Türkiye’nin bu en kritik bağlamında cambaza bakarken, bugün “hasbelkader veya hasbelkeder” iktidarda olan AKP’nin, TBMM’de milletvekillerinin çoğu uykudayken (fotoğraflarla sabit) ekspres hızıyla geçirdiği “Anayasa Paketini”, gene “hasbelkader veya hasbelkeder” Çankaya’da bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kendinden bekleneni yaptı; Anayasanın bazı maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören 5892 sayılı kanunu “aynen” onaylayarak, Başbakanlığa gönderdi... Bu kanunun Resmi Gazetede yayımlanmasından 60 gün sonra (başka bir yoruma göre de120 gün sonra) kanun halkın onaylaması için referanduma gidecek!
O “altmış” veya “yüz yirmi” gün zarfında neler olur! Genel olarak politikada ve özellikle Türkiye’de ve hele şu sırada, iki gün bile çok uzun bir süredir. Baykal’a karşı kaset komplosu, iki taraflı bir kılıç! Bir tarafıyla “şuyuu vukuundan beter” yani olay vaki olmadıysa da şayiası -çamur- iz bırakıyor! Ne var ki önümüzdeki günlerde komplo, kim veya kimler tarafından düzenlenmişse, siyasetin ibresi değişir. Başbakan Erdoğan ve partisinin, maket bıçağıyla ortaya koyduğu “karton” maket dağılır; millete “hap” gibi yutturulamaz!
Ben şahsen; sonunda referanduma gidilse bile, Türk Milletinin olanları doğru değerlendireceğine ve “hapı” yutacak kadar “aptal” olmadığına inanıyorum... Daha komplo ortaya çıkmadan da yalaka ve yanaşmaların şartlandırmalarına rağmen, kamuoyunda tereddütler baş göstermişti... Bu “paketin” veya “maketin”, bugünkü Anayasada, Atatürk Cumhuriyetinin temel taşları olan “değiştirilemez-değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddelerinin altını oyacağı ve İktidarın bütün güçleri -başta yargıyı- kendisinde toplamak istediği anlaşılmaya başlamıştı... Özellikle, “Ergenekon kapsamında” Ordunun, en azından saf dışı bırakılmak istenmesi de!
Bugünkü Anayasaya başlıca itiraz, güya “Askeri Anayasa” olması... Askeri müdahaleden sonra yapılan referandumla kabul edildi ama: değiştirilemez maddeler “askeri” değil, Atatürk ilkeleri!
Cüneyt Arcayürek, Cumhuriyet gazetesinde “11 Cumhurbaşkanının” öyküsünü yazıyor... Hataları ve sevaplarıyla, önceki 10 Cumhurbaşkanımızı ve hepsinin de dönemindeki “Atatürk Çankayası”. Merak ediyorum, 11. Cumhurbaşkanı hakkında ne yazacak? Ve en önemlisi bugünkü Çankaya “Atatürk’ün Çankayası” mı? Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu “uyurgezer” durumda Meclisten geçirilen “Anayasa” paketini veya “maketini” alelacele, “noter” gibi imzalamakla, tarafsız olmadığını göstermiş daha da vahimi, içmiş olduğu And’a; “Milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağına, Hukukun üstünlüğüne ve Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalacağı” yeminine uygun davranmamıştır.
Kayıtlara geçsin diye yazıyorum; referanduma gidilse de gidilmese de sonunda halkımız “evet” veya “hayır” dese de ülkede büsbütün kargaşa yaratacaktır... Bunun nihai sorumlusu da Abdullah Gül olacaktır!
CHP CEPHESİ
Deniz Baykal’ın istifasından sonra tahmin ettiğimiz gibi, CHP cephesinde tozdan, dumandan ferman okunmuyor. Baykal istifa etmekle şahsen güç kazanmıştır ama aynı zamanda CHP, kırılgan halde! Umarız, tozlar dumanlar ortadan kalkar ve bu çelişki bir şekilde giderilir.
Ortada türlü rivayetler dedikodular uçuşuyor. Bu arada kişisel trajediler, mağdurlar var. Mesela Nesrin Baytok Hanımın durumu. Şeref cellâtları yaralara tuz basıyorlar.
Pennsilvanya’dan gelen mesaj, CHP ile cemaat arasında dayanışma işareti, Baykal’ın cemaatten destek aldığı şeklinde tefsir edildi...
Hoca efendi, daha sonra, Baykal’a üzüntüsünü bizzat ifade etmediğini, olayı öğrenince “İnsani olarak fevkalade üzüldüğünü. Bu hislerini, arkadaşlarıyla paylaştığını ve bunlardan birinin de bu hislerini Baykal’a ilettiğini” açıkladı. Ve fakat; “Bizim çocuklara sordum, bizimle ilgisi yok, iktidara baksınlar” gibi ifadelerin, kesinlikle, yalan ve “iftira” olduğunu vurguladı. Aradaki nüans inceliklerini iyi okuyun... Hem dikkat edin; cemaate bağlı yazarlar bu konuda çok dikkatli ve hassaslar; Baykal’ı ne kınıyorlar, ne de destekliyorlar! ***