19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Ahmet Piriştina Bill Clinton Sakallı Celal

İzmirliler, Egeliler, bütün Türkiye İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’yı bağırlarına bastılar. Onunla hiç tanışmadım. Başarılarını biliyorum ve insanların onu böylesine içten acılarıyla uğurlamaları ne kadar başarılı ve iyi bir yönetici olduğunu ve sevildiğini kanıtlıyor. Bu herkese kolay mahzar olmaz. Ben de O’na tanrıdan rahmet İzmirlilere ve yakınlarına baş sağlığı diliyorum.
Bu, aslında gecikmiş bir yazı. Piriştina ile ilgili olarak ve bu vesileyle başka bir boyutuna temas etmek isterim. Piriştina adından belli, Balkan göçmenlerinden yani suyun öteki tarafından. Ben öyle olmadığım için, rahatça şöyleyim “suyun öteki tarafından” olanlarda bir keramet var. Vatanseverlikleri ve ülkeye bağlılıkları ve milliyetçilikleri sağlam oluyor. Kendi yurtlarından edildikler için, “vatanın” kıymetini, milliyetçiliğin önemini daha iyi biliyorlar. Ahmet Piriştina da öyle idi! Gençliğinde sıkı solcuymuş. Bu gün ve bazılarının o ortamda, vatan ve millet sevgilerini, solcu slogan ve söylemlerle ifade etmelerini, bir zamanlar çok kızmış olsam da ve hele şimdiki soldan dönme liboşlara kıyasla artık yadırgamıyorum. 1919’un “mütareke basınının” mensuplarına, bugünün medya yalakalarının yazıp söylediklerine bakarak, adeta rahmet okuyasım geliyor! Onlarınki gaflet şimdikilerinki ise düpedüz “ihanet”!

ASIL BOYUT

Gelelim, Piriştina’nın bence asıl önemli boyutuna ve anlamına: Mümtaz Soysal Hoca’nın yazdığı gibi adından da belli, Ahmet Piriştina Arnavutluk’taki Piriştina’dan Türkiye’ye göçmüş ve galiba, aslen Boşnak. Boşnak veya Arnavut. Piriştina’nın Mustafa Kemal’in ve bir çok Balkan- Kafkas-Adalar ve Orta Asya göçmenlerinin, kökenleri, ne olursa olsun Türklükle onur duymaları, mutlu olmaları, bu vatana içtenlikle hizmet etmeleri, uğruna savaşıp “Türk” olarak ölmeleri, ülkemizin Atatürk Cumhuriyetinin, başka ülkelerde eşine rastlanamayan gizemi ve ayrıcalığıdır. Bu gizem hiç bir şey, hiç bir hayal uğruna feda edilmemeli! Bir parantez açayım: Milli Mücadele esnasında bir takım gafil muhalifler, Türkiye hudutları içinde doğmadı diye, Mustafa Kemal’in TBMM Başkanlığına seçilmesini önlemeye çalışmışlardı... Bu, bugünlerde hemen hemen herkesin kökenlerini yakıştırma bir yerlere bağlamak ve böylece bu milleti bölmeye çalışmak kadar tehlikeli bir gafletti! Dostum, Gündüz Aktan, “Aydınlık ve Kürt Kimliği” başlıklı yazısında şöyle diyor: “Demokrasiler “Demos”, yani halkın egemenliğine dayanır içinde çeşitli “Etnoslar” yani, etnik guruplar bulunur... Ulus-Devlet milliyetçiliği etnik değil halk temelinde olduğu için birleştiricidir. Buna karşılık, etnik milliyetçilik, ayrılıkçı, etnik temizlikçi, ırkçıdır...

Kürt sorunu etnik milliyetçilik örneğidir... Sorun Kürt kimliğinin kabulüyle sınırlı olsaydı, tehlikeli olmazdı! Zana olayı ve sonrası bunu ortaya koydu... “Ahmet Piriştina örneği” ise buna karşılık, Kafkas. Balkan vb. kökenliler Türklüğe aidiyetten “Türk” olmaktan mutluluk ve gurur duyarlar. Biz de onlarla, Piriştina’larla gurur duyuyoruz!”

SAKALLI CELAL

Dostum, Orhan Karaveli gençliğimde uzaktan tanıdığım bu ilginç kişi hakkında titiz araştırmalarıyla mükemmel bir eser yazmış. Aslında, bir dönemin ve insanlarının kesiti. Ben zamanında “Eksantrik Komünist” diye onu anlayamamıştım. İlerici, ödünsüz bir fikir adamı, fikirlerinin azametini, sonuna kadar, ölümüne kadar sürdüren, minnet etmeyen bir fikir adamı imiş.
Bu kitaptan bir şey daha öğrendim. Meğer sevgili dostum mert solcu, rahmetli Mehmet İsvan da ona maddi yardımlarda bulunmuş...

Ona yakışırdı!.
İkisi de nurlar içinde yatsın!

VE CLİNTON

ABD’nin eski Başkanlarından Bill Clinton’a, özellikle Monica rezaletinden dolayı çok kızardım. Yeni yayınlanan anılarından ve itiraflarından insan tarafı ortaya çıkıyor. Oval Ofis’teki münasebetsizliği neden yaptığı sorusuna “En korkunç sebepten dolayı... Yani yapabilme gücüne sahip olduğum için!” diye cevap vermiş. Bu cevap, aşırı iktidarın kişileri, siyasileri ve devlet adamlarını ifsat ettiği-yani “bozduğu” gerçeğinin bireysel boyuttaki ifadesi! Cumhurbaşkanlığına kadar yükselmiş kişilerin, güçlerini hem özel hayatlarında, hem de devlette ve siyasette frenlemeleri gerekir. Ancak, son tahlilde eski Başkan Clinton, Amerika’nın gücünü frenleyemeyen, aksine kötüye kullanan halefinden çok daha “insan.”

Yayın Tarihi : 21 Haziran 2004 Pazartesi 11:06:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?