar gelecek! Zaten şimdiden “tavaf ettiğiniz mozole, mermer parçası, içi boş” diyorlar!

RİYA-ÇİFTE ÖLÇÜ

Bu güruhun başlıca vasıfları riyakârlıkları çifte ölçüleri! Bu Ergenekon konusunda orta çıktı. Güncel olarak, bazı savcıların değiştirilmesi konusunda “Yargıya –Kurula baskı yapılıyor” diye feryat ediyorlar… Ama Kurula asıl baskıyı onlar yapıyorlar- bazı üyeleri gammazlıyorlar… Kurul üyesi Ali Suat Erosun, Ergenekon “zanlısı” Engin Aydın’la aynı fotoğraf karesinde, yalaka medyaya göre “suç delili”… İnsanları dostluklarından hatta beraber çekilmiş fotoğraflarına dayanarak suçlamak “McCarthyciliğin” daniskası, ama bizim sözde özgürlükçü “liberallerin” umurunda mı?

Farzı muhal ya, Ergenekon Davası Atatürkçüleri hedef alan bir dava değildi de. Cumhuriyet ve Ordu düşmanlarının gerçek “çetesini ” temizlemeyi amaçlayan bir hareket ve bu davaya bakan da “Cumhuriyet Mahkemesi” idi; Şimdi, “Ergenekon sürecinde” yapılan, yapılmakta olan hukuk ve insan hakları ihlallerine göz yuman, hatta bunları teşvik eden, hedef gösterdikleri mağdurları, acımasızca infaz edenler, o zaman, muhakkak, ”insan hakları, kişilik hakları” diye, mangalda kül bırakmazlardı… Şimdi, bu konuda suskun kalan AB komiserlerinin desteğiyle!

GÜN UĞURSUZLARIN

Bu güruhun önde gelen “Kalemşoru” Ali Bayramoğlu, açıkça;“Bugün tıkanıklıklar konusundaki tek umut, Kürt sorununda, azınlıklar meselesinde, orduya bakışta gelen yeni zihniyet girdileridir” diyor ve ekliyor “Ama daha yolun başındayız” Haklı; onlar bu yolun başındalar, hatta yarıladılar bile! Acaba biz Atatürkçüler, bu yolun, bu kavşağın neresindeyiz? İşte soru bu; “olmak mı-olmamak mı”?

ATATATÜRK- ERDOGAN

Atatürk hususundaki düşünceleri, “malûmdan” malum, Recep Tayyip Erdoğan, “Bunlar (CHP’liler) Atatürkçüyüz diye geçinenleri, Atatürk kalksa, hepsini mezara gönderirdi” buyurmuş. “Mezara göndermek”… Kelle ve cesetlerden söz etmek, Atatürk’ün, üslubu, yöntemi değildi. Ama biliyorum ki, eğer bugün sağ olsaydı, bunlar “olmazlardı”, ağızlarını bile açamazlardı! Atatürk, onları sofrasının ucuna bile oturtmaz, “Haydi oradan maskaralar diye” kovardı. ***